Ulusal Kanal’da Hulki Cevizoğlu’nun yönettiği “ulusal özel” programına Doğu Perinçek, Rıza Zelyut, Cem Küçük konuk oldu. Perinçek Suriye’nin toprak bütünlüğünü savundu, Esad’ın vatan savunması yaptığını söyledi. Suriye’ye sokulan terör örgütlerinin bütün emperyalist ülkelerden yardım almasına rağmen Esad’ı yıkamadığını, bu durumun halkın Esad’ın yanında yer aldığını gösterdiğini söylemesi üzerine Cem Küçük;
“Esad 300 bin kişiyi öldürdü, Esad katildir. Çoluk-çocuk demeden öldürdü” dedi.
Perinçek Esad’ın ülkesini savunduğunu söyledi.
Perinçek Suriye’ye sokulan terör örgütlerine hükümetin yaptığı yardımı söylediğinde ise Küçük;
“Ama hükümet bunu ABD ile birlikte yaptı” diye bir yorum getirdi.
Küçük’e bakan, kalıbına bakan adam(!) sanır da, konuştuklarına bakınca, bir insan neyin karşısında bu kadar sefil duruma düşebilir, anlayamıyor.
Esad ülkesini savunuyor.
Cem Küçük’ün mantığıyla bakarsak, Türkiye’nin de PKK ile mücadele etmesi mücadele edenleri katil yapıyor. Zavallılık işte budur. Hiçlik budur. Gazetecilik değil, gazeteci kılığında fedai olmak budur.
Esad’ı sevip sevmemek önemli değildir. Esad’ı değiştirme hakkı sadece Suriye halkına aittir. En uzun sınırımız Suriye devleti ile olan sınırımızdır. Bu sınır terör gruplarının eline geçtiğinde mi Türkiye’nin menfaatinedir, yoksa bir devletin kontrolünde olduğu zaman mı? Bu durumu sorgulamaktan aciz insanlar fikri kabızlıklarını millete fikir olarak satıyor ve de alıcı buluyor ya? İşte ona yanarım.
Suriye’nin Kuzeyi, planlanan, “Büyük İsrail Devletini” denize açacak olan koridor olduğu biline biline, Esad “300 bin kişiyi öldürdü” diyebilmek için, BOP’un gazetecilik kılıfına sarılmış bir düdüğü olmak gerekir .
ABD ile yapılan operasyonları normal gören bu şahsa hatırlatalım;
ABD Irak’ta 1.5 milyon insan öldürdü. Düğün evlerini, camileri bombaladı. Ebu Gureyb hapishanesi ve tecavüz edilen, fuhuşa sürüklenen Iraklı kadınların, hatta erkeklerin vebali, ahı-namusu boynunuza dolandı. Sizin savunduğunuz partinin lideri o tecavüzcü-katil-sapık askerlere, “ülkelerine sağ-salim dönsünler” diye dua etti.
Arsızlık-utanmazlık-yüzsüzlük-etki ajanlarını örnek alan tanımlamalar gazetecilik değildir!!. Bu tür gaz-teciler çeçe sinekleri gibi mevsimliktir.
Esad katilmiş(!).. ABD ESKİ Dışişleri Bakanının ses kaydı ortaya çıktı. “Irak’ta 500 bin çocuk öldürdük, başarı için gerekliydi. Buna değdi” diyor.
Ama Cem Küçük ABD’ye katil demiyor. Diyemiyor. Demek ki AB-D, İsrail adına Suriye’yi parçalamaya çalışan terör gruplarının canı Iraklı 500 bin çocuktan daha kıymetli(!)? Yazıklar olsun bu rezillikleri fikir diye millete sunanlara… Bursa Valisi’ne rahmetli küçük kızın dediği gibi;
Kalıbınıza tüküreyim sizin!!.
Saddam diktatördü. Türk katliamı yapmıştı ama Saddam sonrası Irak Türklerinin durumu daha iyi olmadı. Çok daha kötü oldu. Felluce’de, Süleymaniye’de katledildiler. Yerlerinden-yurtlarından sürüldüler. Türkmen kentleri olan Musul-Kerkük-Feluce-Süleymaniye Barzanistan oldu. Ve AKP’liler sayfalarında Yahudi Hahamların büyüttüğü Yahudi kökenli Barzani’ye “sünni(!)” diyerek methiye düzüyor. Barzani’nin Büyük İsrail’i kurmak için Türkiye’den toprak talebine “kör-sağır-dilsiz” kalarak;
“Barzani PKK ile savaşıyor” diyebilecek kadar çukurlaşıyorlar. Çüş desek ayıp mı olur diye düşündüm bir an. Sonra ayıp olur dedim. Gerçekten ayıp olur ama bu ahlaksız paylaşımı yapanlara değil, eşeğe ayıp olur.
Açılıma, Yılmaz Polat’ın adlandırmasıyla;
CİA’nın pençesindeki açılıma gelince:
Cem Küçük; “Açılım iyiydi. İki yıl ufak tefek olaylar haricinde olay olmadı” dedi.
Hiçbir akıl bunu söyleyemez. Ama aklınızı kiraya verdiyseniz, kiraladığınız güç size her şeyi söyletir.
Olay olmadı dediğiniz günlerde, PKK’nın ne işle meşgul olduğunu; Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Hakkari gibi illerde görüyoruz. Ülke toprakları Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımızla birlikte PKK’ya hibe edilmiş. Asker bugün PKK’nın işgal edip silah deposu haline getirdiği vilayetlerde kontrolü sağlamak, bir anlamda hibe edilen vatan topraklarını geri almak için savaşıyor. Savaştığı da PKK değil; ABD-İngiltere-Fransa-İtalya-Almanya-Yunanistan-Hollanda-Belçika-İsrail-Silah şirketleri… Yani, YEDİ DÜVEL!!.
İşte övdükleri BARIŞ(!) budur!!. Irzına geçilen barış!!.. Hainliğin BARIŞ ambalajına sarılmış 21. Yüzyıl sürümüdür bunların barışı… Küresel çetenin piçleştirdiği kavramlar bol bol sürülüyor piyasaya…
21. Yüzyılın savaş yöntemleri iyi bilinmelidir. Bu savaş yöntemleri bilinmeden, ekranlardan üzerimize KUSAN gaz-teci kılıklı lejyoner askerlerine karşı beyinlerimizi koruyamayız.
Ve Cem KÜÇÜK, ben Erdoğan familyasından, ülkeme dışarıdan atanan bilumum siyasi-bürokrat-(gaz)tecilerden, akademisyenlerden nefret ederim ama;
Hiçbirini bertaraf etmek için yabancı bir gücü ülkeme davet etmem. Türk Halkının kendi meselesine sahip çıkıp çözüm üretmesini isterim. Bizim atalarımız şöyle der: “Döverim dövdürtmem, söverim sövdürtmem.” Çünkü başkasına dövdürtmeyi, başkasına sövdürtmeyi ŞEREF meselesi sayar.
Adamla şalgam arasında ki en basit fark işte budur. Diğer farklara geçmeyeceğim bile. Bu kadarını bile anlayabilirsen sana yeter.
Zahide UÇAR