Aralık 2016 Cumartesi günü Adana’da “Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz, Cumhuriyeti koruyacağız” adında miting yapan yeni CHP’nin genel başkanı, yaptığı konuşma ile yeni skandallara imza attı. Zaten yeni CHP genel başkanının her söyleminin, başlı başına bir skandal olduğu artık iyice anlaşılmıştır. Bu skandalların en bilinenleri ”laiklik tehlikede diyemem, yoksa altını dolduramam” ve “yargıda cemaatçi yapılanma var diyemem” olmuştur. Bugün ülkemizin geldiği duruma bakınca, bu sözleri söyleyenlerin, toplumun önüne çıkmaması gerekir.
“Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz, Cumhuriyeti koruyacağız” adı verilen mitingin yapılması yerinde bir karardır ancak bunca zamandır neden böyle mitinglerin yapılmadığı da sorgulanmalıdır. AKP iktidarının, her konudaki başarısızlığa, teröre, ekonomik krize, yolsuzluğa ve ülkemizin kurucu değerlerini yerle bir etmesine karşın, 14 yıldır muhalefetin basiretsizliğinden dolayı iktidarda olduğu unutulmamalıdır.
Adana’da düzenlenen mitingde FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan cemaat yazarlarından Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Şahin Alpay, Ali Bulaç’ın da aralarında bulunduğu tutuklu gazeteciler için, yeni CHP genel başkanı şunları söylemiştir: “onlar şu anda hapiste, ama onlar aynı zamanda Adana meydanında, yüreklilerin bulunduğu meydanda, cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkan meydanda, Mustafa Kemal’in meydanında. Onlar hapiste, ama sanmasınlar ki onlar yalnızlar, biz onlarla beraberiz.” Ardından bu tutuklu gazetecilerin adları okununca, yeni CHP genel başkanı halkın “burada” demesini istemiştir. Bu yapılan, Atatürk’ün emanetine büyük bir ihanettir.
Yeni CHP genel başkanının “burada” dedirttiği tutukluların, gözaltında tutulanların, çeşitli davalardan hükümlü durumdakilerin bütün temel hak ve özgürlüklerini hep birlikte savunmak, insanlığın önde gelen kuralıdır. Hepsi için hukukun işletilmesi gerektiğini haykıralım ve sistemi zorlayalım. Ancak kalemlerinde binlerce masum insanın haksızlığa, hukuksuzluğa, zulme uğratılmasının vebali bulunan bu insanları kahramanlaştırmaya çalışmak, aymazlığın da, sapkınlığın da ötesinde ihanettir. Yeni CHP genel başkanının “burada” dedirttiği tutukluları alkışlatmak demokrasi değildir.
Nazlı Ilıcak 10 Ekim 1980 tarihli Tercüman Gazetesi’nde şöyle yazmıştı: “12 Eylül, Türk milletinin meşru müdafaaya geçtiği gündür. İdamlar bu meşru müdafaanın bir neticesidir…. 1972’de Deniz Gezmiş’e, Yusuf Aslan’a, Hüseyin İnan’a Meclis’te oylarıyla sahip çıkanların Kızıldere’de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesini ‘devlet terörü’ olarak vasıflandıranların artık sesi soluğu kesilmiştir.” Nazlı Ilıcak, “Türk’üm demeyi canım çekmiyor , Osmanlı’yı yıktık, sıra Cumhuriyet’te” diyen bir vatan hainidir. Böyle birine sahip çıkılamaz; sahip çıkanlar da aynı yolun yolcusudur.
Ahmet Altan’ın The Taraf Gazetesi’nde, Can Dündar’ın Mustafa filmine sahip çıkmak için yazdığı yazı, yeni CHP genel başkanının kimlere kefil olduğunu göstermektedir; “Atatürk bir diktatördü, katı bir adamdı. Muhaliflerine karşı çok sertti, çok ihtiraslıydı… Zorla şapka giydirip, zorla müzik dinleterek, Batılı bir toplum yaratabileceğini sanıyordu. Yaratılamazdı, yaratamadı.” Nazlı Ilıcak ile Ahmet Altan’ın, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda ABD, AB, AKP, FETÖ suç ortaklarının yaptığı yargısız infazları bu millet asla unutmayacaktır ancak yeni CHP genel başkanı unutmuştur…
Yeni CHP genel başkanı, gazetecilik yaptığı için tutuklanan ve şimdi yeni CHP milletvekilleri olan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan için “burada” dedirttiği miting ya da toplantı yapmamıştı. Üstelik “CHP darbecilerden temizlenmeli, yargılamaların sonu beklenilmelidir” demişti. Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda, 18 kişi hayatını kaybetmişken, yeni CHP genel başkanı neyin hesabını yapmaktadır? Ergenekon ve Balyoz yargılamaları sırasında yeni CHP genel başkanı, Silivri’ye gelmemişti. Sadece Mustafa Balbay’ı, ki o da milletvekili olunca zorunlu olarak ziyaret etmişti.
Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olan yeni CHP yönetiminin, ülkeye daha fazla zarar vermesini önlemek, öncelikli olarak tüm CHP’lilerin görevidir. Türkiye’yi kurtarmak istiyorsak önce CHP’yi bu zihniyetten kurtarmaya mecburuz. Yeni CHP yönetimi eşsiz altı oku bir yana iterek, kendilerini göreve getirenlerin verdiği görevleri yapmaktadırlar. CHP’de bir temizlik, bir değişim şarttır, hatta geç bile kalınmıştır. Mustafa Kemal Atatürk`ün partisi CHP’ye yakışan ve ülkemizin kurucu değerlerine saygılı, vatansever bir genel başkan ve ekiple yola devam etmeye mecburuz; başka seçeneğimiz yoktur. Hem Cumhuriyeti, hem de ‘İkinci Cumhuriyeti’ savunanları alkışlayamazsınız; İkinci Cumhuriyet projesini yok etmeden, Cumhuriyeti yeniden kazanamayacağımızı anlamak ve bilmek zorundayız.
İlk Kurşun Gazetesi, 12 Aralık 2016.