Asrın liderimiz: Yolsuzluk dendiğinde şunu anlarım, devletin kasası soyuluyor mu, soyulmuyor mu? Devletin kasasından soyulan bir şey yok. Ayakkabı kutusundakiler Halkbank’tan soyulan para değildir.
Akp milletvekili Metin Külünk: 17 Aralık insanların günah işleme özgürlüğüne müdahaledir, Allah’ın hududuna müdahaledir.
Akp milletvekili Burhan Kuzu: İnternetteki ses kayıtları doğru bile olsa, inanan yok, millet memnun.
Jöleli danışman Yiğit Bulut: İnsan yolsuzluk yapabilir, hepimiz insanız ama, yolsuzluk yapıldı diye bunu hükümete yapıştırmaya çalışmak… İşte işin operasyon kısmı burası.
Toki bakanı Erdoğan Bayraktar: Ne yaptıysam başbakanın talimatıyla yaptım, başbakanın istifa etmesi lazım.
Oğlunun evinde altı büyük boy kasa yakalanan içişleri bakanı Muammer Güler: Oğlum biraz pintidir, işyerini kapatınca kasalarını da eve taşıtmış.
Ekonomi bakanı Zafer Çağlayan: Türkiye’nin şahlanışından rahatsız oldular, uzay gemisi yapmamızı engellemeye çalışıyorlar.
AB bakanı Egemen Bağış: Hediye Türk geleneğidir, bunlar beşeri ilişkilerdir.
TBMM yolsuzluk komisyonu üyesi Akp milletvekili Ayşe Türkmenoğlu:Bakanlarımız her şeyi kabul etseler bile, suç işlediklerine dair şüphe uyanmadı bende.
İlahiyatçı Hayrettin Karaman: Yolsuzluk başka şey, hırsızlık başka şeydir, yolsuzluğa hırsızlık demek dinen iftiradır.
İlahiyatçı Ali Rıza Demircan: Tapeleri dinlemek, o tapelere inanmak haramdır, o tapeleri dinleyenler dinimize göre yoldan çıkmıştır.
Çarşaflı yazar Emine Şenlikoğlu: Bugün biri sordu, o kaset doğru olsa ne derdin? Dedim ki, dindarlar zekatını yoksullara ulaştırmak için başbakana vermiş olabilir.
Kütüphanesindeki ayakkabı kutularında balya balya dolarlar yakalanan Halkbank genel müdürü: O paralar imam hatip yaptırmak içindi, hayırlara vesile olmak için yapılan bağışlardı.
Akp milletvekili Mehmet Metiner: Para dolu ayakkabı kutularını oraya polisler koydu.
Asrın liderimiz: Halkbank genel müdürünün dürüstlüğünden en ufak şüphem yok, olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur.
Akil adam Etyen Mahçupyan: Yolsuzluklar palavra değil ama, Akp seçmeni rasyonel bir tercih yaptı.
Akit yazarı Abdurrahman Dilipak: Yolsuzluk yok demiyorum ama, halk kirli oyunun farkına vardı, Ak Parti’ye sahip çıktı, selam ve dua ile.
Havuzcu müteahhit Nihat Özdemir: Evet, 100 milyon dolar verdim ama, borç verdim.
Milletin orasına koyacağını izah eden havuzcu müteahhit Mehmet Cengiz: Bu cümlelerimi millete bir hakaret olarak sunmaları, şahsımı kamuoyu önünde itibarsızlaştırma faaliyetinin bir parçasıdır.
Abdullah Gül’ün gazetecisi Fehmi Koru: Tayyip Erdoğan’ın kendisine ait olmayan bir paraya tamah edeceğine asla inanmam, isterseniz saf deyin bana, inanmam.
Bilim bakanı Fikri Işık: Teknik incelemeyi gerektirmeyecek kadar açık bir montaj olduğu ortada… Ben o ses kayıtlarını dinlediğimde montaj olduğunu hissettim.
Zafer Çağlayan’ın tutuklanan oğlu Kaan: Rıza Sarraf düğünüme geldi, sağolsun, eşinin sahne almasına rağmen sadece sahne masrafını talep ettiler, onun dışında ücret talep etmediler, kendisi sadece dostluğunun gereği olarak bana bir takım elbise almıştı, beğendiğim bir valizi hediye etmişti, hepsi bu.
Tutuklanıp idama mahkum edilmeden önce İran basınına konuşan Babek Zencani: “Tayyip Erdoğan’ın liderliğine olan güvenim nedeniyle Türkiye’de yatırım yaptım, şirketler kurdum, bir Müslüman olarak Tayyip Erdoğan’la gurur duyuyorum.
Yandaş televizyon A Haber’e konuşan Rıza Sarraf: 200 ton altın ihraç edip, Türkiye’ye 25 milyar lira gelir sağladım, cari açığın yüzde 15’ini tek başıma ben kapattım.
Asrın liderimiz: Rıza Sarraf ülke ekonomisine katkısı olan biridir, hayırseverdir.
*
Rıza Sarraf’ı 75 sene hapis talebiyle Miami’de tutuklatan New York savcısı Preet Bharara: Rıza Sarraf, Manhattan’daki mahkeme odasında Amerikan adaletiyle yüzleşecek.
*
Sabahattin Zaim Üniversitesi rektör yardımcısı profesör Bülent Arı: Ben bu ülkede daha çok cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, cahil halktır. Her zaman olduğu gibi, Jön Türklerin yaptığı gibi, Türkiye’nin okumuş kesimi Türkiye’yi ateşe sürüklüyor. Profesörden başlayarak, en tehlikeli olanlar üniversite mensuplarıdır. En güvenilir olanlar, zihni berrak olanlar, olayları en iyi okuyanlar ilkokul bile okumamış olanlardır. Üniversite ve sonrası çok vahim. Çünkü zihinleri bulanık. Bakın, Sultan Hamid devrine geri dönelim, Sultan Hamid mülkiye başta olmak üzere sultanileri kurdu, yani medreselerde kıt kanaat sadece dini tedrisat yerine, laik eğitimi bütün ülkeye yaydı. İşte bu okullarda okuyanlar Sultan Hamid’i devirdiler. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar hep bu okulların mezunlarıdır. Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor. Açıkçası korkuyorum. Dünyanın gidişatını göremeyenler, okumuşlardır. Okuma oranı arttıkça Türkiye’de olayları tahlil kabiliyeti azalıyor. Tayyip Erdoğan giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız.