Yeni yıla terör saldırısı ile başladık. Hem de ilk gününde ve ilk saatlerinde. Bu saldırı benim için pek sürpriz olmadı. 2017’nin Türkiye’ye iyi şeyler getirmeyeceğini biliyordum. Çünkü; fiili iktidar iradesi uzunca bir süredir ülkemizin güvenliğini yok sayan, sadece kendi siyasi hedeflerini merkeze alan uygulamaları ile ülkemizi koşar adım felakete doğru taşımaktaydı.
Bu nedenle yılbaşı kutlama mesajımı; “Zor ve sancılı bir sürecin dünyayı, bölgemizi ve ülkemizi beklediğini çok iyi biliyorum. Ama iyimserliğimi korumak adına Büyük Türk Ulusu’nun Yeni Yılını kutluyor, 2017’nin tüm dünyaya ve insanlığa barış, huzur, mutluluk ve şans getirmesini diliyorum” şeklinde, hayalci olmayan bir bakış açısıyla göndermiştim. Çünkü perşembenin ne getireceği, çarşambadan belliydi!
Tanrı’dan Rahmet Diliyorum
Öncelikle; terör saldırısı sonucu şehit olan polisimize ve yaşamını yitiren masum vatandaşlarımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar, saldırıyı yaralı atlatan vatandaşlarımıza acil şifalar dilerim.
Geçen yıl, ilk terör saldırısı 12 Ocak’ta Sultanahmet’te oldu ve 12 Alman turist yaşamını kaybetti. Yıl boyunca her ay, en az bir defa terör saldırısı ile karşılaşmışız: Ocak-1, Şubat-1, Mart-3, Nisan-2, Mayıs-3, Haziran-4, Temmuz-1, Ağustos-4, Eylül-1, Ekim-4, Kasım-2, Aralık-3 olmak üzere, toplam 29 saldırı olmuş. Bu yaşananlar Muz Cumhuriyetinde olsa; hiç değilse göstermelik bile olsa, birileri istifa ederdi!
Zoka Ağız Yırtılmadan Çıkmaz
Ülkemiz buraya, durup dururken gelmedi. Bugün, fiili ama gayri anayasal ve gayri hukuki olarak ülkemizin iktidarını elinde tutan irade bizi buralara getirdi. Emperyalizmin Küresel Savaşına dahil ve taraf oldular. Bu kapsamda; Suriye’deki emperyalizmin vekalet savaşının ateşine Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte odun taşıdılar. “Siyasal İslamcı” ideolojileri, “Yeni Osmanlıcı” hayalleri ve mezhepsel bakış açıları nedeniyle, emperyalizmin zokasını yuttular.
Daha açık ifade etmek gerekirse; ideolojilerini ve hayallerini gerçekleştirmek için, Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) oyun kurucu olma hevesiyle yola çıktılar ama BOP’un hedefi oldular. Şimdi de karşı cepheye savrulmaya çalışıyorlar. Halbuki bilenler bilir; yutulan zoka, ağız yırtılmadan asla çıkmaz.
Erkekliğimizi Öldürdü!
Halbuki; 2001’de Afganistan ile başlayan bu Küresel Savaşın dışında kalmalıydık ve hele hele Ortadoğu’da, asla tarafı olmamalıydık. Aynen II. Dünya Savaşında (1939-1945) olduğu gibi. O gün bir şekilde taraf olsaydık ve eski topraklarımıza kavuşmanın zokasını yutsaydık; 1945’de savaş bittiğinde, yani Lozan’dan (24 Temmuz 1923) 22 sene sonra, üç aşağı beş yukarı tekrar Sevr konumunda olurduk. İster Almanların, ister Müttefiklerin cephesinde yer alalım, hiç fark etmezdi!
Bugün ülkemizin iktidarını bir şekilde elinde bulunduran iradenin beslendiği damar, yıllarca “İsmet İnönü bizi savaşa sokmayarak Milletimizin erkekliğini öldürdü” dedi. Sonunda; emperyalizmin yardımı ve desteği ile iktidara gelip, Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarla devleti ele geçirip, bizi savaşa soktular. Sanırım, şimdi bu erkekliğin orgazmını yaşıyoruz.
Yanlış Yanlışla Düzeltilemez!
Suriye’ye asker göndermemiz de yanlıştı. Eğer Suriye’nin kuzeyinde ülkemizin güvenliğini tehdit eden bir koridordan şikayet ediyorsanız, bu oluşum 5 yıldır sürdürülen yanlış Suriye politikasının sonucuydu. Yanlış, yanlışla düzeltilemezdi.
Yapılması gereken; laik, birleşik ve bağımsız Suriye’den yana tavır koymak. Suriye’deki merkezi hükümete destek olmak ve onun ülke çapında otoritesinin yaygınlaşmasına yardım etmek. Suriye sınırlarımızı kevgir halinden çıkarıp, güvenliğini sağlamak. Bölgede mezhepsel kışkırtıcılık yapmamak. Radikal İslamcı unsurları ülkemizden temizlemek, onu yeşertecek söylemlerden vazgeçmek ve o iklimi yok etmek. Gerekirse, teröristleri temizlemek için Suriye Hükümetine hava desteği vermektir.
Mıntıka Temizliği
Birisi, elindeki enstrümanlarla iktidara gaz veriyor ve halkta yanlış algı yaratmaya çalışıyor. İktidarın “Kemalist Cephe”ye geldiği doğru değildir. Kemalist ve antiemperyalist olmak, bir bilinç seviyesidir. “Siyasal İslamcı” iktidarın bu bilinç seviyesinde olmadığı, çok aşikardır. Ayrıca, “Vatan Savunması” yapıldığı da doğru değildir. Yapılan ; siyaseten ayakta kalma, rejim değişikliği yapma, gayri hukuki durumu hukukiye getirme mücadelesi ve bu maksatla anayasa değişikliğine giden süreçte, FETÖ bahanesi ile muhaliflere karşı yürütülen mıntıka temizliğidir.
Sanırım iktidarı eleştirir gibi yaparak destekleyen ve gaz veren birisi; süreçten zarar görmeyerek ayakta kalmak amacı ile kaosun derinleşmesini sağlayarak, Batı’dan kopuşu hızlandırarak, buradan Bolşevikler gibi çıkmayı umut eden bir “Devrim Rüyası” görüyor olsa gerek!