Başbakan Davutoğlu, AK Parti grup toplantısında konuşarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Halep’te yaşananlara değinen Davutoğlu, ‘Direnen Halep’e sahip çıkacağız’ dediği konuşmasında şunları söyledi: “Bir halk ve Halep; İran, Rusya, Suriye güçlerinin yoğun baskısı altında hala direnişini sürdürüyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana insanlık bu kadar zulüm ve acıya şahit olmadı. Son günlerde Halep ağır saldırılara maruz kalırken biz Halep’in acısını yüreğimizde hissediyoruz. Yüz yıllar boyu medeniyetimizin bir parçası olan Halep yanıyor ve dünya seyrediyor. Maraş ayağa kalktığında, Antep şahlandığında, Urfa bayrağına sahip çıktığında Halepliler onlar için dua ediyordu. Şimdi de biz tarihi borcumuzu ödeyerek direnen Halep’e Gaziantep adına, Kahramanmaraş adına Şanlıurfa adına sahip çıkacağız. Orada bugün Rus uçaklarının bombaları altında Rabb’ine sığınarak bekleyen Halepliler hiç mahzun olmasınlar. Türkiye bir bütün olarak arkalarındadır. Gün gelecek bu zulüm bitecek”“70 BİN SURİYELİ GÖÇMENİN SINIRLARIMIZA YÖNELME İHTİMALİ VAR”
Suriye’den gelen göç dalgasına ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, 70 bin Suriyeli göçmenin Türkiye sınırına yönelme ihtimali olduğunu belirterek “Halep ve civarında yaşayan milyonlarca Suriyeli için yeni ve büyük bir insani trajedinin içindeyiz. Halepliler Halep-Azez arasında Azez ile sınırımız arasındaki kampta yaşayan 70 bin kardeşimiz sadece Türkiye’ye ve AK Parti kadrolarına güveniyorlar. Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti müşfik bir el, herkese açık bir gönül ve kudretli bir ülke olarak bu kardeşlerimizin yanı başında olmasaydı bu kardeşlerimiz nereye gideceklerdi? Hangi mazlum millet varsa biz onun yanındayız. Askeri harekatın bu yoğunlukla devam etmesi halinde 70 bin Suriyeli göçmenin sınırlarımıza yönelme ihtimali var. Biz zorda olan canını kurtarmaya çalışan hiçbir kardeşimize kapımızı kapatmadık, kapatmayacağız. Ancak uluslararası toplumun başta ABD ve Rus yönetimlerinin artık samimi davranması, gerçeklerle yüzleşmesi lazım. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın, bir çözümün gerçekleşmesi için artık çok fazla vaktimiz yok. Çözüm için bölgede bulunduğunu söyleyenler maalesef bugüne kadar çözümü sağlamak yerine meselenin daha da düğümlenmesine sebep oldular” ifadelerini kullandı.
“HER BİR BOMBANIN DÜŞTÜĞÜ YERİN BİLGİSİ ELİMİZDE”
Rusya’nın hava saldırılarını eleştiren Davutoğlu, Rusya’ya Afganistan’ı unutmaması gerektiğini söyleyerek “Rusya terörle hiç ilgisi olmayan sivil hedefleri acımasızca bombalamaya devam ediyor. Tek tek elimizde Rusya’nın attığı her bombanın nereye düştüğünün bilgisi var. 6 bine aşkın sortinin yüzde 90’ı sivillere ve ılımlı muhalefete atıldı. Sadece yüzde 10’u DEAŞ’a. Her bir bombanın düştüğü yerin bilgisi elimizde ve bunu ABD de biliyor. BM de biliyor. Artık bu gidişe bir dur demenin vakti gelmiştir. İnsanlığın vicdanının harekete geçmesini bekliyoruz ama maalesef harekete geçemiyor. Uluslararası toplumun kalbi durmuş, yüreği donmuş, vicdanı kurumuş. Soğuk savaş günlerinde, muazzam bir süper güç olan Sovyet birliklerinin nasıl zelil bir şekilde Afganistan’dan çıktığını unutmasın. Bugün Suriye’ye de girenler aynı şekilde çıkacaktır. Mazlum Suriyelilerin ahı herkesin yakasına yapışacaktır. Tarih bugün bu zulme sesini çıkarmayanları, çıkaramayanları da zulmün ortağı olmaları anlamında da kara lekeyle kaydına geçecektir. Suriye’yi o canım Halep’i, Bayırbucak’ı kan gölüne çeviren zalimler hiç merak etmeyin. Bu yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir. Bugün Halep’e bomba atanlar da tarih önünde hesap verecek ve mutlaka Suriye halkı nezdinde mahkum olacaklardır” açıklamasında bulundu.
