NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
BU KADAR KUZGUNİLİK NİYE?…
RAFET BEY…
Son zamanlarda…
Sanki belirli, merkezlerden düğmeye basılmış gibi…
Başta Fıdıl’ın demeçleri…
Ve…
“İyi tanımadığımız” iddia edilen ve tanımakta hakikaten artık zorlandığımız bazı yazın adamlarının…
Yazı ve yorumlarıyla…
Pavlukanın Emekçi Kölelerinin ucuz ev sahibi yapılacağı söylevleri ortalıklarda gezinmeye başlamıştı…
Bilahare…
Malum bazı “emlakçı”, “cılıkların” televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında demeçleri duyulur olmuştu…
“Karabük’te ev kiraları artıyor, ev fiyatları el yakıyor, üniversite kontenjanları arttığından çok büyük sıkıntılar olacak” gibi…
Görünürde masumane…
Ancak…
Esasında “emlakçı taktiği” ile kazanç tuzağına çevrilen tekerlemeleri dinler olmuştuk…
Sonra tekrar Fıdıl’ın demeçleri ile…
“Yenişehir’de çok katlı binalar yapacağız, peyderpey Yenişehir’i yeni bir şekle dönüştürüp, bir kısmını da çalışanlarımıza biraz daha az fiyatla belki vereceğiz”…
Gibi masallar dinlemeye başlamıştık…
3. dereceden sit alanı olan Yenişehir’in…
Neden 1995 yıllarının başında sit alanı yapıldığını, gayet iyi bilmesi gereken “Pamuk Efendi”, bildiklerini unutup veya unutturulup konuşturuldukça…
“Kiralar artıyor, ev fiyatları el yakıyor” feryatlarının altında yatan gerçeği daha iyi anlar olduk…
Maksat kira artışı, fiyatların el yakması değilmiş…
Ortada ki durum…
Gözü doymaz, aç gözlü Papaz ve şürekâsıyla…
Şehremininin arasında taaaaaaaa 2009 yılı öncesi yapıldığı iddia edilen antlaşma veya protokolün yasal engeller dolayısıyla, hayata geçirilememe sancısıymış…
İşte bu sancı, efendilere karın ağrısı yapıp, şişkinlik yaratıyormuş…
Öyle değil mi Rafet Bey?…
2009 seçimlerini kazanmak azmiyle…
Yanıp tutuşulduğu sıralarda…
“Kimlerle” ne anlaşmalar yapıldı?…
“Kimlerle” ne protokoller imzalandı…
Başta bir onu gonuşuverelim Rafet Bey…
“Eline kalem alan yazıyor, çiziyor” diye laflar sallanıyor…
Kim, ne için kollanıyor?…
Kime ne için bu kadar ön veriliyor?…
Kime ne için bu kadar kol kanat geriliyor?…
Papaz ve ekibinin niye bu kadar avukatlığı yapılmaya çalışılıyor Rafet Bey?..
Sen bunları bir anlatıver hele de…
Biz de sana daha neler söyleyebileceğimizi sıralayalım Rafet Bey…
2009 yılının öncesi, belediye başkanı Hüseyin ERER’in, yapılan talepleri kesinlikle kabul etmeyip, Yenişehir’i imara açmaya yanaşmaması nedeniyle, ona sırtını dönerek başka mecralarda, başkalarıyla anlaşma yapıp…
Karabük’te iktidar partisine belediye seçimini kaybettirenler…
Bugün…
Yenişehir, 3. dereceden sit alanı olması dolayısıyla…
İmara açılma girişimi adaletin duvarına toslayınca…
Şimdi “Bir yerleri yanmış kedi gibi” miyav, miyav, miyavlıyorlar…
Bunların hepsinin cevabını tabi ki teknik olarak ancak Mehtap BAŞARAN Hanımefendi verebilir…
3. derece sit alanı olan bu sahanın tekniğinden anlamayız…
Anlamayız da…
Anlayanlardan sorarız, öğreniriz…
Öyle değil mi Rafet Bey?…
Bazılarının dedikleri olmayınca sinirleniyorlar…
Sinirlenince de…
Doğruları bir kırbaç gibi yüzlerine vuranlara…
“Eline kalem alan yazıyo, çiziyo” diye laflar sallıyorlar…
“Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla” diye bir söz vardır…
