Bir bardak çayda fırtınalar koparıldı!..
Her gün şehitler gelirken; kimsenin kanına ve de gururuna dokunmuyordu…
PKK paçavraları yurdumun topraklarında hâlâ sallandırılırken; kimsenin kanına ve de gururuna dokunmuyordu…
HDP’li milletvekilleri, devletin polisine, askerine taş atarken, tokat atarken, hakaret ederken; kimsenin gururuna ve de kanına dokunmuyordu…
HDP’li belediyelerin verdiği iş makineleri ile hendekler kazılırken, belediyelerde PKK mahkemelerine odalar tahsis edilirken; kimsenin gururuna ve de kanına dokunmuyordu…
HDP’li belediyelerin araçları ile Kandil’e yemek, mühimmat taşınırken; kimsenin gururuna ve de kanına dokunmuyordu…
Bebek katili Öcalan’ın mektupları vatan meydanlarında okunurken; kimsenin gururuna ve de kanına dokunmuyordu…
HDP’li Selahattin Demirtaş, AB, ABD, Rusya arasında “özerklik” için mekik dokurken; kimsenin gururuna ve de kanına dokunmuyordu…
Düşürülen Rus uçağı ile ilgili Demirtaş, “Türkiye hata etti” derken; kimsenin kanına ve de gururuna dokunmuyordu…
“Anayasa değişikliklerinde ortak uzlaşı” bahanesiyle pek ala randevu da talep edilmişti HDP’den…
Aa!.. Bir de baktık ki; İmralı komisyonunun değişmez üyesi, Dolmabahçe mutabakatının jönü HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in anayasa değişikliği ziyareti öncesi “kaçak çay içer gidersiniz” sözleri manşetlerde patladı!.. Geçtiğimiz Cumartesi öğle sonrası saatlerinden itibaren siyasi kulislere AKP’li algı uzmanları “Başbakan Önder’in sözlerine çok kızdı. Küplere bindi. Çok ağır sözler sarf etti. Sakinleştiremiyoruz” diye üflemelerde bulundu. Sonrasında bildiğiniz “HDP ile randevunun iptal edildiğine” dair yazılı Başbakanlık açıklaması. Malum tabloda randevuyu isteyen de iptal eden de kendileri. Bu ne perhiz ne lahana turşusu!.. Değil…
Tamam; “kaçak çay” ile Önder’in -bu ticareti PKK’nın kontrol ettiğini hepimiz bildiğimiz için- “PKK’nın çayını içersiniz” açıklaması yaptığını düşünüp bunu da onur kırıcı bulabilirsiniz. Ben de “PKK bu ülkede nasıl çay kaçakçılığını organize eder, devlet uyur mu” diye sormayacağım.
Fakat, Selahattin Demirtaş’ın yakın geçmişten Davutoğlu’na yaptığı hakaretlerden bazı kısa alıntılar yapacağım;
“PYD, Fırat’ın ötesine geçecek sen de bön bön bakacaksın”,
“Sınıf başkanlığı yapamayacak biri”,
“Başbakan olamadın”,
“Saraydan habersiz sokağa çıkamıyor”,
“Siyaseti bırak, evlilik izdivaç programlarına çık”,
“Reisini al Cizre’ye git”,
“Katil devlet”…
Üstelik “kaçak çay hakaretini” yapan da bu sefer Demirtaş değil. Muhatabı hiç değil. Sözde çözüm sürecinde R. Erdoğan’ın yakın dostu “Başbakan”ın da sık sık telefonlaştığı Dolmabahçe artisi.
Kandil’deki eli kanlı katillerden Cemil Bayık ekseninde, Sırrı Süreyya Önder’in Selahattin Demirtaş ile pek hoşlaşmadığı da açık bilinenlerden. Gazeteci Ruşen Çakır’ın Cemil Bayık ile yaptığı bir röportajda “HDP bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı… Mesele Beyoğlu’nda bir grup var… Cihangir de…” sözlerinden sonra Sırrı Süreyya Önder ile yapılan kavgaları hatırlatıp geçelim…
Gelelim; bir bardak çayda kopartılan fırtına ve anayasa değişikliği randevusu iptalinin perde arkasına. Külliye kaynakları, Başbakan’a yakın kaynaklar doğruladı. “HDP randevusunu iptal et” talimatı R. Erdoğan’dan verildi “Başbakan” Ahmet Davutoğlu’na. Haberciliğin temel ilkelerine sadık kalalım; istişare de edilmiş… AKP kulisleri de iptalin ardından karıştı. Ne olup bittiğini anlamaya çalışan bazı AKP kurmayları, “randevu iptal edilmemeliydi. Şimdi HDP’nin eline daha büyük koz verdik. Aslında onlara giderek ellerindeki büyük kozu alıyorduk” diyerek Davutoğlu’na ulaşmaya çalıştı. Ahmet Hoca’nın çok kızgın ve de sinirli olduğu gerekçesi ileri sürülerek duvar konuldu AKP kurmaylarına. Şimdi kendi içlerinde tartışarak sorulara cevap bulmaya çalışıyorlar.
“Dolmabahçe mutabakat”ı tiyatrosunun ikinci perdesini izliyoruz!..
İhanet mutabakatını imzala, kamuoyuna ilan et… Sonra da masaya tekme vurdum diye milleti kandır…
PKK ülkeyi kan gölüne çevirirken, özerklik ilanları yaparken HDP’den randevu al sonra iptal et..
Önemli bir ayrıntıya da açıklık getireyim; Sırrı Süreyya Önder’in fırtınalar (!) yaratan açıklamasının muhalif bir gazetede patlamasına. Algı operasyonlarında ve iletişim oyunlarında biz buna “ters raket” oyunu deriz. Sırrı Süreyya Önder’in, Demirtaş’ın ima ettiği “Erdoğan sevici”ler listesinden biri olduğunu da ekleyelim. Anlayan anladı!..
Kod adı “antibiyotik tedavisi” olan bebek katili Öcalan’ın tekrar yeni bir çözüm süreci masalı ile sahaya sürülmesinin yapı çalışmaları bunlar.
Ama beni, kimse Öcalan ile Kandil’in ayrı düştüğüne, düşman kamplar haline geldiğine dair hikayelere inandıramaz. Maalesef, Kandil de terörist başı da bizim bazı saflardan çok daha uyanık.
Bir yanda Barzani’ye diğer yanda Öcalan’a sarılınıyor!.. Sahte milliyetçilik senaryoları tezgahlanıyor.
Türkiye, İmralı ile Kandil arasında tost edilirken, analar ağlarken, üniter yapımızdan vazgeçmemiz için ağır bedeller ödetiliyor. Başkanlık dayatılıyor!..
yeniçağ