Yalakadan, şakşakçıdan, iktidarın civarında kümelenerek ve ona destek vererek kişisel çıkarları peşinde olandan sanatçı olmaz; olsa olsa soytarı olur.
Sanatçı; otoriteyi sorgular, eleştirir ve muhalefet eder, asla dalkavukluk yapmaz. Sanatçı; yaşama dair tavrı, çizgisi ve rotası olan insandır. Sanatçı; eserlerine tavrını, çizgisini ve rotasını imzasıyla atandır.
Günümüzden 400 yıl önce yaşamış René Descartes’in; Latincesi ile “Cogito ergo sum”, Türkçesi ile“Düşünüyorum, öyleyse varım” diyen sözlerinin arkasını dolduran, yaşamında içselleştiren ve var olduğunu düşünerek gösteren insandır sanatçı.
Sanatçı, yaklaşık 100 yıl önce doğan Albert Camus’un dediği gibi; “Düşüncesini eyleme çeviren, itiraz eden, hayır demesini bilen ve başkaldıran insandır.”
İşte bu kıstasları esas aldığımızda Erol Evgin; iyi bir yorumcu ve iyi bir sanatçıdır. Gerisi ise lafı güzaf ve Ortaçağ karanlığının hezeyanlarıdır.
Saygılar sunarım.
İLK KURŞUN