Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde yani 17 Eylül 2012’de yaptığı bir konuşmada, “İmam hatip okullarından anarşist, terörist, vatan haini çıkmaz” demişti.
Ondan birkaç ay sonra da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç satanist olanların, memleketi satıp soyanların, hırsızlık-yolsuzluk yapanların imam hatiplerden çıkmadığını söylemişti.
Yaşadığımız dönem; ne yazık ki ikisini de tekzip ediyor!
Çünkü bırakın yolsuzluğu, anarşiyi…
Yurdun dört bir yanındaki imam hatiplerden “tecavüzcü öğretmen” haberleri yağıyor!
***
Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatipliler Derneği’nin yasa dışı açtıkları öğrenci evlerindeki tecavüz olaylarından sonra, her gün benzer iddialarla karşılaşıyoruz…
Dün de Uşak’ın Karahallı ilçesindeki Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden 15 kız öğrencinin, matematik öğretmeni R.C.’nin tacizine uğradıkları iddiasıyla sarsıldık!
Peki; kim bu matematik öğretmeni R.C. ?
AKP Hükümeti’ne yakınlığı ile bilinen ve Milli Eğitim Sürası’na sunduğu bildirilerle eğitimi tamamen dincileştiren, müfredattan Atatürk’ün ismini kazımaya çalışan Eğitim Birsen Sendikası’nın üyesi…
Öğrenciler, bu öğretmenin kendilerine elle sarkıntılık yaptığını iddia ederek okul müdürüne gitmiş; aynı sendikanın Karahallı Temsilcisi olan İmam Hatip Lisesi Müdürü ise İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün desteğiyle konuyu kapatmak için çareyi tacizci öğretmeni geçici olarak başka bir okulda görevlendirmekte bulmuş…
***
Cumhurbaşkanı’nın “başbakanken” söyledikleri doğru çıkmadı; çünkü bu ülke, onlarca imam hatip mezununun Hizbullah, Hizbul Tahrir ve IŞİD örgütlerinin çatısı altında Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için faaliyet gösteren “terörist” olduğunu gördü.
Bülent Arınç’ın sözlerinin doğru çıkmadığını, yani imam hatiplerden de çok sayıda hırsız çıktığını, sanırım artık kendisi de kabul ediyordur.
Gelelim tacizcilere, tecavüzcülere…
İkisinin de hakkını yemeyelim:
İkisi de hiçbir zaman, “İmam hatiplerden tacizci, tecavüzcü çıkmadı; bu kurumlardaki saf öğrenciler ahlaksızlar tarafından istismar edilmedi” demedi…
***
Demek ki bildikleri bir şey varmış!
Demek ki cinselliğin bastırıldığı bu eğitim modeli, onların zamanından beri içten içe kaynıyormuş…
İmam hatiplerde, Kur’an kurslarında, dinci vakıfların, derneklerin yasa dışı evlerinde yaşanan taciz, tecavüz olaylarına bakıyorum da… Gerçekten çok merak ediyorum:
Acaba bugün bizi yönetenler de öğrencilik yıllarında bu tür saldırılara uğradı mı?
Bitmeyen kinleri, sevgisizlikleri, hakaretleri, küfürleri bu yüzden mi?
OLMADI DOKTOR!
İstanbul Tabip Odası, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) yönetim kademesini belirliyor.
Peki; TTB ne yapıyor?
PKK’lı teröristleri kıstırıldıkları deliklerden kurtarmak için “solculuk maskesi” altında “Barış Mitingleri” düzenleyip teröre destek veriyor. HDP ile kol kola girip, ülkenin bölünmesine hizmet ediyor. PKK tarafından kaçırılıp öldürülen hekimlerin ardından kuru bir açıklama bile yapmıyor.
İşte; tam 32 bin doktorun üye olduğu İstanbul Tabip Odası’nda önceki gün seçim vardı. Sadece 4 bin 900 hekimin katıldığı seçimleri yine aynı zihniyet kazandı.
Hem de yüzde 59’luk açık farkla!
***
Doktorlar, toplumumuzun en eğitimli, en zeki, en bilinçli kesimini oluşturur. Ancak görünen o ki; “demokrasi bilinci” konusunda hayli sıkıntıları var!
Böylesine önemli bir demokratik kitle örgütünün yönetimini, sırf “Pazar tatilleri bozulmasın” diye aynı zihniyete teslim ettiler.
“Yazık”tan başka diyecek söz bulamıyorum!
GÜNÜN SORUSU
AKP her şeyi olduğu gibi futbolu da eline geçirip siyasete alet etti. Bu yüzden yeşil sahalarda olaysız geçen gün kalmadı. Güçlerini AKP’den alan yandaş kulüp yöneticileri, futbolcular ve taraftarlar, her türlü şiddeti kendilerine hak görür hale geldi. Sorum iktidara:
Hakemlere yazık değil mi? Onları da AKP’li yapmayı, böylece her maçta dayak yemekten kurtarmayı neden akıl etmiyorsunuz?
HUBER, BİLAL ERDOĞAN’A MI TAHSİS EDİLDİ? (156+296)
Huber Köşkü’yle ilgili sorularımıza devam ediyoruz. Söz sırası A. Z.’da… Sizin de bu konuda sorunuz ya da söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Mustafa Bey…
Şu sıralar Huber Köşkü’nün yeni sakininin Bilal Erdoğan olduğuna dair haberler okuyorum. Hakkında İtalya’da devam eden, kara para soruşturmasından korktuğu için Huber’e kapandığına dair haberler var. Eğer bu iddia doğruysa, sadece Cumhurbaşkanı’nın kullanımına tahsis edilmiş bir yerleşkenin, kendi mülkleriymiş gibi aile bireylerince kullanılması ve orada yapılan aylık yüz binlerce lira tutarındaki harcamayı bize ödettirmesi ne kadar doğrudur? Tamam; Abdullah Gül’den hesap sormaya devam edelim de bu konuyu da sorgulamamız gerekmez mi?”
GÜNÜN İSYANI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nde düzenlenen törende, Kemal Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmamış… İsyanım kendisine:
İnsan yıllardır tüm siyasi başarılarını borçlu olduğu bir siyasetçiye böyle bir vefasızlık yapar mı?
Aydınlık