Azz sonra aktaracağım sağlam Ankara siyasi kulislerinin daha iyi analiz edilebilmesi için son 13 gün içinde gündemin en sıcak ana başlıklarını kısaca hatırlatmakta fayda var;
19 Şubat Cuma: R. Erdoğan-Obama telefon görüşmesi. 1 saat 20 dakika sürdüğü bildirildi. Telefon görüşmesi sonrasında Külliye ve Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda özellikle Suriye ve YPG konusunda farklılıklar göze çarptı.
22 Şubat Pazartesi: 1 Kasım seçimlerinin ardından sarayda R.Erdoğan Başkanlığında Bakanlar Kurulu toplandı. 9 saat sürdü.
24 Şubat Çarşamba: “Başbakan” Ahmet Davutoğlu, Artvin heyetini kabul etti. Cerattepe ile ilgili sürecin mahkeme karar verene kadar durdurulduğunu açıkladı.
25 Şubat Perşembe: Saat 17.30 sularında Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül hakkında verdiği hak ihlali kararı duyuldu.
Saat 20 civarında “Başbakan” Ahmet Davutoğlu, devlet günü görüşmeleri kapsamında R. Erdoğan ile görüşmek üzere saraya gitti.
27 Şubat Cumartesi: R. Erdoğan, Ensar Vakfı’nda yaptığı konuşmada Cerattepe olayına değindi. Başbakan’ın aldığı karar ortadayken “yavru Geziciler” çıkışını yaptı.
28 Şubat Pazar: R.Erdoğan, Batı Afrika yolculuğuna çıkmadan önce Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği karar hakkında, “kararı tanımıyorum. Saygı da duymuyorum” dedi.
Şu çok çok özet başlıklara baktığınızda dahi Ankara’da tansiyonun ne kadar yüksek olduğu ortada. AKP ise sinir krizi nöbetleri geçiriyor.
Kısa, takvim sıralamamıza sadık kalalım…
19 Şubat Cuma günü gerçekleşen ve saray kaynaklarından “büyük zafer” havasıyla servis edilen bilgilendirme notları çok çabuk boşa çıkmıştı. Beyaz Saray’dan görüşme sonrası hemen yapılan açıklamada ve sözcülerin daha sonraki açıklamaları Erdoğan kaynaklarını her zamanki gibi darda bıraktı. Kısacası Obama, Erdoğan’a ne hak ne de onay vermişti. Dışişleri Bakanlığı koridorları da Ahmet Davutoğlu, R.Erdoğan “uluslar arası rekabeti” ve “çekişmesi”nden dolayı zor günler geçiriyor. Deneyimli diplomatlar saç baş yoluyor diyebilirim. YENİÇAĞ’a bilgi veren Dışişleri kaynakları Erdoğan-Obama görüşmesi hakkında olumlu bir tablo çizmedi. “Ağır” bir görüşme olduğunu söylediler. Obama’nın zaman zaman diplomatik nezaket dışına çıkan sözlerine işaret ettiler.
22 Şubat Pazartesi günü sarayda yapılan ve 9 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısına gelince…
Gerginlik had safhadaydı. Gündemi dış politika gibi gösterilse de daha çok içe dönük tartışmalar yaşandı;
1) Suriye başta olmak üzere dış politikada yükselen aykırı sesler.
2) Öze dönüşçülerin çıkışlarında hükümet kanadının sessiz kalması.
