FIDIL VE EKİBİ…
İNSANLIK ABİDESİ Mİ?…
Yazdığımız yazılarda, yaptığımız yorumlarda…
“Ben böyle düşünüyorum, sen niye benim gibi düşünmüyorsun?” diye hiçbir zaman, hiçbir kimseye karşı tutum ve davranış içinde olmadım…
Olmam da…
Benim eleştirim ve suçlamalarım…
“Çatal dilli” olunmasınadır…
Bize başka konuşulması, yazarken başka yazılması…
Kapı ardında başka söylenmesi, yorumlarda tam aksinin savunulması…
“Lokantanın önünde” başka gaydadan dem vurulması…
Kağıda dökerken, başka türlü uzun hava çalınıp, sözde stratejiler çizilmesi…
Yani…
Güvenilirliğin, inanırlığın erozyona uğraması…
Yani…
Gözümüzde idol yaptıklarımızın, kuşağımızdan aşağılara düşmesi…
Zemin kaybetmesidir…
Bizim eleştirimiz…
“Ölüyü diriltme” stratejilerinin ayan beyan ortaya çıkmasıdır…
Sokak muhabbetinde…
Karanlık odalarda…
“Adamları ben bitirdim” diyenlerin…
Şimdi…
“Ölmüş adamları” sözde diriltme stratejileri çizmeleridir…
Bu durum “Çatal dillilik” olmuyor mu?…
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diye, demezler mi insana?…
Sormazlar mı?…
Bu tepkileri göstermeye…
Bu sitemleri etmeye hakkımız yok mu?…
Sevgili “Pamuk Adam”…
“Ölü dirilmez”…
Dirilse de artık kar getirip, iflah olmaz…
Hiçbir şey olduğundan fazla gösterilip, güzelleştirilmemeli…
Ereğli’nin ortalama aylığı 4.000 TL…
İskenderun’un ortalama aylığı 2.200 TL…
Ya…
Pavlukanın ortalama aylığı ne kadar?…
1.200 TL…
Ereğli’ye ulaşmak için…
Övülen, şişirilen, sırtlarda sözde taşınan sırtlanların yüz fırın ekmek yemeleri lazım…
İşte onun için % 42’lerin gaspını yazıyoruz, çiziyoruz, söylüyoruz…
Ve Emekçi Köleler için…
% 42’leri…
Bu garabet dolayısıyla istiyoruz…
Hak gaspını, onun için ortaya koyup dile getiriyoruz…
Anlıyor musunuz?…
Her neyse…
Biz gelelim bugünkü yazımıza…
Fıdıl ve ekibi…
İnsanlık abidesi mi?…
Fıdıl’ı hiç Karabük’ün caddelerinde gören var mı?…
“Yüreği insan sevgisi ile dolu, çalışanına azami iyi şartlar hazırlamak sevdasıyla, yanıp tutuştuğu” söylenen Fıdıl’ı ve ekibini…
Karabük caddelerinde çoluk çocukları ile yürürken…
Alışveriş merkezlerinde hep beraber lahmacun dürümlerken…
Akçaabat Köftesi yerken…
Kendilerine don…
Çoluk çocuklarına fistan alırken…
Hiç gören var mı?…
Soruyorum, sadece soruyorum…
Gören var mı?…
Yok…
Ya…
Papaz’ı…
Kardinal’i…
Abuca’yı…
Emice’yi…
Emmi’yi…
Kara suratlı haham’ı…
Juniorları…
Önlerinde artlarında çifter çifter koruma olmaksızın…
Burunlarını dahi dışarıya çıkartıp gösterebildiklerini…
Gören, bilen, duyan var mı?…
Haydi var deyin…
Neyin insanlığı?…
Neyin yüreği?…
Neyin böbreği?…
Neyin karaciğeri?…
Bunların hepsi palavra…
Kel alaka, kelaynak kuşu muhabbeti…
Sözde toplum mühendisliğine soyunma stratejisi…
Sözde bu anguryaları Karabük’e sevdirme, şirin gösterme yakınlaştırma projesi…
Karayı ak gösterme…
İki yüzlülük felsefesi…
Hiç birisi Karabük caddelerinde dolaşamaz…
