Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da ‘Türk Siyasi Tarihinde Yerli ve Milli İrade’ Programı’na katıldı. ATO Congresium’da gerçekleştirilen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Lütfi Elvan da yer aldı. Programda hitap eden Erdoğan, Bangladeş’te Cemaat-i İslami Partisi’nin lideri Motiur Rahman Nizami’nin idam edilmesine tepki göstererek, Nizami’nin idamından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. İdam edilmeden önce bir veda mektubu kaleme alan Nizami’nin mektubundan alıntılar yapan Erdoğan, Bangladeş Dakka Büyükelçisi’nin de Türkiye’ye geri çağırıldığını vurgulayarak, “Her şeyden önce siyasi bir lider olan ?? böyle bir cezayı ve infazı hak edecek herhangi bir suçunun olmadığına inanıyorum. Bangladeş yönetiminden ülkenin huzuru, istikrarı ve geleceği için bu tür kararlar konusunda daha dikkatli ve hakkaniyetli adımlar atmasını bekliyoruz. Müslümanların dünyanın her köşesinde mağdur ve mazlum duruma düşürüldüğü bir dönemde çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülkede bu tür sıkıntıların yaşanmasını teessürle takip ediyoruz. Biz bu vesileyle Bangladeş Dakka Büyükelçisi’ni ülkemize geri çağırdık. Şu anda İstanbul’a inmiş durumda. Şunu unutmayalım. Zalimler için yaşasın cehennem” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE YERLİ KÖKLERE SAHİP OLANLARLA, ÜLKEYE HUSUMET İÇİNDE OLANLAR ARASINDA FARKIN ORTAYA ÇIKTIĞI GÜNLERDEN GEÇİYOR”
Terörle mücadele kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yürütülen operasyonlar üzerinden Türkiye’nin kritik bir dönemden geçtiğine dikkat çeken Erdoğan, “Türkiye, gerçekten yerli köklere sahip olanlarla; bu ülkeye ve millete gizli, açık husumet içinde olanlar arasındaki farkın ortaya çıktığı günlerden geçiyor. Biz bu kritik dönemde ülkemizde birliğimizi, beraberliğimizi, geleceğimizi koruma ve güçlendirmenin çabası içindeyiz. Bunun için ülkemizin böğrüne hançer saplamaya çalışan terör örgütüne karşı tavizsiz bir mücadele yürüyoruz. Bunun için zor günlerinde en küçük tereddüte kapılmadan Suriye’deki, Irak’taki, Karabağ’daki, Kırım’daki kardeşlerimizin yanında yer alıyoruz. Bunun için hiç çekinmeden, geri adım atmadan dünya beşten büyüktür, diyoruz” diye konuştu.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN REFORME EDİLMESİ GEREKİR”
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin tüm dünya ülkelerini temsil etmediğini savunan Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi’nin adil kararlar almadığını da belirterek, “BM Güvenlik Konseyi’nin beş tane daimi üyesine dünyadaki 195 ülkenin kaderi terk edilemez. Dünyada şu anda 1 milyar 700 milyon Müslüman’ın bir temsilcinin olmadığı BM Güvenlik Konseyi’nin adil karar alacağına ben inanmıyorum. Nitekim bugüne kadar da bunu göremedik. 5 ülkenin 5’i de Hristiyan. Birinci Dünya Savaşı şartları içerisinde oluşmuş böyle bir yapıyı kabule mecbur değiliz. Reforme edilmesi ve bunun yeniden ele alınması gerekir. Tüm dünya ülkelerinin temsil edildiği bir BM Güvenlik Konseyi’ne ihtiyacımız var şiddetle. İnşallah bu yıl BM Genel Kurulu’nda daha önce yaptığım konuşmalarda dile getirdiğim gibi çok daha farklı bir şekilde bunu dile getireceğim. Tekrar anlatacağım. Bunları konuşacağız. Bunu konuşmadan olmaz. Ağlamayan bebeğe süt vermiyorlar” açıklamasında bulundu.
