Çocuklara yönelik taciz iddiaları günlerdir gündemin ilk sıralarında…
Ulema kılıklı sahtekarların kahramanı olduğu iğrençlikler, neredeyse her gün gazetelerde tefrika ediliyor!
Böyle bir ortamda Kocaeli’de ilginç bir olay yaşandı:
Hakan Ergin ve Deniz Yalçın isimli gençler, devlete ait bir sığınma evinin önünden geçerken iki kız çocuğunun pencereden yardım çığlığı attığını gördüler.
Hemen cep telefonlarıyla kayıt yapıp sosyal medyada paylaştılar ve güvenlik güçlerin göreve çağırdılar.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Polis bu iki genci darp ederek gözaltına aldı.
Götürdüler merkeze, suçluymuş gibi gösterdiler herkese…
Gençlerin götürüldüğü ve dayak yediği polis merkezi, İzmit Bekirpaşa Karakolu…
Gençler kendilerini gözaltına alan ve döven polislerden şikayetçi ama hiçbir sonuç alamayacaklarını kendileri de biliyor.
Yedikleri dayak yanlarına kaldı.
***
Dikkat ediyor musunuz; buraya kadar yazdıklarımız polis şiddeti, iyi niyetli gençlerin uğradığı haksızlık; falan, filan!
Peki; devlete ait o sığınma evinin penceresine çıkıp yardım isteyen o iki kız çocuğuna ne oldu?
Ya gerçekten canları, ırzları tehlikedeyse?
El uzatan, yardıma giden, o yurdun yöneticilerine, “Burada neler oluyor?” diyen oldu mu?
***
Aman canım…
Sadece 2014 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar suçlamasıyla açılan dava sayısı 18 bin 104 olmuş…
Alt tarafı bir dava da bu yüzden açılır; sonra unutulur gider!
Çünkü bu memlekette suç işleyeni değil, suçu ortaya çıkaranı cezalandırırlar…
Siz siz olun bağıran, yardım isteyen bir çocuk görürseniz, sakın umursamayın!
Yoksa götürürler merkeze…
Rezil ederler herkese…
***
Şaka, şaka… İyi insanlar, hayatları pahasına çocuklara yönelik şiddete ve tacize sessiz kalmaz…
Bu “iyi insanlar”dan ikisi olan Hakan’ı ve Deniz’i kocaman yüreklerinden öpüyor, geçmiş olsun diyorum.
DİNGO!
Suriye’deki rejim karşıtı örgütlerden birisi olan Sultan Abdülhamid Han Tugayları’nın sözde komutanı Ömer Abdullah, Türkiye’de kendileri için toplanan bağışların kendilerine ulaştırılmadığını, toplayan bazı cemaatler tarafından lüpletildiğini iddia etmiş…
“Allah” diyeceksin, “Peygamber” diyeceksin, “Din” diyeceksin, “İman” diyeceksin…
Sonra saf dindarlardan topladığın paraları bile çalacaksın!
İnsanın, bu alçaklar aleyhine, “İnsanı dinden soğuttukları için” dava açası geliyor ama benim asıl yanıtını merakla beklediğim soru şu:
Bu memleket Dingo’nun ahırı mı? Kim, nereden aldığı, hangi yetkiyle bir terör örgütü için açıkça para topluyor?
İktidar, “terörün finansmanı” anlamına gelen bu suça, nasıl oluyor da sessiz kalıyor?
RÜŞVET!
Reuters ajansı, İsviçreli ilaç devi Novartis’in Türkiye’de 85 milyon dolarlık iş alabilmek için, Alp Aydın isimli bir Türk danışman aracılığıyla rüşvet dağıttığını iddia etmiş…
Şirketin amacı, ürettiği ilaçları hastane listesine alınmasını sağlamakmış…
Bu şirket daha geçtiğimiz hafta Çin’de rüşvet verme suçundan 460 milyon dolar cezaya çarptırılmış…
Soru basit:
Bu ilaç firmasının rüşvet teklif ettiği ya da verdiği Türk yetkililer kim?
“Her kuruş yolsuzluğun hesabını tek tek soracağım” diyen Başbakan, bakalım bu sorunun yanıtını verebilecek mi?
GÜNÜN SORUSU
Kendisi 100 kişilik koruma ordusu ile dolaşan Başbakan, “Korkmayın, sokağa çıkın” diyor; öte yandan dünyadaki her türlü pis işin azmettiricisi ABD ve İsrail, “can güvenlikleri kalmadığı için” Türkiye’deki yurttaşlarını tahliye ediyor. Sorum size:
Hangisi doğru söylüyor?
ERDOĞAN’I SEVENLER KULÜBÜ…
Yandaşları, ABD’de beklediği ilgiyi bulamayan Erdoğan’ı teselli etmek için Twitter’da “Erdoğan’ı Seviyoruz” adıyla bir kampanya başlatmış. Kampanyaya katılım kısa sürede 300 bine ulaşmış.
Şikayet üzerine hesapları inceleyen Twitter yönetimi, katılımcıların çoğunun sahte hesap olduğunu görünce, bu kampanyayı kaldırmış.
Sen misin kaldıran; yandaş medya iki gündür ayakta! Diyorlar ki:
“Özgürlük Kuşu’nun maskesi düştü.”
***
Sözüm Erdoğan’ın sevdalılarına:
Başlattığınız “Erdoğan’ı Seviyoruz” kampanyası tekrar açılsın ama aynı zamanda “Erdoğan’ı Sevmiyoruz” diye bir kampanya da başlatılsın…
Ancak ikincisine katılanlar fişlenmesin, cezalandırılmasın, dava manyağı yapılmasın…
Var mısınız?
156+275!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Azerbaycan’ın Gence kentinde yaşayan Esmira E.’de… Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bəy …
Mən Azerbaycanlıyam . Biz illərdir ‘ Tək millət , iki dövlət ‘ sözünü şüar eylədik . Demokratiyanı yeni yeni belliyoruz . Mənim bildiğimce , yalnız diktatorlar hesab verməz . Demokratiyalarda isə hər kəsdən hesab soruşulur. Siz ki demokratiyanın başdaçı etdiyi bir xalq övladısınızdır; niyə xalqın suallarına cavab vermirsiniz?”
GÜNÜN İSYANI
İsyanım bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan, kin kusmaktan, hakaret etmekten, kötülük ve mutsuzluk yaymaktan vazgeçmeyen “yarı aydınlar”a:
Yarınız kurusun!
Aydınlık