Siz de çok iyi bilirsiniz bu sözü değil mi Rafet Bey?…
Hani Haziran 2010’ da Şehir Meydanı’nda kahve içecektik…
Geçtim kahveyi…
Çay bile içemedik…
Yenişehir olmadı mı?…
Meydan’da kahve içmek tabiî ki hayal…
İddia edilen anlaşma bir kül…
Yenişehir’in tamamının kayıtsız şartsız imara açılması karşılığı…
Ancak Yüzevler’de Şehir Meydanı yapılabilir…
Peki nasıl bir Şehir Meydanı?…
Yoksa…
Abucanın kafasındaki orada yapılacak binaların çevre düzenlemesi mi?…
Bedavadan çevre düzenlemesi…
Adı da olsun Şehir Meydanı…
Olay öyle hırslandırmış ki milleti…
Hiç alakası olmayan…
Bilmem ne çevre derneğinin başı Münife ile ekürileride özel olarak çıkmış bir yerel televizyonda, özel bir program yapmış…
Veya yaptırılmış…
Yenişehir’in mevcut durumunu, evlerin kırık döküklüğünü, eskiliğini sözde anlatan bir program…
Evler niye dökülüyor?…
Kafaya konulmuş…
Yıkılacak, yeni gökdelenler yapılacak…
Onun için bakım yapılmıyor…
Sosyal binanın üstündeki iki katlılar, tamirata sokuldu…
Bir kısmı da yapılıp bitirildi…
Mis gibi de oldu…
Niçin öbürleri de tamirat ve tadilatla yenilenmiyor…
Çünkü hedef başka…
Ah Münife ahhhhhh…
Seni de mi pis emellerine alet ettiler?…
Yüzevler de bir gece de yüzlerce ağaç katledilip, sapır sapır doğranırken…
Bilmem ne çevre derneğinin başı olarak sen nerelerdeydin Münife Hanım?…
Nerelerdeydin?…
Şimdi kalkmış otorite olup ahkam kesiyorsun…
Kimin variline su taşıdığının farkında mısın?…
Yoksa sen hala Onur Park’ın da mısın Münife?…
Evet, biz insanları arık tanıyamıyoruz…
Tanımakta zorluk çekiyoruz…
Rafet Bey’e bir mektup yazdık evvelki hafta…
Rafet Bey bu mektubu ters tutup okumuş herhalde…
Biz diyoruz ki…
Senin siyasi hayatın bitti Rafet Bey…
Eğer viraj yapıp, hat değiştiremezsen…
Devlet Demiryolları arazileri de senin için bir hayal…
Yenişehir de bir hayal…
Belki Şehir Meydanı da bir hayal…
Hiç kimse kimseye altın tepside “Ben yemedim al sen ye” diye hiçbir şeyi karşılıksız vermez…
Ya karşılığını alırlar…
Ya da seni yarı yolda bırakırlar Rafet Bey…
Senden önceki iki başkana da bak ne demek istediğimi anlarsın…
Bir de şu var sahi…
Sen bir daha “aday olmayacağım” dememiş miydin?…
Biz seni “Sözünün Eri” Cesur Yürek Rafet Bey olarak tanıdık…
Niye bu kadar çırpınıyorsun Rafet Bey…
Sakın “Karabük için, Karabük’ü çok sevdiğim için” deme…
“Asiye de öyle kurtarılmaya” çalışılmıştı…
Er sözü verdin, sözünün eri ol…
Bir daha aday maday olma Rafet Bey…
Bir de diyorsun ki…
“İkiyüzevler beton yığını olurken neredeydiniz, niçin karşı çıkmadınız?” diye soruyorsun…
Hay ağzına sağlık…
Ağzın organik bal yesin Rafet Bey…
İkiyüzevler beton yığını haline getirilirken…
O gün susan, ses çıkarmayan, bazı şerefsizlere karşın…
Bugün biz susmuyoruz, yazıyoruz, konuşuyoruz, mücadele ediyoruz…
Sırf Yenişehir beton yığını olmasın…
Şehrin ortasında nefes alınacak bir yer olarak kalsın…
Cumhuriyet şehrinin kırpık da olsa bir simgesi, bir göstergesi olarak dursun diye…
Hey gidi Cumhuriyet çocuğu Rafet Bey hey…
Hey hey de hey hey…
Gel bu inattan vazgeç…
Gel hırslarından arın da Karabük halkının avukatlığını seç…
Bırak bu gözü dönmüş kuzgunilerin avukatlığını…
Bu kadar kuzgunilik niye Rafet Bey…
Saygılarımla
Cep: 0 505 522 67 25