“MERKEL’E GÖSTERDİĞİ LİDERLİK İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Ankara ziyaretine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kendisini Çankaya Köşkü’nde ağırladık ve iki ülke arasındaki ilişkilerin yanı sıra Suriye konusunu ve özellikle de mülteci sorununu ele aldık. Avrupa’da mülteci sorunu sebebiyle üzerinde en fazla baskı hisseden iki ülke varsa biri Türkiye’dir biri Almanya’dır. Sayın Merkel ile konuyu bütün açıklığıyla ele aldık ve 10 önemli konuda birlikte hareket etme noktasında mutabakata vardık. Almanya’ya gösterdiği duyarlılık için Merkel’e gösterdiği liderlik için teşekkür ediyorum. Mültecilere kapılarını açması ve bu konuda gereken adımları atması yönünde bütün baskılara rağmen gösterdiği kararlılık mutlaka tarihte hak ettiği yeri alacaktır. Almanya ile geliştirdiğimiz bu iş birliğinin diğer ülkelere de örnek olmasını diliyorum”
“EYLEM PLANININ ADINI ‘BİRLİK, HUZUR VE DEMOKRASİ EYLEM PLANI’ OLARAK İLAN EDİYORUM”
Mardin’de açıkladığı Terörle Mücadele Eylem Planı’nın adını ‘Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı’ olarak ilan eden Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Hazırladığımız eylem planının adını bundan sonra ‘Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı’ olarak ilan ediyorum. Bundan sonra hep böyle anacağız. Bir olacağız, huzur içinde olacağız, demokrasiyle yaşayacağız. Bu eylem planıyla birliğimizi tahkim edeceğiz. Demokrasimizi derinleştireceğiz. Biz bu eylemleri kardeşlik, eşit vatandaşlık ve demokratikleşme mücadelemizin bir ileri adımı olarak değerlendiriyoruz. Açıkladığımız paket sadece güvenlik paketi değil, huzur ve güven paketidir. Birliğimizi tahkim etmeyi, huzurumuzu korumayı ve demokrasimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu adımlar yaraların sarılması, yıkılanın yapılması ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi için atılıyor”
“ELİMİZDE ÇOK KAPSAMLI BİR ÇALIŞMA PLANIMIZ VAR”
‘Birlik, Huzur ve Demokrasi Eylem Planı’nın detaylarına ilişkin açıklamalarda bulunan Davutoğlu, “Şu anda elimizde çok kapsamlı bir çalışma planımız var. Bu çerçevede eylem planımız çok yönlü, çok kapsamlı bir hazırlığın ürünüdür. Eylem planımızda yer alan tedbirleri niteliklerine göre 10 başlıkta bizzat tanzim ederek paylaştım. Bütün bu paketin esası milletin vicdanıyla devletin aklını buluşturmaktır. Parçalayıcı anlayış yerine birleştirici, bütünleştirici millet anlayışımızla insan ve vatandaş odaklı bir devlet anlayışını yerleştireceğiz. AK Parti hareketinin temel felsefesi birleştirici, bütünleştirici bir millet anlayışını egemen kılmaktır” diye konuştu.
“BÖLGE HALKI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEĞİL, DEVLETİN ŞEFKATLİ ELİNİ TUTTU”
Doğu ve güneydoğu illerine düzenleyeceği ziyaretlerin gerekçesini açıklayan Davutoğlu, “Bu ziyaretlerimin iki teşekkür sebebi vardır. Birisi 1 Kasım seçimlerinde bize verilen o muazzam desteğe teşekkür. Her biri için gece gündüz çalışacağımızın sözünü bir kez daha ifade ediyorum. İkinci teşekkür terör örgütünün bütün çabalarına, bütün provokasyonlarına rağmen bölge halkının terör örgütüne değil; devletin şefkatli elini tutmuş olması dolayısıyla bölge halkına teşekkür etmek. Bunların hesabı şuydu. Dışarıdan onların kulaklarına fısıldanan birtakım planlarla Türkiye’yi bölmeye çalışacaklardı ve zannettiler ki bölge halkı onların yanında duracak. Her zaman inancına inandığımız bölge halkı bunlara yüz vermedi. Huzur ve demokrasi operasyonunda devletinin, milletinin yanında yer aldı” ifadelerini kullandı.
