Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Kemal Şenpolat, hayvan haklarını, hayvanseverliği ve HAYTAP’ı anlattı…
Ülkemizin büyük bir sorunu da hayvanlara yapılan şiddet ve bu şiddete rağmen hukuksal süreçlerin işlememesi. Yine de hayvanları ve haklarını korumaya çalışan güzel insanlar var. Bu İnsanlardan biri; Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Kemal Şenpolat, “Hayvanlara huzur vermeyen bir toplumun kendisi de huzur bulamaz” diyor.
Ülkemizde hayvanlara verilen değer nedir?
Türkiye’de hayvan sevgisi biraz daha hayvan seçerlik üzerine kurulu. Yani ağırlıklı olarak kedi ve köpeğe karşı bir sempati olsa da genel olarak hayvanat bahçesinde bir filin yaşadığı dram , bir ayının demir kafes ardında kalması kimsenin umrunda değil. Yahut hayvanlı sirklere belediyelerin izin vermesi, okulların topluca gitmesi hem bir bilinçsizlik örneği hem de her konuda olduğu gibi bu konuda da araştırmadan bilgi sahibi olmadan cehenneme giden yola iyi niyet taşlarının döşenmesi şeklide. Ama şunu özellikle söylemek isterim: Hayvanlara huzur vermeyen bir toplumun kendisi de huzur bulamaz.
Yasal olarak yaptırımların yok denecek düzeyde olması, hayvana zarar verenlerin “mala zarar verme” kabahatinden komik cezalar alıyor oluşu bir etken mi?
Çünkü hayvan hayvan olmasından dolayı değil , mal olmasından yani malın zarara uğramasından dolayı mahkeme yolu açık. Acı. Çok acı bir durum. Hayvan sahipli ise mahkeme yolu açık , sahipsiz bir kedi ise basit idari para cezaları. Yıllardan beri bu ikilemi göremeyen ve bunu bir araya gelip anlatamayan bir hayvansever kitlesi var. STÖ çatısında birlikte olsalar , bilime hukuka inansalar , takım çalışmasını yapabilseler çok kısa sürede birçok şey yapılabilirdi.
SAHİPSİZ HAYVANA EZİYETİ SUÇ KABUL ETMİYORLAR
Türk hukuk sisteminde hayvanlara ilişkin yasaları ve uygulamaları incelediğimizde maalesef sahipli hayvan ile sahipsiz hayvan arasında bile ayırımı yapıldığını ve bunlara uygulanacak cezaların da farklı olduğunu görüyoruz. Yani sahipsiz hayvan maalesef maddi değeri olmayan bir “eşya” olarak kabul edilmekte iken sahipli hayvan ise manevi olarak bir değeri olduğuna dair mahkemelerde yerleşmiş bir kanaati de zaten fazlaca olmadığı gibi mevcut değeri de “kıymeti ne kadar ise o oranda tazminat“ olarak ölçülüyor. Sahipli hayvana eziyet eden ceza kanunu kapsamında mahkemelerde fatura değeri olan bir olması nedeniyle yargılanabilirken , sahipsiz hayvana eziyet kabahatler kanunu kapsamında değerlendirilip mahkemeye bile çıkamıyor.
Peki sahipli hayvanlara eziyet?
Her ne kadar sahipli hayvana eziyet eden kişi mahkemelerde TCK md 151/2 kapsamında yargılansa da , bu yargılanma hayvanın eziyet görmesinden değil , sahibinin faturalı malının değer kaybetmesinden dolayı olmaya devam ediyor. Nitekim 2011 yılında İzmir’de bir zavallı yaşlı ve hasta kediye uykusundayken hunharca öldüren ve tesadüfen kameralara kayıt edilen kişi için , hayvanının yine tesadüf eseri sahipli olması nedeniyle TCK ‘nın bu maddesi nedeniyle HAYTAP öncülüğünde dava açılabilmiştir. Yani , hayvanın hayvan olmasından ve eziyet görmesinden değil maalesef “malın” fatura değerinde meydana gelen zarar nedeniyle savcılık iddianame düzenlemiştir. Hayvan sahipsiz olmuş olsaydı bu dava dahi maalesef açılamayacaktı. Kabahatler kanunu kapsamı gereği idari para cezası ile geçiştirelecekti. Keşke hayvanın hayvan olmasından dolayı gördüğü eziyetten dolayı dava açılabilmiş olsaydı ve mevzuatta buna ilişkin madde olsaydı. Yıllardan beri HAYTAP olarak meclisten istediğimiz böyle bir düzenlemenin artık yapılması. Kaldı ki bunu başbakanla yaptığımız görüşmede de, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede de açıkça dile getirdik. MHP li milletvekilerine de söyledik. Aslında kimse itiraz etmiyor ama bir türlü de bizim cancağızlara sıra gelmiyor. Bu davanın aslında buna vesile olmasını ve yasa değişikliğinin bir an önce gündeme gelmesini istiyoruz. Yoksa kapalı alanda sigara içen adama verilen cezayla , sokakta nara atan adama verilen cezayla hayvana eziyeti aynı potada değerlendiren bir ülke nasıl AB ye kabul edilebilir ? Bırakın Avrupayı nasıl kamu vicdanı rahatlayabilir ?
Eğer bunu önleyemezsek , toplumdaki en zayıf halkayı savunamazsak toplumdaki giderek artan şiddettin önüne nasıl geçeceğiz ?
“VAR OLMAK HAKTIR”
HAYTAP bu konuda neler yapıyor?
