Muhtarlar toplantısının devam edeceğini belirten Erdoğan, muhalefeti eleştirerek, “Maalesef ülkemizde şöyle bir muhalefet anlayışı var. biz rahat koltuklarımızda oturalım. Biraz polemik yapalım. Cumhurbaşkanı ve hükümete sövelim hakaret edelim. Böylece siyaset yapmış olalım. Peki bu şekilde iktidara gelmek mümkün mü? Elbette değil. Onun için de şöyle bir formülleri var. biz yine koltuklarımızda oturalım. Cumhurbaşkanı, hükümet iktidar partisi bir yanlış yapsın, halkın gözünden düşsün. Ya da dışarıdan bir güç gelsin üst akıl diyorum ya ben. O bir talimat versin. Bunları devirsin. Ahali de bizi mecburen bizi iktidara getirsin. Mantık bu. Hatta daha üzüntü verici, cinsi sapıklara dahi bel bağlamış durumdalar” dedi.
“PEKİ BU SİYASİ SAPIKLARI NE YAPACAĞIZ?”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bakan Sema Ramazanoğlu’na yönelik sözlerine ilişkin Erdoğan, “Dinime küfür eden bari Müslüman olsa. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız hanımefendiye, tekrar etmeye terbiyemin el vermeyeceği galiz ifadelerle saldırıyor. TV’lerde bu sözler sansürlenerek verildi. Çok çirkin ifadeler kullanıyor. Anamuhalefetin, üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık şu an cezaevinde ve yaptıklarının hesabını adalete veriyor. Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız? Biz bunları ademe mahkum edip ‘hiç’ yerine koydukça çirkefliğin, çirkinliğin, ahlaksızlığın çıtasını sürekli yükseltiyorlar. Bu zat için söylenen her söz israftır, fuzulidir, tıpkı kendisi gibi gereksizdir. Bu kişi, başında bulunduğu partinin de yüz karasıdır. İşte bir kasetle partinin başına gelmedi mi? Bu kaset olayı olmasaydı zaten bu partinin başına gelebilecek ne mecali ne hali vardı. Yalan, takiye her türlüsü var. Bunlardan siyasetçi olmaz. önce dürüst olacak. Benim milletim siyasette de dürüst olanın adam gibi adam olana pirim verir. Muhalefet partilerinin iktidar olup rahatlarını bozmak gibi bir niyetleri de yok zaten” diye konuştu.
“BURALARIN TAMAMEN YIKILIP SIFIRDAN İNŞA EDİLMESİ LAZIM”
Terörle mücadeleye değinen Erdoğan, “Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması ve zaten artık kullanılamayacak hale gelmiş olan binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir. Alt yapıyı A’dan Z’ye yapmamız lazım. Buraları yeniden inşa etmemiz lazım. Hükümetimizin şu anda yaptığı bu. Yani buraların tamamen yıkılıp sıfırdan inşa edilmesi lazım. Hemen spekülasyonlar yapılıyor. Şehitlerimiz için bir şey yapmıyorsunuz deniliyor. Hiçbir polisimizin, askerimizin değil canını, serçe parmağını dahi oradaki beton ve demir yığınlarına değişmeyiz” dedi.
“AZERBAYCAN- ERMENİSTAN ARASINDA TARAF ARANACAKSA, EN ÖNEMLİ TARAF RUSYA’DIR, RUSYA”
Azerbaycan- Ermenistan arasındaki çatışmaya ilişkin Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Şu anda Azerbaycan- Ermenistan arasında devam eden çatışmalar temenni ederim ki, Azerbaycan’ın şu anda çatışmaların bu silahların susturulmasına yönelik attığı adımlar Ermenistan tarafından da karşılığını bulsun. Bulmadığı takdirde, henüz bulmuş değil. Bunun suçu vebali Ermenistan’a aittir. Güvenlik zirvesinden döndük Rusya, “Türkiye taraf tutuyor” diyor. Eğer Azerbaycan- Ermenistan arasında taraf aranacaksa, burada en önemli taraf Rusya’dır, Rusya. Rusya taraf olmayı sever. Rusya, Ukrayna’da, Gürcistan’da da taraf olmuştur. Şimdi de Suriye’de taraf olmuştur.
