Türk tarımını yok eden iki dev şirketten Alman kimyacılık devi Bayer, satın almak için Amerikan tarım ilaçları ve tohumculuk şirketi Monsanto’ya 62 milyar dolar teklif etti! Neden biz dünya devi bir tarım şirketi çıkaramadık? Oysa Atatürk “Milli ekonominin temeli tarımdır” dedi. En güvendiği isimlerden Ziraat Mühendisi Ali Numan Kıraç’ı ABD’ye gönderdi. Ali Numan Kıraç’ın hangi kararı Atatürk’e “Deli misin” dedirtti! İşte soyadını Atatürk’ün verdiği, ünlü işadamları Can ve İnan Kıraç’ın babası Ali Numan Bey’in sıradışı hikayesi…
Tarih: 2 Haziran 1950.
Başbakan Adnan Menderes’in kabinesi 282 oyla güvenoyu aldı.
DP’nin ilk kabinesinde sorunlar oldu. Kimi bakanların yeri değiştirildi. Kimi bakanlar istifa etti. İlk kabinenin ömrüdokuz ay sürdü…
Menderes, 9 Mart 1951‘de ikinci kabinesini kurdu.Yeni kabinede yer alamayan bakanlardan biri de Tarım Bakanı Nihat İyriboz oldu. Yerine Nedim Öktem getirildi.
Bu değişikliğin sebebi bir bürokrat idi: Ali Numan Kıraç!..
Eskişehirli; Maliye Bakanı Hasan Polatkan, Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu ve DP kurucusu toprak ağası Emin Sazak, Ali Numan Kıraç’a “kalkan olan” Tarım Bakanı İyriboz’u koltuğundan ettiler.
Bakan İyriboz, bitki hastalıkları uzmanıydı. Ankara Ziraat Okulu ve İstanbul Ziraat Müzesi Müdürlüğü, İzmir Bornova Zirai Mücadele Enstitüsü Müdürlüğü yapmıştı. Ve meslektaşıAli Numan Kıraç’ın bilgi ve tecrübesini yakından biliyordu. Bu nedenle Kıraç’ı Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürü yapmıştı.
Bu atama DP’de infial uyandırmıştı.
Kuşkusuz… Meselenin temel nedeni uygulanan kamucu tarım politikalarıydı. Ancak bu dile getirilmiyordu. Kıraç’ın, 1946 seçimlerinde CHP milletvekili adayı olması; veHalkevi Başkanlığı yapması sorun olarak gösteriliyordu.
Bakan İyriboz, Menderes’in ısrarlarına rağmen Ali Numan Kıraç’ı görevden almayı kabul etmemişti. Çünkü Kıraç’ın Türk tarımının gelişmesi için elzem olduğunu biliyordu!
Sonuçta…
Nihat İyriboz Tarım Bakanlığı’ndan alındı.
Ve hemen ardından… Mesleği maliye müfettişliği olanTarım Bakanı Ökmen, Ekim 1951’de Ali Numan Kıraç’ı emekliye sevk etti.
Peki…
DP’lilerin tepkisini çeken Ali Numan Kıraç, Eskişehir’de tarım için neler yapmıştı?..
TÜRK MUCİZESİ
Osmanlı’dan miras 1920’lerin Türkiye’sinde, tarımda hâlâgeleneksel alışkanlık uygulanıyordu. Bilgi, teknik ve alet-ekipman noksanlığı verimin çok düşük seviyede kalmasına sebep oluyordu. Çeşit ve tohum kavramı gerçek anlamıyla bilinmemekteydi; ve köylü tarlasına kaldırdığı buğdayı tekrar ekiyordu.
Özetle; buğday tarımı genel hatlarıyla, “Ektim bayıra mevlam kayıra” sözüyle bağdaşıyordu.
Bilimi rehber edinen Cumhuriyet, buna son vermek için çalışmalara başladı.
Tarih: 13 Aralık 1925.
Eskişehir, Türk tohumunun ıslah çalışmaları merkezi olacaktı.
Bu amaçla, Eskişehir’de “Islah-ı Buzr” (Tohum Islah İstasyonu) kuruldu.
Amaç, Türk köylüsüne modern yöntemlerle tarım yapmayı öğretmek ve ona, Anadolu şartlarına uygun tohum kullandırmaktı.
Türkiye’nin ilk araştırma kuruluşu olan bu enstitüde; üzerinde ilk çalışılan bitki, yıllar içinde deformasyona/ırk değişimine uğrayarak iyi sonuç vermeyen Anadolu buğdayı oldu.
Önceleri, sadece ıslah dalında çalışmalar yapıldı.
1929’da aynı kuruluşun içinde oluşturulan Kuru Ziraat Deneme İstasyonu (Dry Farming) ile yetiştirme tekniğikonusunda da çalışmalara başlandı.
Dray Farming; yağışı az olan veya yağmurları uygun zamanlarda düşmeyen bölgede, sulama yapılmadan ürün yetiştirme usulüydü.
Ali Numan Kıraç, Eskişehir’in beş kilometre dışında dağ başı diye adlandırılabilecek Karacaşehir eteklerinde kuru tarım amaçlı Dray Farming Deneme İstasyonu‘nda müdürlük yaptı.
