Ege Denizi’ndeki “sığınmacı faciaları” bitmiyor!
Önceki gün, çoğu çocuk “32 kişi daha” lastik botun devrilmesi sonucu boğularak can verdi.
Kış aylarında hırçınlaşan denizin dalgaları bugüne kadar 800’den fazla kaçak göçmeni yuttu. Bu insanlık dramına dünyanın gözleri kapalı!
O çürük-çarık botları ve sahte can yeleklerini satanlar, ne yazık ki bizim yurdumuzun insanları. Suriyeli zavallı mültecileri bile bile ölüme gönderiyorlar!
Devlet devlet ise, para uğruna bu ahlâksızlığı yapanların yakalanıp yargılanarak cezalandırılmalarını istiyorum.
Umutsuz insanların sırtından para kazanmak için böyle bir vahşeti yapanlar insan olamaz!
* * *
Şansları yaver gidip Yunan adalarına ayak basan Suriyeli mülteciler de var.
Bunlar ne yapıyor? Nasıl yaşıyorlar?
Yılbaşını Yunanistan’ın Kos Adası’nda geçiren gazeteci dostumuz Can Pulak anlatıyor:
* * *
“Kos Adası’na geçtiğimde terk edilmiş bir dünyaya gelmiş gibi oldum. Ortaklıkta kimsecikler yoktu. Adada her yer kapalıydı. Sokaklarda sadece kediler ve mülteciler vardı.
Ada yönetimi Noel diye mültecilere izin vermiş, gezip duruyorlardı şehirde… Sayıları çok değildi. Çünkü denizde boğulmayıp adaya gelenler fazla bekletmeden Atina’ya ya da Birleşmiş Milletler denetimindeki kamplara yollanıyordu.
Kaçak göçmenlerin çoğu, polis müdürlüğünün içinde veya bahçesinde oturuyordu. Gidip gördük. Battaniyeye sarılmış titreyerek bekleşiyorlardı.”
* * *
“Dalgalarla boğuşarak, ölmeden karaya çıkan mültecileri de gördük. Hepsi sırılsıklamdı. Karaya çıkınca sevinçle, ağlaşarak birbirlerine sarıldılar. Kurtulmuşlar ve Avrupa’ya ayak basmışlardı. Ancak, onları pek mutlu bir hayat beklemiyordu.
Bir şey dikkatimi çekti. Kos Adası’na gelen mültecilerin arasında Suriyeli’den çok Iraklı, Afganistanlı, Pakistanlı, Kürt ve Afrika ülkelerinden gelenler vardı.
Bu da gösteriyor ki, Suriyeli mülteci kapısından ipini kopararak ülkesinden kaçmak isteyen herkes giriyor! Sınırlarımız yolgeçen hanı!”
Rusya medyası için “baş düşman” Türkiye!
Rusların kuyruk acısı geçmeyeceğe benziyor.
Rusya medyası için “baş düşman” Türkiye oldu.
Televizyon kanalları başta olmak üzere Rusya medyasında “düşmanlık” söylemiyle anılan haberlerde Türkiye ile ilgili olanlar ilk sıraya yerleşti.
Böylece Türkiye, Ukrayna, Amerika ve IŞİD’i bile geride bırakarak medyada Rus kamuoyuna “düşman” olarak yansıtılan “bir numaralı ülke” haline geldi.
* * *
Medailogiya adlı şirketin araştırmasına göre Türkiye, Rus medyasında ekim ayında 516 kere “düşman” olarak gösterilirken bu sayı aralık ayında 1487’ye yükseldi.
Uçak krizinden önce Türkiye, Rus medyasında haftada yaklaşık 20 kere “Düşman” olarak anılırken bu sayı rekor boyutlara ulaştı.
Rus gazete ve televizyonlarında Türkiye’den “Terörizm sponsoru”, “IŞİD’in müttefiki” “Rusya için tehdit” “Düşman” diye söz ediliyor ve rövanş isteniyor!
Mantıklı davranan Ruslar da var ama… “Türkiye ile ilişkilerimizi bozmak bize de çok zarar verir. Gerginliği yumuşatmak gerek” diyerek akılcı sözler söyleyen Rusların sesi bu gürültü arasında fazla duyulmuyor!
Tebessüm
Nasreddin Hoca ve para
1208-1284 yılları arasında Akhisar’da yaşayan Nasreddin Hoca, Türk geleneğinin en önemli mizah ustalarından ve bilgelerinden biridir.
Hoca’yı bir gün vaaz ve nasihat vermesi için bir kasabaya davet ederler.
Nasreddin Hoca kararlaştırılan günde kasabaya gelir ama:
“Bu işler bedava olmaz. Bana bir kese altın verirseniz konuşur, sizleri aydınlatırım. Yoksa döner giderim” der.
Kasabalılar herkesten para toplayarak bir kese altını Hoca’ya verirler.
Nasreddin Hoca harika bir konuşma yapar, cuma namazından çıktıktan sonra aldığı bir kese altını kasabalılara iade eder.
“Madem geri verecektin, niye istedin be hocam?” derler.
Nasreddin Hoca onlara iki ders daha verir:
“Para ödediğiniz için beni dikkatle dinlediniz. Birincisi bu…
İkincisi de… Cebinde para oldu mu insan, bir başka konuşuyor valla!”
Günün Sözü
Kalp ne ile doluysa dudaklardan o dökülür: Kin ise kin, din ise din!