BU KADAR ARAMIZ İYİYDİ, SAMİMİYDİK BUNLARI HEP KONUŞTUK BENİMLE BAŞKA ŞEYLER KONUŞTUN
Bu kadar aramız iyiydi, samimiydik bunları hep konuştuk. Benimle başka şeyler konuştun. Arkadan niçin böyle yaptın. Dert başka Akdeniz’de otorite kurmak. Deniz, üssünü kurmuştu bir de hava üssünü orada kurmak suretiyle farklı bir yapıyı orada gündeme getirmek.”
“BU ZALİMİ, BİZİM LAHEY ADALET DİVANI’NA SEVK ETMEMİZ GEREKMEZ Mİ?”
Erdoğan, “Suriye’de konvansiyonel silahlarla ölenlerin sayısı şu ana kadar 500 bin. Kullanılan silah ne olursa olsun eğer sonucu ölümse, benim için ha kimyasal olmuş ha konvansiyonel olmuş, ne fark eder? Bu zalimi, bizim Lahey Adalet Divanı’na sevk etmemiz gerekmez mi? Bunun oraya sevk edilmesi gerekir, neyse bedelini ödesin. Bu adam elini kolunu sallaya sallaya dünyada dolaşıyor. Tabii gittiği yer sadece Rusya, o ayrı mesele. Ama temsilcileri BM’ye kadar bile gelebiliyor, hala oralarda bunlar dinleniyor. Niye dinliyorsunuz? Hala rahatlıkla dolaşabiliyor” dedi.
“KONSOLOSUN, CASUSLUK DAVASINDAN YARGILANAN GAZETECİYLE YANAK YANAĞA RESİM ÇEKMESİ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İşi beni eleştirmek adına muhtarlarımızı, onlarla birlikte tüm milletimizi tahkir etmeye, aşağılamaya kadar vardırıyorlar. Biliyorsunuz bir konsolosun, casusluk davasından yargılanan bir gazeteciyle yanak yanağa resim çektirmesini eleştirmiştim. Bunun üzerine güya bir mizah dergisi benim muhtarımızla yanak yanağa resim çektirdiğimi gösteren bir karikatürü kapak yaparak, kendi aklınca, ‘Biz konsoloslarla fotoğraf çektiririz, sen ise ancak muhtarlarla fotoğraf çektirirsin’ demeye getiriyor. İşte zaten tam ben de bunu söylüyorum. enim yerim milletimin yanıdır, onun seçilmiş temsilcileri olan muhtarların yanıdır, peki siz kimin yanındasınız? İşte o konsolosların yanındasınız, varın siz onlarla yolunuza devam edin. Biz bunların kafasını çok iyi biliriz. Bu kafa, sorsan kendini çağdaş olarak, ilerici olarak, aydın olarak, solcu olarak, demokrat olarak tanımlar ama aslında bunlar halk düşmanının, millet düşmanının önde gidenidir. Bu millete ve bu topraklara dair ne varsa hepsine husumet besleyenler yaptıkları işin adını halkçılık koyarak, tam bir kara mizah örneği sergiliyorlar. Başındaki kasketi yüzünden Aşık Veysel’i Ankara’ya sokmayan kafa ile muhtarım ile benim resmimi milleti aşağılamak için kapağı basan kafa aynı kafadır. Bunların demokratlığı milletsiz bir demokratlıktır. ‘Şu millet olmazsa Türkiye’yi ne güzel idare ederiz’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
BU KADAR SORUMLULUK, BU KADAR YÜK BİZİM MUHALEFETİ BOZAR
Muhalefet partilerini eleştiren Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Bu kadar sorumluluk, bu kadar yük bizim muhalefeti bozar. Çünkü onlar sadece konuşmaya, sadece lafla peynir gemisi yürütmeye alışkanlar. Hakikatlerle yüzleşmek hiçbirinin işine gelmez. 7 Haziran seçimlerinin sonrasında yaşananları gördünüz. Normal şartlarda siyasi parti dediğin tek başına iktidar olmak, bunu başaramıyorsa da iktidarın bir parçası olmak ister, bunun için çalışır.