Burada, kuru ve sulu tarım şartlarını inceledi.
Çeşit ıslahı, gübre, ekim zamanı, ekim sıklığı gibiaraştırmalarda da etkili sonuçlar aldı.
Nadasa bırakılan topraklardaki tarla hazırlığını bir sistem bütünlüğü içerisinde ele aldı. Sürüm aletlerinden, zamana; sürüm derinliğinden, yabancı ot kontrolüne kadar bütün faktörler konusunda araştırmalar yaptırdı.
Toprak işleme ve ot kontrolü denemelerinin sonunda ortaya çıkan “kuru tarım sistemi”, yapılan ıslah çalışmalarını da kuvvetli etkiledi.
Kuru Tarım (Dry Farming) Deneme İstasyonu’nda Ali Numan Kıraç ve ekibi tarafından kaydedilen gelişmeler pek çok ülkeye model oldu. Bu araştırmalar, uluslararası kuruluşlarca “Türk mucizesi” olarak takdir gördü.
Bu başarılı çalışmalar ardından Ali Numan Kıraç, 1937 yılında Batı Bölgesi Zirayi Kombinalar Başkanlığınagetirildi.
Aynı yıl, çalışmalarının ilk üç yılını içeren “Eskişehir’de Dry Farming Araştırmaları” nı iki ciltlik kitapta yayınladı.
Sağlam gözlem gücü ve araştırmacı kişiliğiyle Ali Numan Bey, 1943’te Teknik Ziraat Müdürlükleri‘nin kuruluşuyla birlikte, hem kuru Tarım İstasyonu Müdürlüğü’nü hem de Teknik Ziraat Müdürlüğü ile pamuk üretme müdürlüğü görevlerini yaptı.
Bildiğiniz müdürlerden değildi; aralıksız çalışıyordu ve teknik eleman gibi köy köy gezip, incelemelerde bulunuyordu.
Ali Numan Bey, İkinci Dünya Savaşı’dan sonra ABD tarafından başlatılan Marshall Planı yardımının Türkiye’ye yönelik “Tarımın Makineleşmesi Programı”nın uygulanmasında, Tarım Bakanlığı adına eşgüdüm çalışmalarını yönetti.
Ayrıca…
1948-1951 yılları arasında Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü ve Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü görevini üstlendi.
İşte DP hükümeti, bu görevlerde iken Ali Numan Kıraç’ı emekli etti. Toprak ağası milletvekilleri ABD’den gelen tarım makinelerine el koymak istiyorlardı.
Bu nedenle hala kamu tarımını savunan, Atatürk’ün gözbebeği ziraat mühendisini yok ediverdiler!
ATATÜRK: “DELİ MİSİN SEN!”
Yıl 1924. Mayıs ayı.
Mustafa Kemal, Ankara’da Gazi Çiftliği‘ni kurma kararı aldı. Fakat o dönemde yetişmiş zirai eleman yoktu. Kendisine verilen tavsiyeyle Ali Numan Bey‘e ulaştı ve Etimesgut’a davet etti.
Ali Numan Bey o dönemde, Ankara-Keçiören yolundaKalaba Köyü yakınında iki katlı bir binadaki Ziraat Mektebi‘nde öğretmenlik yapıyordu.
Mustafa Kemal, Türk tarımının kalkındırılması için düşündüklerini anlattı: “Bu çiftlik, memlekette çağdaş ziraat usulünü yerleştirmek için örnek teşkil edecek.”
İlk buluşma sonrasında; Ali Numan Bey, Mustafa Kemal’in Türk çiftçisi için açmak istediği yolu kavradı ve kollarını sıvadı. Gece gündüz çalıştı.
Sonunda Gazi‘nin gözüne girmeyi başardı.
Mustafa Kemal de Ali Numan Bey’i çok beğendi; eğitimini geliştirmesi için ABD’ye gönderdi. Yıl, 1927 idi.
Böylece… Ali Numan Bey, ABD’ye gönderilen ilk ziraatçı oldu.
Önce Kansas Ziraat Koleji ve sonra Nebraska Üniversitesi‘nde öğrenim gördü.
İlk aylarda hamile olan eşini yanına almadı. Oğlu Can‘ın doğumundan sekiz ay sonra Semiha Hanım, oğlunu alıp eşinin yanına Kansas’a gitti.
ABD’de yaşadığı bölge tabiat şartları bakımından Orta Anadolu’ya benziyordu ve burada Dry Farming yani kuru tarım yapılıyordu; bu konuda eğitim aldı.
Türkiye’ye döndükten sonra, Ali Numan Bey’in en önemli kararı; çalışmalarına Ankara Gazi Çiftliği yerine Eskişehir’de devam etmek oldu.
Döndükten sonra Mustafa Kemal, nerede çalışacağını sordu. “Eskişehir” cevabını alınca; “Sen deli misin? Daha yeni Amerika’dan geldin ve evlisin, senin için zor olmayacak mı?” diye sordu.
Ali Numan Bey gayet kararlıydı; “ Hayır, bu benim görevim; vatana borcum” cevabını verdi.