Zaten de dolaşamıyorlar…
Yüzleri yok…
Serçe kuşu kadar, yürekleri bile yok…
Yaptıkları, ettikleri…
Çektirdikleri, eza, cefa, eziyetlerini…
Nankörlüklerini…
Kalleşliklerini…
Şerefsizliklerini…
Doymak bilmeyen açgözlülüklerini…
Hinliklerini, cinliklerini, terbiyesizliklerini…
Karabük’te ve tüm Türkiye’de duymayan, bilmeyen, görmeyen…
Allah’ın (c.c.) bir kulu var mıdır, acaba?…
Kefenin cebi yok…
Cebin de, kefeni…
Dedik ya…
Biz ne namussuzların…
Hak yiyicilerin…
Suret-i Hak’tan gözüküp, hak hukuk tanımayan, hak gasp edicilerin…
Ankara, İstanbul, İzmir yollarında…
Ya kendilerinin…
Ya da hiç kusurları ve günahları olmayan mazlum çoluk çocuklarının…
Etlerinin cımbızla tenekelerin içinden toplanmaya çalışıldığı günleri gördük…
Diye…
Sokaklarda perperişan gezen, bir yudum suya, bir lokma ekmeğe muhtaç…
Emekçi Kölelerin ahı…
Zannediyor musunuz ki karşılıksız kalır?…
Ulu Allah (c.c.) mutlaka ama mutlaka gün gelir bunun hesabını sormaz mı?…
Sorar, sorar…
Fıdıl ve ekibi…
İnsanlık abidesi mi?…
2010 yılı faaliyet raporunda bugüne kadar hiç olmayan bir durum göze çarpıyor…
Papaz’ın ve Fıdıl’ın mesajlarının yanında…
Kara Suratlı Haham’da mesaj yayınlamış…
“Ben de buradayım” der gibi kendisini övmüş…
“Görmemişin oğlu” misali…
Keşke rapora rahmetli “İstanbullu”nun oğlu da bir mesaj koysaydı…
Tam olurdu…
Bir Ereğli’nin faaliyet raporlarındaki ağırlına ve oturaklılığına bakın…
Bir de bu görgüsüzlerin, yüzsüzlüğüne ve hafif meşrepliğine bakın…
Ne denilebilir ki?…
2009 yılı faaliyet raporunda çalışan başına çelik üretimi 270 ton yazılmış…
Stratejik hedef olarak da 348 ton olan çelik üretiminin, 610 tona çıkarılacağının hedeflendiği yazılmıştı…
Hey hat…
Yazılan hedef tutmamış 270 tonda kalmış…
Üstelik…
Yıl bazında bir gözlem yapılırsa…
Kişi başına çelik miktarında, 2005’li yıllara doğru gerilenmiş…
Daha bir sürü şeytanlıklar var amma…
Teknik ayrıntıya girecek kadar yerimiz yok…
Fıdıl ve ekibi, her şeyi güzelleştirmek için tüm şeytanlığını kullanıyor…
Kullanıyor da, mızrak çuvala sığmıyor…
2011 yılı kişi başına çelik üretimi hedefi her ne hikmet ise gösterilmemiş…
Neden?…
Ya…
2010 yılı hedefleri gibi tutturulamaz, şapa otururuz diye düşündüler…
Ya da…
Hep yazdığımız gibi çalışan Emekçi Köleler işten çıkartılacaklar…
Bu plan çakılmasın, anlaşılmasın diye 2011 yılı hedeflerini yazmadılar…
Amma…
Ne olursa olsun, ne kadar üretimin arttırıldığı söylenirse söylensin…
Kişi başına çelik üretimi 2005 yılı üretimine ancak denk…
“Çok iyi yetişmiş bir çelikçi-çelik uzmanı” Fıdıl…
Öyle değil mi?…
Daha onun şeytanlıklarını yazmadım…
Yaptığı şeytanlıklarla, yükseltmeye çalıştığı tonajın, yükseltilmeye çalışılan ilmini yazımda sıralamadım…
Hey gidi büyük çelikçi…
Çelik uzmanı Fıdıl hey…
Ne zaman işten atmalar başlayacak?…
Bekleyip göreceğiz…
Tamı tamına 1.854 Emekçi Köle…
Bu çelik uzmanı Fıdıl’a biraz soru soralım…
