Türkiye partisi olacaktı, Rusya partisi mi oluyor? Selahattin Demirtaş’ı Rusya’ya gitmeye Cumhurbaşkanı ile Başbakan mı ittiler? PKK mı istedi? ABD mi yolladı? Rusya mı onu kucağına çekti?
Günün sorusu bu.
Demirtaş, kendi deyimiyle “Rusya-Türkiye krizi çıkmadan önce planlanmış” Moskova gezisini erteleyebilirdi.
Ertelemedi.
Hendekleri savunan, her gün asker ve polis şehit eden PKK silahını hak gören ve hem de Türkiye’nin şu anda neredeyse savaşacak noktaya gelmekte olduğu Rusya’ya yanaşan siyasi parti lideri olmayı göze aldı.
Ne yapmaya çalışıyor?
Danışıklı olabilir mi?
Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Putin’in arasını bulmak için Rusya’ya gitmiş olabilir mi?
“Bilgi vereceğim” diyor.
Rus Bakan ile görüşecek.
Türkiye’ye dönecek.
Başbakan’a bilgi verecek.
Demek ki, Başbakan’ın ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beklediği bir bilgiyi getirmeyi umuyor olmalı ki, bu geziyi göze aldı. “Türkiye partisi olacaktı, Rusya’nın partisi mi oluyor” sorusunu sordurmayı bile göğüsleyip Moskova’ya gitti.
Neden 2 ay önce gitmedi?
* * *
2 ay önce.
2 ülke stratejik ortaktı.
Putin ile Erdoğan dosttu.
Uçağı düşürüldü.
Bu yüzden cilası çizilen Putin, Türkiye’yi acıtacak, korkutacak kuşatmalar yapma düğmesine bastı. Ülkemizi her yanından silahla çevirdi. Ermenistan’dan kuşattı. İran’dan kuşattı. Suriye’den kuşattı. Irak’tan kuşattı. Sınırlarımıza silah, füze, savaş gemisi ile savaş uçağı yığdı. Ekonomik abluka uygulamaya, Türk ekonomisini sarsacak ambargolar koymaya girişti. Türkiye’yi yönetenleri, başta Cumhurbaşkanı ile Başbakanı, AB’nin kapısına gidip yardımlar isteyecek, İstanbul Boğazı’na NATO üyesi Portekiz, İspanyol, Kanada savaş gemilerini korumak için çağıracak kadar korkuttu. Rusya germeseydi, muhtemelen İsrail ile böylesine yıldırım barışma da olmazdı.
Böyle bir tablo var.
Rusya’ya tepki büyüyor.
Demirtaş Moskova’da.
* * *
7 Haziran’da AKP’nin oyları yüzde 40’a inince ve “Türkiye partisiyiz. Bölünmek, parçalanmak istemiyoruz” dediği için oyları yüzde 13’e kadar çıkan Selahattin Demirtaş’ın önüne önemli bir fırsat gelmişti. 7 Haziran sonrasında üç muhalefet partisi bir araya gelip iktidar olmadılar. AKP ile HDP koalisyon kurup, birlikte pişirdikleri “barış sürecini” bütün Türkiye’yi mutlu edecek bir sonuca götürebilirlerdi. Bölünmeden, parçalanmadan, emperyalizmin oyuncağı olmadan bulunacak bir çözümü herkes kabul edebilirdi. Demirtaş, AKP’yi zorlayabilirdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bugün yanmayabilirdi.
Çok büyük yara açıldı.
Bu yara açılmayabilirdi.
* * *
Günün sorusu:
Demirtaş’ı Moskova’ya gitmeye kim itti? ABD mi itti? PKK mı yolladı? Putin mi çekti? Erdoğan mı arabulucu yaptı?
POS!
Reformlar sakızı iktidar partisi ağızlarında yeniden büyürken “vergi reformu” da öne çıkıyor. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınacak bir yapıya nasıl geçilecek? Bekliyoruz. Bu arada 1 Ocak’tan itibaren bütün esnafa ellerindeki yazar kasalarını atmaları ve “yeni nesil bir yazar kasa ile birlikte uyumlu çıktı verecek bir POS makinesi“ edinmeleri mecburiyeti getirildi. Amaç kayıt dışını azaltmakmış. 2 milyon esnaf var. Hepsi ellerindeki yazar kasaları atacak. Dün bir esnaf okurum yolumu çevirdi; “Çıktı bir POS, bütün esnaf oldu TOST, esnaf derneklerinin ise sesi çıkmıyor” bunu yaz dedi.