Sene 2004.
Londra’daki Madame Tussauds Müzesi’nde Mustafa Kemal’in balmumu heykeli vardı. Ancak, Mustafa Kemal olduğuna bin şahit isterdi. Raşitik bir vücut, alakasız bir surat, ne saçı benziyordu, ne göz rengi tutuyordu. Üstelik, müzede sergilendiği yer adeta kıyıda köşedeydi, büyük devlet adamlarına ayrılan bölümde değildi.
*
Müzeyi her sene bir milyon kişi ziyaret ediyordu, Türk vatandaşları gördükçe kahroluyor, yabancılar ise Atatürk’ü böyle tanıyordu.
*
Londra’ya her giden aynı şikayetle dönüyordu ama, sayın devletimiz, sayın hükümetimiz kılını kıpırdatmıyordu…
Mustafa Koç el koydu!
*
(Madame Tussauds müzesindeki tuhaf heykelden rahatsızlık hissedenlerin başında, varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Yılmaz Büyükerşen geliyordu. Kendimiz yapmazsak, elaleme bırakırsak, olacağı bu diye düşünmüş ve sırf bu nedenle balmumu heykel çalışmaya başlamıştı. Büyükerşen’in çabalarından önce Türkiye’de balmumu heykel yapmak için malzeme bile üretilmiyordu. Dönemin hava kuvvetleri komutanı İbrahim Fırtına, Eskişehir’de görev yaptığı sırada, Profesör Büyükerşen’in çabalarına şahit olmuştu. Bir vesileyle biraraya geldiklerinde Mustafa Koç’a anlattı. Fikri ateşledi. Mustafa Koç, balmumu heykelde en yetkin ismimiz Profesör Büyükerşen’i aradı, projenin başına geçer misiniz diye sordu. Cevap, elbette evetti.)
*
Koç grubu, Madame Tussaud müzesiyle temas kurdu, resmi teklifini iletti: “Atatürk heykelini değiştirmek istiyoruz, Profesör Yılmaz Büyükerşen’in kontrolünde olacak, gereken neyse yapmaya hazırız.”
*
Müze tarihinde böyle bir değişikliğin örneği yoktu. Mırın kırın ettiler, olmaz öyle şey filan dediler. Koç grubu bastırdı.
*
Müze yönetimi iki şartla kabul etti. Müzenin başheykeltıraşı, Profesör Büyükerşen’le birlikte çalışacaktı, Koç grubu tüm masrafları karşılayacak, üstüne 70 bin pound ödeyecekti.
*
Derhal kabul edildi. İki şarta, iki karşı şartla cevap verildi. Müzenin heykeltıraşı öncelikle Lord Kinross’un Atatürk biyografisini okuyacak, ardından Anıtkabir’i görecek, sonra heykele başlayacaktı. Çünkü Atatürk, sadece vücut ölçülerinden, fotoğraflarından ibaret değildi. Atatürk’ün dehasını, ışıltısını tanımadan, Türk milletinin Atatürk’e sevgisini, saygısını tanımadan, Atatürk’ü Atatürk’e benzetebilmesi mümkün değildi.
*
Atatürk’ün 50 yaşındaki hali yansıtılacaktı. 10 Kasım 1938’de vefatından hemen sonra alınan ve Anıtkabir’de korunan birebir yüz maskı kopyalandı. Vücut ölçülerini ve karizmasını ortaya koyan fotoğraflarını Profesör Büyükerşen verdi.
*
(Parantez açalım… Bu projeye vesile olan İbrahim Fırtına, asrın iftirasıyla Silivri’ye tıkıldı. Bu projenin, Atatürk’e dair tüm askeri organizasyonunu üstlenen, değerli arkadaşım kurmay albay İsmet Çınkı, asrın iftirasıyla Maltepe’de yatırıldı. Bu memlekette Atatürk’ü sevmenin maalesef ciddi bedeli var… Parantezi kapatalım.)
*
Bir sene çalışıldı.
Gerçeğe yakışır, muhteşem bir heykel ortaya çıktı.
*
Ayrıca…
Koç Grubu’nun sözleşmesi gereğince, heykelin yeri değiştirildi. Ana salon tabir edilen, büyük liderlerin sergilendiği bölüme taşındı.
*
Törenle açılışı yapılacaktı.
Gününü Mustafa Koç belirledi.
*
10 Kasım 2005.
Ölüm yıldönümünde, doğacaktı.
*
O zamanlar atv haber’in başındaydım. Atv de henüz havuz medyası değildi. Madame Tussauds müzesinden özel izinle canlı yayın yaptık. Koç Grubu tarafından yenilenen Atatürk’ün balmumu heykelini, açılışından bir saat önce Türkiye’ye gösterme onurunu yaşadık.
*
(30 dakika yayın yaptık. İzlenme rekoru kırıldı. Telefonlarımız kilitlendi. Yurttaşlar ağlayarak arıyor, tekrarını istiyordu. Ana haber bülteni, o gün ve ertesi gün, üç defa tekrar yayınlandı.)
*
Mustafa Koç canlı yayınımıza katıldı. Yandaş medyaya biat etmediği için işten çıkarılacak olan değerli arkadaşım Korcan Karar’ın sorularını yanıtladı. Neden bu işe el koyduğunu anlattı.
*
“Atamızı aklımızda ve kalbimizde taşıdığımız biçimde, yani gerçek hatlarıyla tanıtmak istedik. Gururluyum, heyecanlıyım. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, fiziken aramızda olmasa da, 20’nci yüzyılın liderleri arasında, peşinden kitleleri sürükleyebilecek karizmaya ve öngörüye sahip… İdealleri halen yaşayan, fikirleri ölümsüz bir başka lider yok. Atatürk Türkiyesi’ni çağdaş uygarlığın ilerisine taşımak, ülkemizi ve tarihimizi uluslararası platforma doğru tanıtmak için, üzerimize düşenleri yapmayı bir borç biliyoruz.”
*
2003’te Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan Mustafa Koç’un, bu koltukta bizzat gerçekleştirdiği ilk sosyal sorumluluk projesi buydu. İlk imzasını Mustafa Kemal’le atmıştı.
*
Ailesi ona mübarek bir isim verdi.
O da isminin hakkını verdi.
*
Ve önceki gün, sosyal medyadan hayatının son paylaşımlarını yaptı.
Bu defa Havana’da adaşı’nın yanındaydı.
*
Güle güle Mustafa Koç.
Nur içinde yat.
Seni hep güzel hatırlayacağız.
Hep Mustafa’yla hatırlayacağız.