Evet…
İşte…
Cumhuriyet’e kanat geren bu idealist bürokratlar zaman içinde tek tek pasivize edildiler.
Türk tarımı; Alman Bayern’den Amerikan Monsanto’ya kadar yabancı tekellere bağımlı yapıldı; “tohum ithal cenneti”yapıldı!..
Soyadlarını Atatürk verdi
Ali Numan Kıraç…
Ataları Bulgaristan’ın Köstendil kasabasındandı.
Ailesi, Rus işgalinden kaçarak 1890 yılında Bursa‘ya göçmüştü.
1897 yılında Bursa’da doğdu.
Babası, posta idaresinde memur olan Süleyman Bey; annesi Zekiye Hanım’dı.
Afyon İdadisi ve Bursa Ziraat Mektebi‘nden mezun oldu.
Askerliğini Birinci Dünya Savaşı sırasında yedek subayolarak yaptı. Ordunun sebze üretiminden sorumluydu.
Savaştan sonra, 1919 yılı itibarıyla devlet hizmetinde çalışmaya başladı. 1920’de mezun olduğu Bursa Ziraat Mektebi’ne öğretmelik yaptı. Sonra ataması Ankara’ya yapıldı.
1925 yılında Semiha Hanım ile evlendi.
İlk oğlu Can Kıraç 22 Mayıs 1927’de Atatürk Orman Çiftliği’nde doğdu. ABD’ye giderken eşini Atatürk’e emanet etmişti çünkü.
Oğluna “Can” ismini Mustafa Kemal verdi.
Ve, 1934’te Soyadı Kanunu çıkınca Atatürk aileye; Ali Numan Bey’in Eskişehir’deki “kuru ziraat” üzerine yaptığı başarılı çalışmalarından dolayı “Kıraç” soyadını armağan etti.
Ailenin ikinci oğlu İnan Kıraç ise 1937’de doğdu.
Ali Numan Bey; eşi Semiha Hanım, oğulları Can ve İnan’la Eskişehir’in 5 kilometre dışında Karacaşehir eteklerinde kurulan deneme istasyonunda yıllarca yaşadılar.
Çocukluğu bütünüyle Eskişehir’de geçen Can Kıraç, baba mesleğini seçti ve ziraat mühendisi oldu. (1952 yılında Atatürk ilkelerine bağlı kalınması için yazdığı bir makaleden dolayı “Türk halkını isyana teşvikten” sanık oldu!) Neyse oğullarının hikayesi başka yazı konusu, dönelim tekrar Ali Numan Kıraç’a…
Anadolu’nun kıraç topraklarındaki, buğday ıslah çalışmaları, kuru ziraatla ilgili hemen tüm araştırmalar Atatürk’ün ölümünden sonra yavaş yavaş azaltıldı.
Yurt dışında öğrenim gören Ali Numanlara el çektirildi; emekli edildi.
Ali Numan Kıraç iyi bir kitap ve gazete okuruydu. Yunus Nadi’nin Cumhuriyet Gazetesi ile Ahmet Emin Yalman’ınVatan Gazetesi’ni alırdı.
Falih Rıfkı Atay, Yunus Nadi, Şevket Süreyya Aydemir,Ahmet Emin Yalman en sevdiği yazarlardı.
Müzik dinlemeyi severdi. Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, dinlemekten zevk aldığı sanatkârlardı.
Emekli olmasına rağmen topraktan kopmadı. Boş zamanlarında tarlalar arasında uzun yürüyüşler yaptı. Tarla aşkı ona arkeoloji merakı kazandırdı ve Ana Tanrıça Kibeleüzerine pek çok kez inceleme yaptı.
Türk tarımının gelişmesi için onca çaba sarfetmesine rağmen zorla emekli edilmek Ali Numan Kıraç’ı ruhen çok yaraladı; İstanbul’a taşındı.
Siyasi mücadeleye girmek yerine basın aracılığı ile hizmet sunmak istedi. Haftalık, “Başak” dergisi çıkarmayı düşündü; projeler geliştirdi. Bir yandan da Tarım Makineleri İthalatçılar Birliği Genel Sekreterliği görevini yürütttü. Ancak…
Tarih: 30 Haziran 1954.
Ağır mide kanaması sonunda 56 yaşında vefat etti.
Türk tarımın gelişmesi için 31 yıl devletine hizmet veren Ali Numan Kıraç’tan bir teşekkür bile esirgendi. Sadece…
Vefatından 44 yıl sonra… Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası, 1998 yılında “Cumhuriyet dönemi Türkiye tarımına ve ziraat mühendisliği mesleğine yaptığı üstün hizmet ve katkılarından dolayı” Ali Numan Kıraç’a gıyabında “Onur Plaketi” verdi.
Atatürk’ün ziraat mühendisi Ali Numan Bey’in yaşamı Türkiye hikayesidir: Kıraç topraklara hayat vermek isteyen idealist kuşak, zaman içinde kör bir testereyle biçildi.
Türk tarımının bugün; Bayernlere-Monsantolara nasıl muhtaç hale düşürüldüğünü sanıyorsunuz?