BİZDEKİ MUHALEFET PARTİLERİ FELLİK FELLİK İKTİDAR SORUMLUĞUNDAN KAÇMANIN YOLUNU ARADI
Bizdeki muhalefet partileri ise fellik fellik iktidar sorumluğundan kaçmanın yollarını aradılar. Milletimiz de ‘madem halinizden memnunsunuz, öyle ise aynı şekilde devam edin’ deyip, 1 Kasım’da tercihi tek başına iktidardan yana kullandı.”
“MİLLETİMİZİN BİRLİĞİNİ, BERABERLİĞİNİ HEDEF ALARAK BİZİ KÖŞEYE SIKIŞTIRACAKLARINI SANANLAR”
Erdoğan, “Milletimizin birliğini, beraberliğini hedef alarak bizi köşeye sıkıştıracaklarını sananlar, üzerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Orada aynı niyetle yola çıkmış ama her defasında hüsrana uğramış kendileri gibi nice gafiller göreceklerdir” dedi. Ziya Paşa’nın, “Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat, Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde” dizelerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, lafla dünyaya nizam vermeye kalkanların kendi evlerinde her türlü ihmalin, tembelliğin, terbiyesizliğin görülebileceğini söyledi.
“HEM DE VERDİĞİMİZ ŞEHİTLER YÜZÜNDEN BİZLERİ ACIYA GARK EDİYOR”
Erdoğan, “Türkiye kendi toprakları içinde ve hemen yanı başında yaşanan dünyanın son yıllarda karşılaştığı en büyük terör tehditlerinin doğrudan muhatabı, hedefi durumundadır. Güneydoğu bölgemizdeki kimi ilçelerimizin çeşitli mahallelerinde yaşanan terör olayları hem oralarda yaşayan vatandaşlarımızın hayatını olumsuz etkiliyor hem de verdiğimiz şehitler yüzünden bizleri acıya gark ediyor. Güvenlik güçlerimiz terör örgütüne her gün ağır darbeler indiriyor. Bununla birlikte bilhassa sınıra bitişik ilçelerimizde sınırın diğer tarafından çeşitli yöntemlerle yapılan tahkimat sebebiyle operasyonlar yavaş ilerliyor. Asker ve polislerimizin, köy korucularımızın verdikleri kayıplar çatışmalardan ziyade büyük miktarlardaki patlayıcılarla hazırlanan bombalardan kaynaklanıyor. Şu anda özelikle Nusaybin’de yaşanıyor” diye konuştu.
“OPERASYON YÜRÜTÜLEN YERLER TAMAMEN BOŞALTILABİLİR BİNALAR UZAKTAN YIKILABİLİR”
Erdoğan, “Biz sivil vatandaşlarımızın zarar görmemesi konusunda hassasiyet gösterdiğimiz için bu derece büyük sorunla karşılaşıyoruz. Ancak güvenlik kuvvetlerimizin de can güvenliklerini düşünmek, onların hayatlarına da aynı ihtimamı göstermek mecburiyetindeyiz. Gerekiyorsa operasyon yürütülen yerlerin tamamen boşaltılması ve zaten artık kullanılamayacak hale gelmiş olan binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir” dedi.
“ŞEHİTLERİN MEKANLARI PEYGAMBERLİKTEN SONRA GELEN EN YÜCE MAKAM”
Erdoğan, önceki gün Nusaybin’de şehit olan Binbaşı Turgay Çelik ve Astsubay Selçuk Karabakla’ya rahmet dileyerek, Şehitlerin mekanlarının peygamberlikten sonra gelen en yüce makam olduğunu hatırlattı. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve şehit yakınlarına başsağlığı dileklerini iletti. Şehit yakınlarının yaşadığı acının çok daha farklı olduğunu vurgulayan Erdoğan, İstiklal Marşı’nın, “Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda, Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” dizelerini okudu. “Şehitlik işte bu toprakları vatan yapan o kanın ta kendisidir. Ülkenin ve milletin bekası için canını ortaya koyan kahramanlarımızı omuzlarımızın üzerinde taşısak yeridir.” diyen Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un “Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem, Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem, Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana, Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana” dizelerini de okudu.
