“Askeri vesayet dönemi sona erdi…” “Kahrolsun şeriat mitingleri”nin yerinde yeller esiyor… Başörtüsü serbest. Bakanlar Kurulu’nda bile başörtülü hanımefendi var. Askeri garnizonlara da başörtülü giriliyor. Kur’an kursları mı kapatılıyor?.. AKP’li belediyeler cami yıktırıyor, yerine AVM yapılıyor. “Laikçilerin zulmü” mü dediniz? Güldürmeyin beni!..
Peki, neden yeniden hortladı bu laiklik kavgası?..Gerçekten, “TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın şahsi düşüncesini açıklaması”ndan mı kaynaklandı?.. O kadar masumane (!) bir durumla mı karşı karşıyayız?..
Koskocaman bir hayır!..
“Ama R.Erdoğan’a, emanetçi Başbakan Ahmet Hoca’ya bak. Birisi, ‘bunların hepsi boş şeyler’, diğeri, ‘laiklik var tartışma bitti’ diyor” diye çıkışacaksanız; biraz bekleyin, sabırlı olun!..
AKP kadroları için “U” (dönüşü), alfabede yer alan harften ibarettir. Bunu topluma da kabullendirmede pek mahir oldukları trajikomik bir gerçektir. En son, en güncelden hatırlayalım; Davaların savcısıydılar!.. Askeri vesayetin, darbecilerin köküne kibrit suyu döküyorlardı. Bir de baktık!.. Aldatılmışlar, kandırılmışlar meğer kumpasmış. Bugüne geldik; “ortada hiçbir şey yoktu fikrine katılmıyorum. Zaten ortada bir şeyler olduğu için yaşandı tüm bu sıkıntılar”a döndük.
Gizli sandığınız açık ajandaya ve verilen ödevlere göre; hepsi klasik AKP taktik ve stratejilerine göre 1 ileri 2 geri hamlelerle devam ediyor.
Nokta konulmadı. Buzdolabına koymaya hiç de niyetleri yok. Kısa bir ara belki verilebilir. Çünkü; R.Erdoğan’ın çok acelesi var!..
İsmail Kahraman’ın Cumhurbaşkanı vekili sıfatıyla yaptığı “laiklik yeni anayasada olmamalı” açıklaması ile düğmeye basıldı. Anayasanın değiştirilemez 4 hükmünü yok etmek için kendilerince en rahat taban bulabileceklerini düşündükleri yerden mini bir test yapıldı. AKP politleri, 1 taşla 2 değil, 3-5-15 kuş vurmak için hamle yapar.
Sarayda sıkıntılar çok büyümüştü. Parti içinde başkanlık anayasasını demleme çalışmaları ve Ensar Vakfı olayları ile devam eden imaj bozulmaları… Aleyhte gelişen gündem. Üst üste gelen salvolar karşısında çıkış yolu arandı. Sıkışılan konular şöyleydi; 1-ABD ve AB’den gelen çok sert eleştiriler. 2-Ensar Vakfı ile ortaya çıkan taciz skandalları. 3-Kilis’e atılan füzeler. 4-Güneydoğu’da devam eden operasyonlar ve şehit haberleri. 5-IŞİD ve PKK’nın canlı bomba eylemleri. 6-Parti içi muhalefetin kontrol edilememesi. 7-Olayların toplumsal patlamaya dönüşme ihtimali. 8-Kasada para kalmaması, ekonominin patlamak üzere olması. 9-Paralel operasyonlarının toplumda artık rutin hale gelmesi. 10-Dokunulmazlıkların Meclis’e gelmesi durumunda yaşanacak fire korkusu. 11-Reza Zarrab olayı. 12-Sahte diploma olayının dillendirilmesi 13-Binali Yıldırım’ın oğlunun kumar skandalı.
R. Erdoğan yurt dışına çıkarken “İsmail abi” devreye girdi. Hem gündemi değiştirmek hem de başkanlık sisteminin önündeki en büyük engel olarak görülen Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını koruyan ilk 4 maddenin değiştirilmesi için acil eylem planı devreye sokuldu… Tartışma kamuoyunda patlar patlamaz Erdoğan, saraya, anket yapılması talimatını verdi. Kısa süre içinde yapılan bu anketin, yüzde 20’si twitter, yüzde 10’u facebook, yüzde 5’i internet haber portallarına yapılan yorumlar, yüzde 10’luk kısmını telefonla görüş alma, yüzde 10’luk kısmı yandaş gazetecilerin görüşleri, yüzde 45’lik kısmı da semt anketörlerinin yüz yüze görüşmelerinden oluştu. Sonuçta, “fikrin erken ortaya atıldığı” ortaya çıktı. Bu çıkışın kamuoyunda kabul görmediği anlaşılınca hiddetlenen Erdoğan, “İsmail Kahraman’ın kişisel görüşüdür” diyerek işin içinden sıyrıldı. Bunun üzerine saraydaki “meşveret meclisi”nde şöyle bir kanaat oluştu; “laiklik tartışmalarının muhafazakâr seçmende karşılık bulması ve sahiplenilmesi için sol laikçi kesimin radikalize militarist bir laiklik karşıtlığına büründürülmesine ihtiyaç var. Muhalif ve havuza yakın gazetelerin yaptığı laiklik tartışmaları sonucu yeterli cepheleşme oluşmadı…” Bunun üzerine, “toplumda dindarlık tartışmalarının başlatılması için CHP’nin de içinde yer aldığı laiklik yanlısı cephenin tahrik edilmesi” kararlaştırıldı.
Bu maddelerin yanında en önemli olaylardan biri de şu. AKP, günümüze kadar yüzde 34 ve yüzde 50 oy bandı arasında dolaşıyor ve buraya tutunmuş durumda. Bu banda tutunurken, ‘Ergenekon ile mücadele ettik, askeri vesayeti bitirdik, millî irade muktedir oldu, iktidar olabilirsiniz ama muktedir olamazsınız fikrini yıktık, bin yıl sürecek denilen 28 Şubat’ın rövanşını aldık, manşetlerle ve askeri vesayetle savaşa savaşa bugünlere geldik, derin devleti ortaya çıkardık ve yendik, milletten başka kimseyle birlikte olmadık, milletten başka kimseye hesap vermeyiz’ gibi söylemler önemli etkendi. Yargıtay’ın Kumpas Davası’nda son kararının ardından da anket yaptırdı saray. Muhafazakâr seçmende ve kemik tabanda kırılmalar ve “bunlar bizi kandırdı” eğilimlerinin arttığı tespit edildi. “Derin devletle aynı safta görünmeye başladık” istişarelerde ortak kaygı oldu. Başkanlık anayasası için hedeflenen referandum planları için tehlike sinyalleri algılandı. Önümüzdeki 6 aylık seçim ve referandum dönemi planlamaları için bunları yaptılar.
“İsmail abi”, “yalnız bırakıldı” görüntüsünden rahatsız mı?.. Sorunun cevabı AKP kulislerinden; “İsmail abi, kendisini Akşemseddin, Erdoğan’ı ise Fatih olarak görüyor…
“Ankara’da henüz sesini yükseltebilme cesareti bulamayan hukukçular ise, “İsmail Kahraman’ın Anayasa 14 ve 83’üncü maddelerine göre dokunulmazlığının derhal kaldırılması lazım. Çünkü TCK 302 ve TMK 3’üncü maddelerine göre ağır ceza suçu işledi” diyor.
yeniçağ