Darbe olduğunda:
Bir sabah kapınızı çalarlar, uykulu gözlerle ne olduğunu anlamak istersiniz ama anlayamazsınız…
O sırada çocukların odasına dalarlar… Çocuklar ağlar… Yatak odanıza girerler… Karınızın iç çamaşırlarının olduğu çekmeceleri açarlar, iyice bakarlar…
Donun içinde uçaksavar var mı?..
*
Mahkemeler kurulur…
Bu mahkemeler özel mahkemelerdir… Yani savcı ve yargıç sizi mahkum etme kararını çoktan vermiştir… Gizli bir tanık dinlenir… Gizli tanık gizli olduğu için siz de göremezsiniz, avukatlar da göremez, mahkemeyi izleyenler de…
Bir tek hakim görür ve dinler…
350 yıla mahkum ederler sizi…
*
Hücrelerde bir ölüm-kalım savaşı başlar…
Çünkü yaşlı hastalar vardır, ilacı
ve doktor uzaktadır…
Otuz iki masum bilge insan
böylece ölür…
*
Darbe sürmektedir…
Üniversitelere darbenin adamları rektör atanır… Sendikalara darbe yanlıları getirilir… Hastanelerden liman müdürlüğüne kadar darbecinin yanaşmaları yerleştirilir…
gazetelere el koyarlar…
Televizyonları ele geçirip sadece darbecinin istediklerini halka gösterirler…
Yüzlerce gazeteci ve yayıncı
sokağa atılır…
*
Yargı yoktur…
*
Darbeci kendi hükümetini kurar
ve o hükümet sadece onun istediklerini yapabilir…
Başbakan emir kuludur, dangaloz kendini başbakan sanır ama değildir…
Parlamentoyu kapatmıştır darbeci “Çamaşır makinesine koydum“ demiştir…
Anayasayı tanımaz zaten…
*
Anlaşıldı mı?..
Hâlâ “darbe olacak” demek enayiliğin daniskasıdır…
Darbe daha nasıl olur?..
Darbeler; yapanın omzuna ne taktığına göre değil, neyi yıktığına göre anılırlar… Daha önceki darbelerde demokrasi yıkılırken,
bu darbe ile demokrasi, hukuk, cumhuriyet, devlet, tümü yıkıldı
kör gözüm…
*
Hâlâ “Askerler darbe yapacak” dersen…
Zaten Paşa’nın kıçını kaldıracak hali mi var?…