AKP’nin üst katlarında konuşulanlara göre;
Sarayda gerçekleşen toplantıda Erdoğan, PYD/YPG konusunda hükümet kanadının yeterli çalışma yapmamasına kızdı. Erdoğan’ın: “Ben adamlara (ABD) her şeyi söylüyorum. Onlar bana ‘Mr. Erdoğan somut delil gösterin’ diyorlar. Siz yeteri kadar çalışma yapmıyorsunuz. Hazırladığınız dosyalar yetersiz. Beni yalnız bırakıyor yeteri kadar destek vermiyorsunuz” diye çıkıştığı ileri sürülüyor. Erdoğan’a yakın Bakanlar da bu sözlere destek vermiş. Erdoğan, Mısır ile ilişkiler konusunda Bakanlar düzeyinde değil Başbakan düzeyinde görüşmeler yapılmasını isteyince ortalık iyice gerilmiş. Davutoğlu, Erdoğan’ın bu isteğine “Mısır ile Başbakan düzeyinde yapılacak görüşmeler AKP kimliğine zarar verir. Tabanda büyük rahatsızlık yaratır” diye karşı çıkmış. Bakanlar Kurulu’nun tek sıcak muhabbetli (!) bölümü ise İsrail ile ilişkiler konusunda yaşanmış. Erdoğan da Davutoğlu da İsrail ile ilişkilerin ilerletilmesi konusunda beyanlarda bulunmuş. Davutoğlu, “Batı’yla ilişkileri geliştirirsek, İsrail ile de otomatik olarak gelişir” demiş. Mısır konusunun aksine İsrail konusu havayı yumuşatmış. Toplantıda, parti ve Cumhurbaşkanlığı arasında tek seslilik olmasına tekrar tekrar vurgu yapmış R.Erdoğan. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık arasında iki farklı görüntü verilmemesini üstüne basa basa anlatmış. “Eşgüdüm halinde çalışılması, kamuoyunda yanlış anlaşmalara neden olunmaması gerekliliği” bazı Bakanlar tarafından da vurgulanmış..
24 Şubat Ahmet Davutoğlu’nun Cerattepe hamlesi ve 25 Şubat AYM kararı ardından buz gibi ortamda gerçekleşen Devlet görüşmesi hakkında da şok bilgilere ulaştık. Saray ve AKP kaynaklarından karşılıklı teyit edebildiğimiz hususları şöyle özetleyebiliriz;
25 Şubat Perşembe günü akşamının ilerleyen saatlerinde gerçekleşen görüşmede, Erdoğan, Davutoğlu’na “Artvin konusuna karışmamasını istediğini” kararlı bir şekilde vurguluyor. AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül konusunda verdiği karar hakkında “parti içinde tek seslilik olacak” talimatını veriyor. Görüşmenin en kritik anı ise; “Suriye konusunda İslam ordusu arkamızda onlarla beraber Suriye’de istediğimiz adımları atarız” diyen Erdoğan’a Davutoğlu, “BM ve NATO kararı olmadan Suriye’de adım atamayız, asker ikna olmuyor”u anlatıyor. Görüşmede AKP’deki muhalif hareket tekrar gündeme geliyor. “Beni yalnız bırakıyorsunuz. Hükümetten yeterli açıklama gelmiyor” diyen Erdoğan’a Davutoğlu, “bu konuyu biz eleştirirsek partide kriz havası oluşur” şeklinde cevap vererek işi kurtarmaya çalışmış. Erdoğan daha da hiddetleniyor; Davutoğlu’na “Ali Babacan ile ekonomiyi yürütmeye çalışıyorsun” hatırlatmasında bulunuyor. Şu işe bakın!.. Ahmet Hoca da Maliyede “Perinçek kadrolaşmasından” bazı bürokratların duyduğu rahatsızlığı aktarıyor.
Değerli YENİÇAĞ okurlarını bilgilendirmede eksik bırakmayalım…
Bu aralar, saraydaki Abdullah Gül-R.Erdoğan zirvesinin içeriği tekrar ısıtıldığı için ucundan azıcık gün yüzü görmemiş bir anekdotu aktaralım;
Siz büyüye inanır mısınız?..
İkili arasında geçtiği ileri sürülen “büyülü” diyalog akıllara durgunluk verici türden.
Şimdilik, bu kadarını not edin lütfen. Ülke normalleşirse yazabilmek umuduyla!..
yeniçağ