NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
HER “YAVUZ”…
“YAVUZ” MUDUR…?
2 Temmuz 1912 de…
Alman Donanmasına..
“SMS GOEBEN” ismi ile katıldığın da…
Osmanlı’nın kaderi ile…
İç içe olabileceği…
Hayal bile edilemeyen…
Bir zırhlıydı…
“TCG B70 YAVUZ”…
16 Ağustos 1914 de…
Osmanlı Donanmasına katılan…
1950 yılına kadar da…
Türkiye Cumhuriyeti Bahriyesinde görev yapan…
“TCG B70 YAVUZ”…
Görev yaptığı süre içinde…
Caydırıcılığı sayesinde…
Çok başarılı hizmetler görmüş…
Ve Donanmaya asla ihanet etmemiştir…
“TCG B70 YAVUZ”…
Öğle asil bir Savaş Gemisiydi ki…
Aldığı hiçbir görevi…
Ağzına yüzüne bulaştırmamış..
Her sorumluluğun altından…
Alnının akıyla kalkmıştı…
1973 yılında sökülmeye başlanıncaya kadar da…
Kaderine razı olmuş…
Sessiz sedasız…
Gölcük’te demirli kalmıştı..
Şimdi…
“TCG F 240 YAVUZ”…
Bahriyemiz de görev yapıyor…
Daha mütevazi boyutlar da ama..
Daha teknolojik ve ateş gücü çok yüksek…
Dosta gurur verirken…
Düşmana korku salıyor…
Her YAVUZ…
“YAVUZ” mudur…?
İşte esas soru budur…
Her YAVUZ…
“YAVUZ” mudur…?
Tabi ki…
Her YAVUZ…
“YAVUZ” değildir…
Ben çok “Yavuz”lar gördüm…
Bazısının ismi Yavuz…
Bazısının Soyadı…
Bazıları hakikaten “YAVUZ”…
Bazıları ise…
İçi boş bir “HAVUZ”
Bir arkadaşım vardı…
Serdar YAVUZ…
Yüreği kocamandı…
Ağabeylerimiz vardı…
Rahmetli Fahri YAVUZ…
Rahmetli Halit YAVUZ…
Yine rahmetli Hulusi YAVUZ…
Bir de yüreğimizi ortaya koyduğumuz…
Bazı mücadelelerimiz de…
Ferdi kaprisleri…
Ayık olmayan kafaları…
Zarar saçan, hastalıklı bünyeleri…
Dumura uğramış beyinleri..
Çapsız…
Ufuksuz…
Hayal güçsüz…
İki metre önünü göremeyen…
Miyop gözleriyle…
“Böyyük adam” edasıyla gezen…
Nice “YAVUZ” ları da…
Maalesef…
Tanıma fırsatına erişmiştim…
“Yapılan Mücadele”yi…
Sarsan…
Geri döndüren…
Yaptığı hatalarla…
Başarısızlaştıran…
Kendi başarısızlığına da…
Hep bir mazeret uyduran “YAVUZ” lar…
Yiyen…
İçen…
Kafayı bulup…
Kendinden geçen…
“YAVUZ” lar…
Yediği önünde…
Yemediği ardında…
Bir eli yağ da…
Bir eli bal da…
Sırtında…
Yumurta küfesi olmayan…
Risksiz..
Sorumsuz…
Kurnazlık abidesi…
“YAVUZ” lar…..
Başarı…
Olmuş…
Olmamış..
Hiç umurlarında bile olmayan…
Sadece benliğini ve…
Kendi menfaatini düşünen…
“YAVUZ” lar…
Nice Babayiğit…
Bir lokma ekmek parası için…
Hayatlarını ortaya koyarken…
Geleceklerini…
Mücadele azmi ile…
Karartırken…
Yan gelip…
Yatan…
Keyfine keyif katan…
“YAVUZ” lar…
Yanlışlarının…
Bedeli ödetilince de…
Hışımlanan…
Hırslanan..
İhaneti sanat sanıp…
Olmayacak işlere…
Kalkan…
“YAVUZ” lar…
Anlayacağınız…
Çeşit çeşit “YAVUZ” tanıdım…
İçlerinde ne yüreklileri var dı…
Çekinmeden…
Lafı böğründen söylerdi…
Ne “YAVUZ” lar tanıdım…
Bilime inanmış…
Bilge kişilikleri…
İnsanı hayran bırakırdı…
Başka “YAVUZ” lar da tanıdım…
Ciğeri beş para etmez..
Menfaati için…
Pazar da…
Adam satan…
“YAVUZ” lar…
Neyse geçtik bu konuyu…
Bu arada…
Bir başka konuyu da dile getirmek…
Bizim…
Namus ve şeref borcumuz…
“METAL”…
Bir “UMMAN” dır…
Tepesinden tırnağına…
Kadar…
Çok büyük bir camiadır..
Böyle büyük bir camiadan…
Hiç kimse…
Ama hiç kimse…
Çakıl taşı bile sökemez…
“METAL” li olmak…
“METALLİCA” Gurubu ile…
Şarkı söylemeye benzemez…
“METAL” li olmak…
Sabır ister…
“METAL” li olmak…
Özveri…
Gayret…
Dürüstlük…
Mücadele azmi…
Ve fedakârlık ister…
En önemlisi…
“METAL” li olmak…
Düzgün ve…
Çok güzel…
Ahlaklılık ister…
Kılıçtarlık ister…
Serdengeçtilik ister…
“METAL” li olmak…
“METAL” le…
Kardaş…
Karındaş..
Yoldaş…
Olmak ister…
Gerçi…
Bunca hain olmasa…
On altı devleti yıkıp…
On yedinciyi kurar mıydık…?
Ama…
MEVCUT ŞARTLARDA…
Tüm olumsuzluklara…
Kumpaslara…
Katakullilere…
Ve hainliklere karşın…
ATASÖZÜMÜZÜN BELİRTTİĞİ GİBİ…
TEŞBİHTE HATA OLMAZ…
“Yavuz hırsız ev sahibini korkutmaya kalksa da…” SADECE HAVALARINI ALIRLAR…
“METAL” hala…
Kahredici ekseriyeti ile…
Dimdik ayakta duruyorsa…
Bu duruşu sergileyenlere…
Ve destek verenlere…
“C A N” OLMAK İSTER…
ONUN İÇİN…
ÇOK İYİ DÜŞÜNMEK GEREKİR…
HER “YAVUZ”…
“YAVUZ” MUDUR…?
Saygılarımla
Cep No: 0 505 522 67 25