50. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında düzenlenen Ortadoğu konulu panelde konuşan Davutoğlu, uluslararası güvenliğin ulusal, bölgesel ve uluslararası boyutlarının olduğunu söyledi.
“Bugün üç tehdit var. Aşırılık, mezhepçilik ve etnik-milliyetçilik ile kimyasal ya da nükleer kitle imha silahları. Her üçüyle ilgili olarak önümüzde büyük riskler var” diyen Davutoğlu, bu tehditlerin yalnızca bölge ülkelerini değil, tüm dünya için tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Ahmet Davutoğlu, “Hepimiz, bölge ülkeleri, liderler, uluslararası toplum iyi düşünmeliyiz. İki kez değil, 100 kez düşünmeliyiz. Nereye gidiyoruz? Eğer Suriye’de rejimin aç bırakma stratejisi nedeniyle ölmekte olan insanları korumuyorsak, sırada ne var?” dedi.
“TÜRKİYE, IŞİD KONVOYUNU VURMAK ZORUNDA KALDI”
Aşırılıkların, terörizmin yükselmesinin herkes için tehdit olduğunu vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, IŞİD’e ait bir konvoyu vurmak zorunda kaldı. Bugüne kadar Suriye’de olan herhangi bir duruma müdahale etmemek için çok temkinli davrandık ama tehdit bize doğru yaklaşıyor. Bu yaşananların sorumlusu kimdir? Bunun sorumlusu Beşşar Esed rejimidir. Çünkü böyle bir boşluğu, böyle bir belayı onlar yaratmıştır.”
Davutoğlu, Suriye konusunda BM’nin derhal harekete geçmesi gerektiğini vurgulayarak, “Eğer BM’nin görevi uluslararası güvenlik, barış ve istikrarı korumak ise bunu yapmak için en doğru zaman şimdidir. Şimdi korumayacaksa, ne zaman koruyacak” dedi.
Türkiye’nin Suriye’de iç savaşa siyasi çözüm arayan Cenevre-2 Konferansı’nı desteklediğini belirten Davutoğlu, Cenevre’de yapılan ilk tur görüşmelerde Esed rejiminin takındığı tavrı sert bir dille eleştirdi. “Cenvere-2’nin iki hedefinden biri olan, insani yardım konusunda başarı sağlanmadı” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“İkinci hedef, Cenevre-1 doğrultusunda geçiş yönetimi kurulmasıydı. Bu konuda da rejim bir kez için bile geçiş yönetimini müzakere etmeyi istediğinden söz etmedi. Hala hiç kimseden hesap sorulmuyor. Hala hiç kimse şunu sorgulamıyor. Biz Cenevre’ye neden gittik? Hepimiz oraya gittik. Peki ya sonuç ne oldu? Bu soruyu sormamız gerekiyor.”
Panelde katılımcıların Ortadoğu ve dış politika konularındaki sorularını da yanıtlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’de kimyasal silahla düzenlenen saldırının sorumlularının hesap vermesi gerektiğini vurguladı.
“KİMYASAL SİLAHLARIN YÜZDE 5’İ TESLİM EDİLMİŞ”
“Bir suç işlenmiştir. Bu konuda hiçbir şüphe yok. Bu suçu işleyenlerden hesap sorulmalıdır” diyen Davutoğlu, rejimin elindeki kimyasal silahların imha edilecek olmasının önemli olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını belirtti. Bakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Düşünün, bir katil birisini öldürdüğünde, ‘cinayeti işlediğim silahımı teslim ediyorum’ dediğinde, bu onu masum yapar mı? Silahını teslim etmesi onu masum yapar mı? Hayır. Bu suç işlenmiştir. .ABD kaynaklarına göre bugüne kadar kimyasal silahların yüzde 5’i teslim edilmiştir. Yüzde 95’i bile teslim edilmiş olsa geriye kalan yüzde 5’lik kısım, yüz binlerce kişiyi öldürebilir.”
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bir soru üzerine, Ortadoğu’da şu an yaşanmakta olan olumsuz gelişmelere karşın, bölgenin geleceği konusunda iyimser olduğunu vurgulayarak, “Bazılarının yaptığı gibi Ortadoğu’nun yüzyıllar boyunca bir ihtilaflar bölgesi olarak kalmaya devam edeceğini iddia etmek aslında bir tür neo-oryantalizm” dedi.