“PAÇAVRALARINI BAYRAĞIMIZIN YERİNE DİKMEYİ DÜŞÜNENLER ANCAK KEFEN OLARAK KULLANABİLİR”
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şehit bu. Şehitlerimizin geride kalanlarına, gazilerimize, halen bölgede mücadele yürüten güvenlik güçlerimize ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Allah onların yar ve yardımcısı olsun. Tabii şu gerçeğin farkındayız, biz bu coğrafyayı vatanımız olarak kabul ettiğimiz, hayatımızı burada sürdürmekte kararlı olduğumuz müddetçe bu mücadele bitmeyecektir. Birilerinin başka vatanları, yaşayacakları başka ülkeler, başka topraklar olabilir. Ama bizim gidecek başka yerimiz de yok, bu toprakları bırakmaya niyetimiz de yok, bu böyle bilinmelidir. Milletimizin birliğini, beraberliğini hedef alarak bizi köşeye sıkıştıracaklarını sananlar, üzerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar. Orada aynı niyetle yola çıkmış ama her defasında hüsrana uğramış kendileri gibi nice gafiller göreceklerdir. Ecdadımız, bayrağımızın rengini, kırmızıyı çok sevdikleri için bu şekilde belirlememişler, bayrağımız rengini şehitlerimizin kanından alıyor, onun için böyle oldu. Kendi paçavralarını bayrağımızın yerine dikmeyi düşünenler onları ancak kefenleri olarak kullanabilir.”
“PARÇALANMAYACAĞIZ. BİRBİRİMİZİ ALLAH İÇİN, VATAN İÇİN SEVECEĞİZ”
Erdoğan, “Birisi paralel devlet, öbürü bilmem ne devlet. Yok arkadaş yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mensubu olarak ya varsın ya yoksun olay bu. Hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize umacağız. Parçalanmayacağız. Birbirimizi Allah için, vatan için seveceğiz” dedi.
“BASİT BİR TERÖR MÜCADELESİ DEĞİL BİN YILDIR SÜREN BİR MÜCADELENİN SON VE KRİTİK AŞAMASIDIR”
Erdoğan, “Karşımızdaki mesele basit bir terör ile mücadele, bölgesel kriz meselesi değil. Bu mesele coğrafyamızdaki varlığımız bakımından bin yıldır süren bir mücadelenin son ve kritik aşamasıdır. Bu mesele 100 yıl önce başlatılan bir projenin yeniden canlandırılma girişimidir” dedi.
“5 DAİMİ ÜYENİN HEPSİ DE HRİSTİYAN İÇLERİNDE BİR TANE MÜSLÜMAN YOK”
Birleşmiş Milletler’in (BM) yeniden reforme edilmesi gerektiğini belirten Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “5 daimi ülke. 5 daimi üyenin hepsi de Hristiyan. İçlerinde bir tane Müslüman yok. Her inancın temsil edildiği bir BM Güvenlik Konseyi yok ki ortada. Budistler de temsil edilmiyor. Böyle adil olamayan bir dünyadan biz nasıl bir karar bekleyeceğiz.
BM’NİN YENİDEN REFORME EDİLMESİ LAZIM
Suriye konusunda Rusya tek başına hayır diyor iş bitiyor. Veya Çin ile birlikte hayır diyor iş bitiyor. BM’nin yeniden reforme edilmesi lazım. Dünyada 1 milyar 700 milyon Müslüman var. Ama Müslümanların BM Güvenlik Konseyi’nde 1 tane temsilcisi yok. Bu nasıl adalet. Bunu söylüyor Erdoğan diktatör, özgürlükleri karşısında oluyor. Ben bunları söylemeye devam edeceğim.”