“AB’DEN BİR SES DUYAMADIK, ÇÜNKÜ İDAM EDİLEN BİR MÜSLÜMAN”
Bangladeş’te Cemaat-i İslami Partisi’nin lideri Motiur Rahman Nizami’nin idam edilmesine Avrupa Birliği (AB)’nden bir tepki gelmemesini eleştiren Erdoğan, “Nizami için bir ses duyamadık. Maalesef duyamadık. İdamlara karşı olan AB’den bir ses duyamadık. Hani idama karşıydınız? Dünyada idamlara karşı olduğunu söyleyen ülkelerden bir ses çıkmadı. Niye? Çünkü idam edilen bir Müslüman ve bir alim” dedi.
“SİZ NE ZAMANDAN BERİ TÜRKİYE’Yİ İDARE ETMEYE BAŞLADINIZ?”
AB’nin Türkiye’ye yönelik vizeleri kaldırması için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 5 şart üzerinden, terör tanımının değiştirilmesi talebine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Eli kanlı terör örgütlerinin ortak hedefi haline gelen Türkiye’nin tamamen hukuk devleti sınırları içinde yürüttüğü mücadele takdir edilmek şöyle dursun, tavsatılmaya çalışılıyor. İşte AB’nin tavrını görüyorsunuz. Neymiş efendim? Terörle mücadeledeki terör örgütü konusundaki tavrımızı yumuşatmalıymışız. Bana bak, siz ne zamandan beri Türkiye’yi idare etmeye başladınız? Kim size bu yetkiyi verdi? Bunlar nasıl demokrat, nasıl demokrasiye inanıyor anlamak mümkün değil”
“TERÖR ÖRGÜTÜNE HANGİ GÖZLE BAKIYORSAK ONLARIN TEZLERİNİ SAVUNANLARA DA AYNI GÖZLE BAKARIZ”
Terör tanımı şartı üzerinden AB’yi eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benzer bir sözü kim söylüyor? Ana muhalefet partisinin başındaki ismini bir daha zikretmeme kararı aldığım zat söylüyor. Dikkat ederseniz terör örgütü ne diyorsa, terör örgütünün güdümündeki siyasetçiler ne diyorsa bunlar da aynısını tekrar ediyor. Türkiye’nin AB ile ilişkilerini terör örgütünün ve onun güdümündeki siyasetçilerin taleplerine mahkum edenler tarihi bir yanlışın içindedir. Eğer AB, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yerine terör örgütünü muhatap alacak kadar küçülmeye razıysa bizim açımızdan hiçbir sorun yok. Çünkü biz terör örgütüne hangi gözle bakıyorsak onların tezlerini savunanlara da aynı gözle bakarız”
“AVRO’LARI VERİYORLAR, ‘TÜRKİYE’Yİ GİDİN, BÖLÜN’ DİYORLAR”
Bazı ülkelerin terör örgütlerine silah ve para yardımı yaparak, Türkiye’yi böldürmeye çalıştığını savunan Erdoğan, “Bugün bize terör örgütünün ağzıyla konuşanların yarın bir başka terör örgütü kendi topraklarında eylem yaptığında tek bir söz dahi söylemeye hakları olmayacaktır. Bugün terör örgütünü koynuna alan yarın benzer örgütlerin kendilerine yönelecek eylemlerine razı demektir. Bunları kendi koyunlarında besliyorlar. Bunlara Avro’ları veriyorlar. Avro’ları vermek suretiyle ‘Türkiye’yi gidin, bölün’ diyorlar. Silahlarını da veriyorlar. Siz bunları bizim bilmediğimizi mi zannediyorsunuz? Biz iki tane gülücüğünüze bu vatanın kıymetlerini, değerlerini değişmeyiz. Bunu biliniz” ifadelerini kullandı.
