Generaller için de savcılar “hapishaneden ölüleri çıkmak üzere” iki kez ağırlaştırılmış 18 yıl hapis cezası istemişler, hakimler iki kez ağırlaştırılmış hapse hükmetmişlerdi.
Ne günlerdi!
Haysiyet cellatlığı.
Çamur, çirkef.
Koyu kara kin.
Pusuya yatmıştı.
Halkın vicdanı vardı.
Vicdanlar beraat diyordu.
Rüzgar beklenmedik biçimde döndü. Generalleri ve subayları iki kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkum eden aynı mahkemenin aynı cübbeyi giymiş hakimleri, 5 yıl sonra “kanıtlar düzmece, kurgu sahte, iddialar uyduruk ve dava kumpas“ diyerek aynı generaller ile subayları “suçsuz” ilan etti. Aklandılar, temize çıktılar. Şimdi o generaller ile subaylar, haksız yere 5 yıl hapiste çürütülüp, itibarlarının katledilmesinin karşılığı “büyük tazminat davaları” açıyor ve kazanıyorlar. Savcılar da yurt dışına kaçtı, kaçıyor.
* * *
Yine aynısı yaşanıyor.
Bu kez yeni savcılar, “Can Dündar ile Erdem Gül’ün hapishaneden ölüleri çıkmacasına ağırlaştırılmış hapis cezaları” istediler
Halkın vicdanı var.
Can Dündar ve Erdem Gül, Cumhuriyet gazetesi’nde herkes okusun, bilsin, öğrensin, birbirine anlatsın, duymayan, bilmeyen, anlamayan kalmasın diye yazdıkları 52 köşe yazısı, 2 yazı dizisi, 6 haber ile “askeri casusluk yapmak ve terör örgütüne hizmet ederek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmakla” suçlanıyorlar.
Casus, görünmez.
Fark edilmez.
Gazeteye haber olmaz.
Ortalığa düşmez.
Alır bilgiyi gizlice.
Yapar ihanetini gizlice.
Casus Can Dündar(!) ile casus Erdem Gül(!), bir değil, iki değil, üç değil tam elli iki köşe yazısı yazmışlar.
Ve tam sayfa yazı dizisi.
Herkes öğrensin.
Herkes bilsin.
Herkes okusun istemişler.
Kendilerine sızdırılan raporları sağır sultanlar bile duysun diyerek ortaya dökmüşler, savcılara göre olmuşlar casus! Savcılar, 35 yıla kadar hapis, bir müebbet ve bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
Halkın vicdanı var.
Yemez bu tutarsızlığı.
Düşmez bu çamura.
Çirkefe, kara kine.
Beraat ettirir.
* * *
Halkın vicdanı var.
Halk vicdanıyla görür.
Cumhuriyet Gazetesi’nden Can Dündar ile Erdem Gül’ü hapishaneden ölüleri çıkacak şekilde casuslukla suçlayan 473 sayfalık iddianamenin yayınladığı gün Hürriyet Gazetesi’nden Ahmet Hakan’a yapılan saldırıda tek tutuklu da serbest bırakıldı. Ahmet Hakan, çok hafif dozda olsa da, iktidarı eleştiren yazılar yazıyor diye başlarında iktidar milletvekilinin bulunduğu bir grup tarafından gazetesi basılmış, yakılmak istenmiş, birkaç gün sonra da evine girerken kapıda kıstırılıp kemikleri ve burnu kırılmıştı. Gazete yazarı ve TV programcısı Ahmet Hakan’ı ölümüne dövenlerin iktidarla, polisle, mafyayla iç içe oldukları da belgeleriyle ortaya çıkmıştı.
Halk vicdanını karartmaz.
Çamuru, çirkefi.
Koyu kara kini görür.
Milli damat Berat! İşte yeni bir hesap!
Enerji Bakanımız milli damat Berat! Bu sana dördüncü mektubumdur. Hep soruyorum: Petrol fiyatları düşüyor, doğal gaz fiyatları düşüyor, kömür fiyatları düşüyor, kar bol yağıyor, dereler, barajlar su doluyor. Elektrik fiyatları niçin düşmüyor? Tersine niçin artıyor? Milli damat Berat! İşte sana bir yeni hesap. Prof. Dr. Fuat İnce yazıyor: “Yılbaşı öncesi 100 liralık elektrik tüketildiğinde 122.5 TL fatura ediliyordu. Şimdi aynı miktarda elektrik tüketildiğinde (yüzde 6 zamla): 106 X 1.55 = 164.3 TL fatura ediliyor. Gerçek zam oranı = 164.3 / 122.5 = 1.34. Yani elektriğe gelen zam yüzde 34 oldu. Yüzde 6 diye gene bizi kandırmaya çalışıyorlar.”