Ülkeyi kan gölüne çeviren, halkın bir bölümünü sefalet, yokluklar içinde süründüren
14 senedir bir dediği iki edilmeyen Erdoğan, bu günlere kolay gelmedi.
Attığı her adım, söylediği her söz bugün söylediğini yarın inkâr etmesi hep proje dâhilindeydi.
Hitabet gücü ile bir kitleyi çok güzel etkiliyor.
Aynı zamanda besliyor.
Kömür, gıda yardımı, iş ve yeşil kart…
Yoksul ve dindar halkı yanına aldı böylece.
Tabiki bu arada okumuş kesimden ve kendisinin zor günlerinde yanında olanları ahde vefa misali makam sahibi yaparak hem onlara, hem de iş adamlarına zenginliğin kapılarını açtı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun dediği gibi “bir kayığı olmayan adamın bugün 30 gemisinin olmasını misal gösterebiliriz…
Kendisine biraz olsun karşı çıkmaya kalkanlara borcunu ödemiş olmasının rahatlığı içinde tekmeyi basıverdi.
Eski minik başbakan Davutoğlu misali…
AK Parti’nin koltuk için çalışma yapan bir siyasi hareket olmadığını, halk için, Türkiye’nin büyümesi, gelişmesi, zenginleşmesi için var olduğunu makama getirdiği kişilerden duyardık.(2015 Haziran genel seçimleri öncesi AKP. G Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop)
Aslında söylenenlerin hep tersinin olduğunu gördük.
Halk zenginleşmedi ama bakanlardan kolunda 700 bin liralık saat takanları gördük.
Bu arada Recep Tayyip Erdoğan ve yedi sülalesi de iktidarlarından en büyük payı alanlardan oldu elbette.
Kasımpaşa’da fırından bayat simitleri alıp ısıtarak satan o yoksul çocuk değil artık.
Yırtık pabuçla siyasete girdiğini bizzat kendisinin söylediği Erdoğan, bugün dünyanın en zenginleri listesinde yer almayı başarmış oldu.
***
Tüm olanlar karşısında 7 Haziran seçimlerinin ardından hükümet kurulamaması nedeniyle 1 Kasım 2015 te yapılan 26. dönem parlamento seçimlerinde Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki Ak Parti, yüzde 49.41 oy oranı ile 316 vekil çıkararak tek başına iktidar oldu.
Türkiye tablosuna baktığımızda AKP’nin oy sayısının ilk kez 85 seçim çevresinin tamamında 23 milyonun üzerinde oy aldığını, 35 kentte oyunu yüzde 10’nun üzerine çıkarttığını görüyoruz.
Partinin oy çıkartamadığı il sayısı böylece üçe düşmüştür.( Hakkâri, Şırnak ve Tunceli)
AKP nin 9,5 milyonun üzerinde olan üyelerinin içerisinde 5 milyona yakın aktif görev yapan üyesi olduğunu yetkili ağızlardan duyulmuştur.
Ana Muhalefet CHP ise 7 Haziranda yapılan seçimde 10 kentte birinci çıkmışken
Yenilenen seçimle Eskişehir, Zonguldak, Mersin ve Çanakkale’de birinci parti unvanını Ak Parti’ye kaptırmıştır.
7 Hazirana göre oylarını yaklaşık 500 bin artıran CHP’nin 12 milyon 56 bin 353 kişiden oy aldığı kayıtlardadır.
16 Mayıs 2016 itibarıyla, CHP’de parti kütüğünde kayıtlı asıl üye sayısı 1 milyon 212 bin 418 dir.
AKP’nin 9’5 milyon üye sayısının ve 23 milyon oy aldığını düşünürsek, hele hele karşısındaki Erdoğan’ın elinde Osmanlı dönemindeki padişahların dahi elinde olmayan uçsuz bucaksız yetkiler ve hazine varken CHP nin işi gerçekten çok zordur.
Oturup ne yapabilirimi düşünmelidir.
***
Osmanlıda padişahlar bile dönemin kralları gibi sınırsız yetkilere sahip değillerdi. Her işin padişahın iki dudağı arasında olduğu kanaati yanlıştır.
Çünkü Osmanlı Devleti’nin idarî yapısı o dönemin monarşi krallıklarından çok farklıdır. Padişah ve kendisine bağlı yöneticiler hukuk kurallarına uygun şekilde hareket etmek mecburiyetindeydiler.
Erdoğan bundan ötürü Türk usulü başkanlık dediği bir yönetim şeklini anayasayı değiştirerek getirmek istemektedir.
Osmanlı devlet yapısını şekillendiren Fatih Sultan Mehmet, meşhur Teşkilât Kanunnamesinde devletin iki temel unsuru olarak ehl-i örf ve ulema sınıfını saymaktadır. Ehl-i örfün, yani yönetici sınıfın başında sadrazam; ulema sınıfının başında ise şeyhülislâm yer almaktadır. Padişah devlet yönetiminde ehl-i örf ile ulema arasında denge kurmakta ve bunları birbirleriyle denetlemektedir.
Osmanlı toplumu kanun karşısında herkesin eşit olduğu insanlardan oluşur; bir köylü ile padişah bu noktada eşittir. Mahkemeler sıradan insanı yargıladığı gibi padişahları da yargılama yetkisine sahipti.
Oysa AKP iktidarında cumhuriyetin değerleri yok edilmiş aslında parlamento da ortadan kalkmıştır.
Kendimizi kandırmaya kalkmamalıyız.
Her şey tek adamın iki dudağı arasında toplanmıştır artık.
Bundan ötürü AKP’liler Erdoğan ‘ın mesajı okunurken ayağa kalkarlar hatta poposunu bile öperler.
Çünkü bedelini ödetecek gücü eline geçirmiştir artık.
Kendisinin zenginleştirdiği, makam sahibi yaptığı adam birkaç saat içinde yoksullaştırılır hatta zindana kapatılır.
***
Altı seçim kaybeden CHP silkelenmelidir.
Yeni bir seçimde oylarını beş, on puan artırsa bile Erdoğan’ın Türk usulü başkanlığını engelleyemez.
Tüm bunlara rağmen umutlarımızı tüketmemeliyiz. Muharrem İnce’nin sözlerini tıpkı benim yazılarımda yazdığım gibi bir baş kaldırı olarak görülmemelidir.
Türkiye elden gidiyor.
Adalarımız Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, Güneydoğu ise ABD ve emperyalist güçler tarafından işgale çalışılıyor ve de Kıbrıs’ın elden gitmesi an meselesi.
O zaman birçok partilimiz, vatandaşımız gibi Muharrem İnce’nin uyarılarını CHP yönetimi ciddiye almalıdır.
Birlikten güç doğacaktır ve Türkiye bu kara günlerden kurtulacaktır.
Sn.Kılıçdaroğlundan gereğini yapmasını bekliyor bir kez daha düşünmesini talep ediyoruz.
http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/osmanlida-hukukun-ustunlugu-mart-2015.html
Tünay Süer
İLK KURŞUN