TÜFE’de 2016 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %0,29 düşüş, bir önceki yılın Aralık ayına göre %4,53, bir önceki yılın aynı ayına göre %8,05 ve on iki aylık ortalamalara göre %7,98 artış gerçekleşti.
Aylık en yüksek artış %3,44 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda oldu. Ana harcama grupları itibariyle 2016 yılı Ağustos ayında endekste yer alan gruplardan eğitimde %2,61, lokanta ve otellerde %0,82, konutta %0,47 ve çeşitli mal ve hizmetlerde %0,45 artış gerçekleşti. Ana harcama grupları itibariyle 2016 yılı Ağustos ayında endekste düşüş gösteren bir diğer grup ise %1,92 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu.
Kapital FX araştırma uzmanı Enver Erkan enflasyondaki son tabloyu yorumladı:
Türkiye Ağustos ayında tüketici enflasyonu bir önceki aya göre %0,29 gerilerken, yıllık enflasyon artışı da böylece %8,05’e düşmüş oldu. Gelen verilerin piyasa beklentilerinden oldukça iyi olmakla birlikte, yıllık enflasyonda bir ayda yaşanan 70 baz puan üzeri düşüş itibarıyla bir nebze rahatlatıcı olduğunu söyleyebiliriz. Özel kapsamlı enflason göstergelerinden I göstergesi (çekirdek enflasyon) %8,40 seviyesine geriledi. Üretici fiyatları ise bir önceki aya göre %0,08, bir önceki yılın aynı ayına göre ise %3,03 artış gösterdi.
Rakamlar beklenenden iyi, alt kalemleri incelediğimizde daha önce enflasyondaki yükselişte etkili olan gıda fiyatlarının Ağustos ayında %1,92 gerileyerek, enflasyonun gerilemesinde etkili olduğunu görüyoruz. Gıda fiyatlarındaki bu düşüş Merkez Bankası’nın bir önceki PPK’da ve sonradan yayınlanan PPK tutanaklarında da verdiği mesajlarla örtüşmektedir. Ancak %8 enflasyon halen çok yüksek ve Merkez Bankası’nın %5 hedefinden çok çok uzakta.
YÜKSEK KREDİBİLİTE VURGUSU
İlerleyen dönemde birçok iç ve dış zorluklar reel ekonomi üzerinde etkili olabilir. Bu nedenden dolayı Merkez Bankası’nın da iyi bir iletişim yöntemi kullanması ve mümkün mertebe yüksek kredibiliteye sahip olması gerekir. Çünkü gelişmekte olan ülke piyasaları içinde para politikalarının belirleyiciliği bundan sonraki süreçe bir kademe daha artacaktır. Merkez Bankası faiz indirmek konusunda oldukça istekli, ancak bunu faiz koridoru üst bandını indirerek yapıyor. Enflasyon oranları, ulaşılacak nihai tek faizin bulunacağı nokta açısından çok büyük önem taşıyor. Gelen verilerin gösterdiği düşüşe bakacak olursak, faiz indirimleri devam edecek. Biz fonlamanın yapılacağı tek faiz oranının %8 altında oluşturulmasının kısa vadeli dış finansmanı olumsuz yönde etkileyeceğini, Türk finansal varlıkları üzerinde kırılganlığı artırıcı etkisinin olacağını ve reel ekonomide aşağı yönlü riskleri artıracağını düşünüyoruz. Bu bakımdan faiz indirimlerinde hareket alanı çok çok kısıtlıdır, hatta belki de hiç yok.
EKONOMİK GÖSTERGELER İZLENECEK
15 Temmuz’daki terörist darbe girişimi üzerinden geçen 1,5 ay yatırım çevrelerinin Türkiye’ye biraz daha temkinli baktığı bir dönem olmuştur. Türk finansal varlıklarına baktığımızda, son 2 ayda pozitif seyreden gelişmekte olan ülke piyasalarındaki seyirden nemalanamayan ülkelerden birisi olduğumuz görülmektedir. 2 aylık süre nette dolar bazında endeksin negatif getiri sunduğunu göstermektedir. Türk varlıklarındaki bu temkinli duruşun iki önemli sebebi var. 15 Temmuz’daki terörist darbe girişiminin yarattığı 2 haftalık negatiflik ve cari olarak da “Fırat Kalkanı” operasyonu ile beraber yatırımcı nezdinde jeopolitik belirsizlik oluşması. Ancak gelişmekte olan ülke grubunu EMEA bölgesine (Orta ve Doğu Avrupa, Rusya, Körfez, Afrika) indirgediğimizde bu ülke grubuna göre nıspi olarak daha iyi durumdayız. Türkiye’de gündem bu hafta çok yoğun ve başka önemli ekonomik göstergeleri de izleyeceğiz. Temmuz ayı sanayi üretimi, 2. çeyrek büyümesi ve Temmuz ayı cari açık verileri de aynı derecede belirleyici olacaktır.
Bizi şu an kısa vadeli dış finansmanda rahatlatan unsur, Fed’in yüksek ihtimalle faiz artırmayacak olması. Ancak şunu anlamak gerekir; Merkez Bankası’nın içeride fiyat istikrarını sağlamasının yolu şu anda enflasyondan geçmektedir. Enflasyon göz ardı edilirse bunu sağlamak zorlaşır. Mevsimsel etkiler çok önemli değil, önemli olan yapısal reform eksikliği veya para politikası etkisiyle enflasyonu kendi elimizle yükseltmememiz. Enflasyonun yıl sonunda %8 altında gerçekleşmesi ihtimali olabilir, geçen yılın son aylarındaki yüksek fiyat artış oranları aşılmazsa. Olumlu bir baz etkisi görülebilir, ancak sonbahar ayları fiyat artış oranları bakımından çok da güvenilmemesi gereken bir dönemi kapsamaktadır.