“TEK BİR SİLAH KALMAYANA KADAR MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK”
Terörle mücadele kapsamında Diyarbakır ve Şırnak’ta yürütülen operasyonlara değinen Davutoğlu, kamu düzeni vurgusu yaparak “Demokrasilerin, özgürlüklerin yaşanmasının asgari şartı kamu düzenidir. Kamu düzeni hepimizin düzeni. Cizre’de, Silopi’de, Sur’daki düzen hepimizin canını, malını, namusunu teminat altına alan düzendir. Bu sağlanacak. Bunun sağlanması için ne gerekiyorsa yapılacak ve kimse vehme kapılmasın. Tek bir silah kalmayana kadar da bu mücadelemiz devam edecek. El yapımı patlayıcıların tespit ve imhası için gerekli teknoloji ve ekipman geliştirilecek. Terör örgütünün tedarik kanallarını kapatmak üzere kara sınır kapılarıyla deniz ve havalimanlarının operasyon imkanları güçlendirilecek” açıklamasında bulundu.
“SİLOPİ TÜMÜYLE TEMİZLENDİ”
Silopi’nin tümüyle temizlendiğini açıklayan Başbakan Davutoğlu, “Silopi tümüyle temizlendi. Ama hiç kimse zannetmesin ki eski düzene geri dönülür bir gün. Her türlü güvenlik tedbiri alınacak ve bir daha buralarda illegal yapılanmaların olmaması için gerekli kamu düzeni inşa edilecek” dedi.
“TÜRKİYE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SONUNA KADAR YAŞANDIĞI DEMOKRATİK BİR ÜLKEDİR”
Türkiye’deki basın özgürlüğüne ilişkin değerlendirmede bulunan Davutoğlu, “Türkiye basın özgürlüğünün sonuna kadar yaşandığı demokratik bir ülkedir ve böyle kalacaktır. Ama aynı şekilde bütün medyadan, basın çalışanlarından da beklentimiz Türkiye’nin ortak meselelerinde aynı geminin içinde olduğumuz gerçeğinde hareket etmeleridir. Ne 90’lı yıllarda olduğu gibi hükümet indiren hükümet çıkaran bir basın söz konusu olacak ne de baskı altında olan bir basın söz konusu olacak. Herkes işinin gereği dolayısıyla halk önünde gerekirse hukuk önünde hesap vermeye hazır olacak” diye konuştu.
“TERÖRE DESTEK VERDİĞİ HUKUKEN İSPATLANMIŞ KAMU PERSONELİNİN KAMUYLA İLİŞKİSİ KESİLECEK”
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Büyükşehir Belediye Başkanı Yeşilli Belediyesi’ne AK Partili diye su getirmiyor. Midyat’ta yol yapılmamış sebep yine aynı. Şimdi bunlar merkezden yapılacak ama büyükşehirin kaynağından kesilecek. Yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek ama asla istismara izin verilmeyecek. Belediye kanunlarında gerekli değişiklikler yapılacak. Patlayıcı yapımında kullanılan gübre satımının takibi yapılacak. Teröre destek verdiği hukuken ispatlanmış kamu personelinin kamuyla ilişkisi kesilecek. Doğu ve güneydoğuya gittiğim her yerde halktan doğrudan bilgilendirmeler alacağız ve bunun gereğini yapacağız”
“ELİNDE SİLAH OLAN KİM OLURSA OLSUN KESİNLİKLE MUHATAP ALINMAYACAK”
Elinde silah olanların muhatap alınmayacağını vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öyle bir algı oluşturuldu ki sanki bütün bu süreçlerde muhatap tek bir taraftır. Muhatap, bütün bir millettir. Muhatap, bölge halkıdır. Muhatabımız bütün halktır, sivil toplumdur, kanaat önderleridir. Ama elinde silah olan kim olursa olsun kesinlikle muhatap alınmayacaktır. Elinde silah olanın muhatabı milletin bileğidir, yüreğidir. O silahı alana kadar o bileği çalıştıracağız”