İthal edilen kömürü hangi firmalardan, hangi fiyatla alıyorsunuz?…
Bu firmaların Türkiye temsilciliklerini açıklayabilir misiniz?…
Mısır’ın ray-ban siparişi yolda denilmişti…
Mısır’a kaç ton ray-ban satıldığını açıklar mısınız?…
İran’a (veya kamufle etmek için söylediğiniz Orta Doğu’ya) kaç ton ray-ban satıldığını açıklar mısınız?…
Suriye’ye ray-ban satılırken tören yapmıştınız…
İran’a ray-ban satıldı mı, o kadar önem verdiğiniz İran’a ray-ban satıldıysa tören yaptınız mı?…
Yapılmadıysa neden?…
Gelelim şu yapılan anlı şanlı avans zammına…
Açıkladığınıza göre…
% 4,47- 6,28 arasında zam yapılmış…
Ortalama % 5,6 avans zam…
Tam da seçim arifesinde…
1.000 TL aylık alan bir Emekçi Köle…
55-56 TL zam almış…
Bir günlük zam 1,84 Kuruş…
Dört kişilik bir ailede kişi başına 50 kuruş bile değil…
Bozdur bozdur harca…
Ağır hizmet emekçisine reva görülen avans zam bu kadar…
Emekçi Köleler, 2010 yılında üretim rekorları kırmadılar mı?…
Fıdıl mesajında…
“2010 yılında 1.161.000 ton çelik üreterek rekor kırdık” diyor…
Bu durumda günlük 185 kuruş zam verilirken insanın yüzü hiç kızarmaz mı?…
Verilen bunca emeğin karşılığı bu mu olmalı?…
Bundan sonra artı ilave avans zammı var mı?…
Bize göre yok…
Zaten bundan sonra avans mavans zam yok…
Akılları sıra uyanıklık edip, seçim öncesi Emekçi Köleleri kandırdılar…
Bundan sonra söylenecek belli…
“Sendikal mücadelede yasal süreç devam ederken, zorunlu olmadığı halde zam verdik, ama şimdi imkânımız yeterli değil”…
Angara’da, Karabüklüler Kültür Evi açılmış…
150.000 TL bağış yapılmış…
Papaz ile Haham bu parayı kendi cebinden veremez miydi?…
150.000 TL Emekçi Köleler’in alın teri…
Verilen avans zammın bir aylık tutarı…
Emekçi Köleler Angara’ya gittiğinde bu evde bir bardak çay içebilecekler mi?…
Bu konuda Emekçi Köleler’e duyuru yapıldı mı?…
Pekiiiii…
Gayseri Yüksek Öğretim Vakfı için 101.000 TL verilmiş…
Kardinal hazretleri ile Kara Suratlı Haham bu parayı kendi ceplerinden veremez miydi?…
Ya…
“Türk’ün Eli Esnaf Spor”a verilen 5.001 TL…
Yuh olsun yuuuuuuhhh…
Sağı ile solu ile epeyce bir dünyalık alan Fıdıl…
Hiç utanmamış mıdır ki?…
Memleketindeki bir spor kulübüne 5.001 TL bağışı pavlukaya yaptırmak…
Bir “Çelik Uzmanına, çok iyi yetişmiş bir çelikçiye”…
Yakışır mı?…
307 işten atılan Emekçi Köle, hayat memat mücadelesi verirken…
Yukarıdaki bağışları hangi vicdansızın vicdanı kabul edebilir?…
Fıdıl ve ekibi…
İnsanlık abidesi mi?…
Göreceğiz…
And olsun…
Ya diz çökecekler…
Ya bırakıp kaçacaklar…
Onları…
Ve yaptıkları zulmü…
Yüce Allah (c.c.) affeder mi, etmez mi?…
Yaşayarak görüp, bileceğiz…
Ulu Allah (c.c.) bunları affeder mi?…
Ben Allah’ın (c.c.)işine karışmam…
Allah’ım (c.c.) neylerse güzel eyler…
Sahi ne oldu?…
Yılan hikâyesine dönen şu liman işi…
Çayın taşı, çayın kuşunu mu bekliyor?…
Saygılarımla
Cep: 0 505 522 67 25