“‘TERÖRİST TANIMINI DEĞİŞTİR’ DEMEK, ‘BU İŞTEN VAZGEÇ’ DEMEKTİR”
Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesine değinen Erdoğan, “‘Terörist tanımını değiştir’ demek, ‘Bu işten vazgeç’ demektir” diyerek, şöyle konuştu: “DAİŞ kendi ülkelerinde eylem yaptığında dünyayı ayağa kaldıranlar Türkiye’yi aynı örgütle olan mücadelesinde yapayalnız bırakmıştır. Hatta utanmadan, sıkılmadan kimi medya kuruluşları ve siyasetçileri vasıtasıyla ülkemizin terör örgütlerine destek verdiği yalanını söylemeye cüret etmişlerdir. Türkiye olarak bugüne kadar DAİŞ terör örgütünün Ankara’da, Gaziantep’te, İstanbul’da 2 ayrı ve diğerlerinde birer canlı bomba saldırısına maruz kaldık. Kilis şehrimize neredeyse her gün roket saldırısı yapılıyor. Terör örgütleriyle böylesine kapsamlı bir mücadele yürüten ülkeye bu işten vazgeç, demek; terörün safında yer almakla eş değerdir. Türkiye’ye ‘Terör tanımını yumuşat’, ‘Terörist tanımını değiştir’ demek, ‘Bu işten vazgeç’ demektir”
“KİLİS, DAİŞ KARŞITI KOALİSYONUN SAMİMİYETİNİ ORTAYA KOYACAK BİR TURNUSOL KAĞIDI VAZİFESİ GÖRECEK”
Kilis’e IŞİD tarafından atılan roketler üzerinden IŞİD’e karşı koalisyonun tutumunu eleştiren Erdoğan, “Kilis’te yaşanan sıkıntılar sebebiyle sınırın diğer tarafını temizlemek için gerekli hazırlıklarımızı yapıyoruz ama henüz müttefiklerden özellikle de bölgede silah gücü bulunan ülkelerden arzu ettiğimiz desteği alabilmiş değiliz. Karşı taraftan atılan roketlerle her gün vatandaşlarımız şehit olurken müttefiklerden maalesef keyifleri el vermediği için daha ne bekleyeceğiz? Öyleyse kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Kilis meselesi DAİŞ karşıtı koalisyonun samimiyetini ortaya koyacak bir turnusol kağıdı vazifesi görecektir” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN’DAN AB’YE: 72 MADDE AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESEBATI İÇİNDE VAR MI?
AB ile vize serbestisi konusuna ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, AB’ye Türkiye’ye yönelik ileri sürülen 72 şartın müktesebatta yer alıp almadığını sorarak, şöyle konuştu: “Kendisi için hak gördüğünü bizim için lüks gören, kabul edilmez bulanların yaptığı işin adı iki yüzlülüktür. Schengen meselesi, vize meselesi biz bu işi bitirdik. Bunlarla bunun imzalarını attık. Ekim ayında uygulamaya geçeceğini karar altına aldık. Ama şimdi çıktılar. 72 madde ileri sürdüler. Bunun içine bir de geldiler, terörü sıkıştırdılar. Nerede var bu? Şunu Avrupa Birliği müktesebatı içinde bize göster bakalım. Vizenin şartları içinde bunlar mı var? Bunların sebebinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz”
“YA AB İLE İLİŞKİLERİMİZİ GELİŞTİRECEĞİZ YA DA KENDİMİZE YENİ BİR YOL TESPİT EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birliğin üyelik niyetini hala muhafaza eden Türkiye konusundaki çarpık ve ikircikli tutumundan vazgeçmesini bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde ya AB ile birlikte ilişkilerimizi geliştirecek, bu yolu nihayete ulaştıracağız ya da kendimize yeni bir yol tespit edeceğiz. Şimdi Avrupalı dostlarımızın kararını bekleyeceğiz” dedi.
“KAN DÖKMEK DİKTATÖRLERİN, ZALİMLERİN, KATİLLERİN BAZEN DE MECZUPLARIN İŞİDİR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TOBB Genel Kurulu’ndaki konuşmasında başkanlık sistemiyle ilgili ‘Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz’ açıklamasına tepki gösteren Erdoğan, “Terör örgütü konusunda ana muhalefet partisinin artık kendisine bir çekidüzen vermesi gerekiyor. Nerede duruyorsun? Milletten yana mısın, terörden yana mısın? Bunu ortaya koyacaksın. Terör örgütünün yöneticilerinden ittifak teklifleri alacak kadar çizgisini ve rotasını yitirmiş bir ana muhalefet partisi bu ülke için sorun kaynağıdır. Ana muhalefetin başındaki zatın dün ettiği bir söz daha var ki gerçekten çok ciddi bir denge problemine işaret ediyor. ‘Başkanlık sistemini kan dökmeden getiremezsiniz’ diyen bir siyasetçi milletin iradesine de içinde yer aldığı Meclis’e de ihanet etmiş demektir. Şu anda başkanlık sistemini uygulayanlar bunu kan dökerek mi yaptı? Nereden çıkıyor bu iş? Mesele şu. Kan dökmek diktatörlerin, zalimlerin, katillerin bazen de meczupların işidir. Ana muhalefetin başındaki zatın bunlardan hangisi olduğunu ben milletimin takdirine bırakıyorum” dedi.