Tüm bu olumsuzluklara rağmen HAYTAP lokomotif olarak bunları televizyonlarda , yazılı basında , sosyal medyada anlatıp öncelikle hayvan hakkı savunucusu olan bir çok kişiyi bilinçlendirmeye çalışıyor. Hatta Anadolu’da örgütlenip kendi temsilcilerini, kendi eğitimli gönüllülerini yetiştiriyor. Yani hayvanat bahçesinde kalan bir ayıya sahip çıkmayıp kedi beslemeye odaklanıp bunu da şova çeviren kişileri de sırf hayvansever diye aramızda bulundurmak , hayvanlara en az zehirleme yapan bir belediye kadar zarar verdiğini biliyoruz. Kimse bir hobi tatmini peşinde değil. İnsan haklarını savunuyoruz aslında. Çünkü var olmak haktır.
“ÜZERİNİZE VAZİFE OLMAYAN İŞE KARIŞIN”
Hayvan hakları hakkında geçmiş yıllara göre daha bilgiliyiz. Duyarlı insanlar giderek çoğalıyor. O duyarlı insanlara neler söylemek istersiniz?
Üzerinize vazife olmayan işlere karışın!
İnsanlara HAYTAP’ı anlatır mısınız?
HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu ) Türkiye’nin ilk ve tek hayvan hakları federasyonudur. Hayvanseverlerin bölük pörçük dağınık olmaları ve güçlü bir şemsiye altında bulunamamalarından dolayı birlik ve beraberlik altında olalım , daha güçlü olup güçsüzlere yardım edelim heyecanıyla kuruldu. HAYTAP aslında herkesdir , hepimiziz’dir. HAYTAP adı üzerinde güç birliğidir. Uzun yıllar süren çabalar sonucu bu güç birliği Temmuz 2008 itibarıyla resmi tüzel kişiliğe haiz olmuş ve bünyesinde bir çok dernek ve temsilciyi barındıran yerel ya da bölgesel bazda değil ulusal çapta çalışan kurumsal çalışan bir federasyon olmuştur. Yani Haytap 2000li yılların başındaki gibi sanal ortamda değil , fiili ve hukuki olarak adresi belli olan , resmi hesapları bulunan , dava açabilen devlet katında sözleşme imzalayıp muhatap alınabilen kısacası ete kemiğe bürünmüş Türkiye’de hayvan hakları konusunda çalışan tek federasyondur. Herkesin üyesi bulunduğu derneklerle beraber hareket edip , Türkiye çapında birbirinden habersiz olarak çalışan bir çok kişiyi aynı paralelde eylem yapma , merkezden çıkan bildirileri kullanma , idari makamlarla yazışmalarda yönlendirme , hukuki birliktelik sağlama , kavga etmeden bilimsel doğrultuda hareket edip , hayvan hakları hareketini örgütlenmesi gerektiğine inanmaktadır. Dağınık bir şekilde devam eden ve bugüne kadar sadece günü kurtarma hareketi halinde devam eden çalışmaların artık daha fazla sesini duyurması için ciddi bir örgütlenmeye ihtiyacı olduğu düşünülmektedir.
Çalışmalarınız neler?
HAYTAP’ta kilit kelime yardım edilecek hayvanların sahipsiz , kimsesiz olmasıdır. Bu durumda sokaktaki köpekten öte hayvanat bahçelerindeki , sirklerdeki , yunus parklarındaki , kürklerde kullanılan hayvanlar hepsi kimsesizdir. Onları kafes ardından kurtarmaktan tutun da gerekirse belediyelere bakanlıklara dava açmak , okullarda eğitim çalışmalarına katılmak , medyada seslerini duyurmak , halkla ilişkiler çalışmaları yapmak , kısa filmler ile halkın dikkatini çekmek gibi onlarca projemiz var. bunların hepsi web sitemizde detaylı olarak görülebilir. Giderlerimizin hepsini de fotoğraf ve faturaları ile yine aynı şekilde sürekli olarak web sitemize koyuyoruz. Dolayısıyla sahipsiz hayvanların tamamına yetişmek mümkün olmasa da eldeki gönüllü ve sınırlı bütçeyle optimum fayda için uğraşıyoruz. Nitekim petshopların kapatılmasından , sahipsiz hayvanların korunmasına dair yasa değişikliği tekliflerimize , meclisteki lobicilik çalışmalarına kadar makro ölçekli de onlarca çalışmamız var.
HAYVAN HAKLARINI MECLİSE TAŞIDIK
İsteklerinizi meclise taşıdınız…
Hayvan hakları ilk defa bizim sayemizde Türkiye’de başbakanlık katına kadar çıktı ve başbakanla konuşuldu. Sanatçı olan bir çok arkadaşımız da bu federasyon oluşumuna , enerji birikimine , güç birliğine destek verdi. Yoksa bu birlik ve enerji olmasaydı , yani federasyon kurulmasaydı bu taleplerimizin kolay kolay Ankara huzuruna bu kadar kısa sürede gideceğini sanmıyorum
Haytap nasıl ayakta duruyor?
En önemli gelir kaynağımız bağışlar , www.haytapshop.com üzerinden üyelerimizin yaptığı alışverişler ve www.sosrooms.com üzerinden yapılan konaklama bedelleri nedeniyle booking.com üzerinden aldığımız komisyonlar ya da he ryıl satışa çıkan HAYTAP takvimleri. Yani gelir kaynaklarımızı kendimiz yaratmaya çalışıyoruz. Oradan buradan “ eski usul” dilenmektense gelir kaynaklarımızı kendimiz yaratma yolunu seçtik. Yani bana para ver hayvanlara bakacağım doğru bir yol değil. Yaptığımız çalışmalar ister istemez bağışları da , bilinçli alışveriş sonucu alınacak seçim yerlerini de haliyle değiştiriyor. Fakat daha fazla gelir getirici kaynaklar yaratmamız gerekiyor.