Başbakan Ahmet Davutoğlu’na Tahran ziyaretine ilişkin temaslarını aktardığı basın açıklaması sırasında Zaman gazetesine kayyum atanması ve Boydak Holding yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmeleri soruldu. Başbakan Davutoğlu, “Dışarıda bazı yabancı basın organlarında hükümet el koydu gibi ifadeler var, bunlar hukuki süreçlerdir, siyasi süreçler değil. Bu sürece hiçbir müdahalemiz olmamıştır” diye yanıt verdi.
Türkiye’de hükümete muhalefet eden, farklı fikirler belirten gazeteler olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Hiçkimseye niçin bu fikirleri serdediyorsunuz diye bir uygulama yok. Aynı şekilde Türkiye’de hükümetimizden, AK Parti’den hoşlanmayan iş adamları bir grupla ifade edilecek şekilde de değil. Çok sayıda iş adamı şu veya bu gerekçeyle bizi beğenmiyor da olabilir. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bugün benim İran’da birlikte olduğum iş adamlarımızın ben kime, hangi partiye oy verdiklerini bilmiyorum. Ta ki iş adamı olarak iş adamlığı yapsınlar, bilsem dahi bize oy vermemiş olsunlar onlara tüm imkanlarımızla yardımcı olmak bizim görevimiz” diye konuştu.
Hiçbir yayın organına ayrımcılık yapmadıklarını ifade eden Davutoğlu, şunları söyledi:
“İş adamlığı yapmaktan daha çok Türkiye’de bir siyasi operasyonun parçası haline gelmek gibi bir çabası olan, sadece bu grubu kastetmiyorum, ilkesel bir şey söylüyorum, gazetecilik yapmaktan daha çok Türkiye’de siyasal bazı operasyonların, hatta bazı kara para aklama operasyonlarının parçası olmakla değerlendirilmiş ve bu iddalarla açılmış bir hukuki süreç var. Bu hukuki sürece hiçbir müdahalemiz olmamıştır. Her iki süreçte tamamen hukuki şekilde seyretmiştir. Ne benim ne de herhangi bir arkadaşımın doğrudan ya da dolaylı bir müdahalesi söz konusu olmamıştır, olmaz da. Çünkü Türkiye, demokratik bir hukuk devleti. Ama demokratik hukuk devleti meşruiyetini halktan alan bir hükümete karşı açık bir darbe teşebbüsü niteliği taşıyan bir faaliyetin içinde yer alanların, yaptıkları faaliyetin ekonomik mi, gazetecilik mi olup olmadığını sorgulama hakkı da vardır. Türkiye basın özgürlüğü noktasında geldiği düzeyden geriye doğru gitmeyecektir. Ama kimsenin de basını veya başka araçları kullanarak devlet içinde bir paralel yapılanmanın aracı, meşruiyet sağlayıcısı olmak suretiyle bir vesayet odağı oluşturmasına da göz yummamamız lazım.”