“KONUYU KANLI BİR CÜMLENİN İÇİNE YERLEŞTİREN KAFA, BU TOPRAKLARA AİT OLAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kan dökülmesi gereken durumlar elbette olabilir. İşte ülkemizde vatanımızın bütünlüğü, milletimizin bekası için aslanlar gibi mücadele eden gerektiğinde kanlarını döken askerimiz, polisimiz, köy korucumuz var. Vatan savunması söz konusu olunca bu ülkenin hiçbir ferdi canını ve kanını feda etmekten çekinmez. Ancak tamamen Meclis’in kararı ve sonrasında milletin onayı meselesi olan bir konuyu getirip kanlı bir cümlenin içine yerleştiren kafa, açık söylüyorum; bu topraklara ait olamaz”
KILIÇDAROĞLU’NA ‘İFADE’ ÇAĞRISI: MADEM DÜRÜSTSÜN NİYE GİDİP İFADE VERMİYORSUN?
Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosu soruşturmasında ifade vermeye çağırılan Kılıçdaroğlu’nun ifadeye gitmemesini de eleştiren Erdoğan, “Ana muhalefet partisinin görevi terör örgütünün güdümündeki partinin yedekliğine soyunmak değildir. Kasetle devraldığın genel başkanlığı söylediğin yalanlar sebebiyle şu anda savcı seni çağırıyor. Madem dürüstsün niye gidip ifade vermiyorsun? Git ver ifadeyi. Dürüstsen dürüstlüğünü görelim. Oturduğun yerden iftira atmaya devam ederek şahsımı hedef alan alıştığımız yalanlarına niye devam ediyorsun? Biliyor ki gidip orada ifadeyi verdikten sonra bu işin faturası kendisine çok ağır olacak. Bunu görüyor. Çünkü olmayan bir şeyi söylemenin bir anlamı olabilir?” ifadelerini kullandı.
“SİYASİ SAPKINLIK İŞARETLERİ VERİYOR”
Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Bu şahıs daha önce siyasi sapıklık emareleri göstermişti. Şimdi de siyasi sapkınlık işaretleri veriyor. Bu işler böyledir. Bir defa şirazeden çıkarsanız bir daha düzelemezsiniz. CHP gibi bir siyasi partinin bu tür arızalarla malül bir şahsın hezeyanlarına terk edilmiş olmasını esefle karşılıyorum. Bu zatın yalanları, iftiraları yüzünden milletimiz tarafından muhalefet yok hükmünde, görüldüğü için demokrasimizin bir tarafı eksik kalıyor” diye konuştu.
“BAŞKANLIK SİSTEMİ ER GEÇ BU MİLLETİN ÖNÜNE GELECEK”
Yeni Anayasa ve başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye yeni bir Anayasa’ya kavuşacaksa bu aziz milletimizin takdiriyle olacaktır. Bu şahsa sesleniyorum. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletin olduğuna göre milletten niye kaçıyorsun? Hadi buyur, millete gidelim. Millet ne diyorsa o olsun. Er geç bu milletin önüne bu yeni Anayasa gelecek. Başkanlık sistemi de gelecek. Türkiye yeni bir yönetim sistemine geçecekse bu da milletimizin onayıyla gerçekleşecektir”
“KIZILAY DIŞINDA BİR YERE KAN VERMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kendi tecrübelerimiz ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda bir idare tarzına ihtiyaç duyduğumuza inanıyorum. Ben buna başkanlık sistemi dedim. Biz temel ilkeler çerçevesinde kendimize uygun olan sistemi ortaya koymalıyız. Bizim geleneklerimizde bu var. Bunun adına ister başkanlık, ister devlet başkanlığı, ister cumhurbaşkanlığı diyelim. Hatta varsa başka isim koyalım. Hiç fark etmez. Kan ticaretine soyunanlar hiç boşuna heveslenmesinler. Kızılay dışında bir yere kan vermeyiz. Böyle bilsinler”