Ortadoğu’nun nabzını en iyi tutan gazetecilerden Hüsnü Mahalli hükümetin dış politikasını yerden yere vurdu.
Ortadoğu konusuna en hâkim gazetecilerden biri olan Yurt Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli Medyaradar röportajcısı Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Mahalli’nin dış politikadan tutun, siyaset ve medyaya kadar birçok çarpıcı açıklaması vardı.
“BATAKLIĞIN EN DERİN NOKTASINDAYIZ”
Hüsnü Bey; gece gündüz ülkenin ahvalini konuşmaya başladık. Siyaset dünyası da sokak da hep gerilen dış ilişkileri konuşuyor. Başkentin göbeğinde tam da kalbimizde bombalar patlıyor. Uçurumun Kenarında Dış Politika diye bir kitap okumuştum yıllar önce. Durum şu an tam olarak ne?
Bir Onur Öymen kitabıydı ve ben de okumuştum. Ama şu an durum çok daha vahim uçurumun da ötesinde. Bataklıktayız dersem tam da yeri olur. Hatta bir tık ileri götüreyim ve daha iddialı konuşayım bataklığın en derin noktası.
“İLKOKUL ÇAPINDA DIŞ POLİTİKA İZLENİYOR?”
Şu sıralar stratejik derinlikten anladığınız ne?
Derinlik uzaya çıktı ve buharlaştı. Öyle bir derinlik yok, çok büyük hatalar yapılıyor. Derinliği bırak ilkokul çapında bir dış politika yürütülüyor ve ben bu konuda oldukça karamsarım. Çok büyük hatalar yaptık dedim ya; işte o hataları büyüterek yapmaya devam ediyoruz.
“DIŞ POLİTİKAYI BİLEN YOK, BEN BİLE ONLARDAN DAHA ÇOK BİLİYORUM”
Türkiye dış politikada nereye yürüyor?
Büyük bir çıkmaza ve kaosa yürüyor. Türkiye bataklığın dibinde, duvara tosladı ve çok büyük sersemlik var. Dış politikayı da maalesef bu ülkede bilen yok. Emin olun ben hepsinden daha hâkimim dış politikaya. Bu coğrafyayı kimse bilmiyor, işin kötü yanı ise bildiklerini zannetmeleri. Karanlık ilişkilerle bu işler yürümez. Krallarla, şeyhlerle, emirlerle el ele, kol kola, omuz omuza, yanak yanağa, dış politika mı yürür?
“DEĞERLİ YALNIZLIK DİYE BİR ŞEY YOK ÇÜNKÜ DEĞER DEĞİLİZ”
“Değerli yalnızlık” ile baş başayız? Komşularla sıfır sorundan sıfır komşuya nasıl gelindi?
Değerli yalnızlık diye bir şey yok. Bu söylem bir züğürt tesellisi. Onlar kendilerince kendini avutuyor. Değerli yalnızlık diye bir şey olamaz çünkü biz bugün dış politikada bir değer değiliz. Bugün ne ABD ne de bir başka ülkenin gözünde bir değer değiliz. Somut bir kanıt vereyim sana; bugün Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, adama diyor ki “Ya ben ya PYD” Şimdi sen eğer Türkiye gibi 80 milyon nüfusu olan, büyük bin yıllık tarihi olan bir ülkeyi bir terör örgütü ile alternatifli tartışıyorsan bittin, kendini harcadın. Kendin değerini kendin belirlersin.
“SURİYE’Yİ İYİ OKUYAMADILAR”
Yanlış olan neydi mesela, nerede yaptık o bahsettiğiniz en büyük hatayı?
Bir kez terör örgütlerine güvenilmez, İslamcılara, Müslüman Kardeşlere güvenilmez. İşin kötü yanı Esad’ı da iyi okuyamadılar. Zannettiler ki diğerleri gibi birkaç ayda devrilir ama Suriye gerçeklerini bilmiyorlardı, o kadar zayıflardı ki bu konuda! Çünkü Suriye halkı asla Esad’a karşı ayaklanmaz. Esad için Alevi dediler ama Sünni olanlar da Esad’ı çok seviyordu bunu da bilemediler. Hatta öyle ki yüzde 80’i Sünni olan ordu da asla Esad’dan vazgeçmez, çünkü ordu da onu çok seviyor; bunu da okuyamadılar. Ayrıca Suriye vatandaşı şunu düşündü diyelim ki; Esad’dan vazgeçtik; kim getirecek ülkeye demokrasiyi?
“KENDİSİNİ PADİŞAH, SULTAN OLACAK ZANNETİ VE HAVAYA GİRDİ AMA…”
Peki, buralara nasıl gelindi? Kardeş Esad’dan diktatör Esed’e geçiş sürecini merak ediyorum?
Sayın Cumhurbaşkanı, Arap Baharı ile birlikte Mısır, Tunus, Libya gibi ülkelerde Müslüman Kardeşler iktidara gelince yeniden Osmanlı padişahı olabilirim, sultan olabilirim havasına girdi. Herkesin kendisine bağlı olacağını sandı. Yavuzlaşacağını düşündü! Neden 3. Köprü’nün adını Yavuz koydu sence? Bunlar tesadüf değil. Çünkü kendini Yavuz gibi görüyordu. İran’a kafa tut, Suriye’ye, Rusya’ya kafa tut. Ama sonunu hiç düşünme… Dış politika Allah’a emanet yürütülmez. Yüzlerce kez çıktı Esad “Alevi” dedi. Ama bu ülkede de 20 milyon Alevi var, bunu niye göz ardı etti? Onu bırak çıktı Kemal Kılıçdaroğlu için defalarca “Alevi, onun için Esad’ın yanında” dedi. Şimdi bu söylenecek lafı mı?
“ESAD’IN YANINDA DURMALIYDI TÜRKİYE”
Suriye konusunda nasıl duruş sergilemeliydik peki?
Çok net söylüyorum: Esad’ın yanında olmalıydık. Çünkü Esad senin bu bölgede en sevdiğin kişiydi. Tatillere gittiğin, kolkola girdiğin. Sana Suriye’nin kapılarını koşulsuz açmış bir liderden söz ediyoruz. 2007’de Suriye ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 300 milyon dolardı. 2010 yılında 3 milyara dayandı. Daha birçok konu var.
“ÖSO’YU KURANLAR…”
Suriye’de kadın çocuk demeden bombalar yağdıran binlerce kişinin katili Beşar Esad’ın yanında yer almak akıllara zarar geliyor Türkiye açısından.
Peki, 2011’den önce, Arap Baharı başlamadan önce Esad kimseyi katlediyor muydu? Hayır… Ama sen Türkiye olarak daha hiçbir şey yokken Suriye’de, birkaç gösteri başlamış, ne öldürme ne bir şey… Mayıs ortalarında geldin Antakya’da Özgür Suriye Ordusu’nu kurdun, silahlandırdın. Suriye’ye soktun ve insanları öldürdün.
“ARTIK GERİ DÖNÜŞ YOK, DÜZE ÇIKIŞ YOK”
Ama bu çok vahim iddia ve bunu iktidar asla kabul etmiyor…
Bunu kabul etmelerine gerek yok. Tarih, belge her şey ortada. Hatta CHP milletvekilleri Antakya’ya gitti, teftiş için ve o kampa alınmadılar. Hiçbir şey gizli değil. Bütün bu terör örgütleri bugün dâhil Türkiye’de sık sık toplanıyorlar. Hatay, Antakya, İzmir, Kilis, İstanbul gibi yerlerde ve kendi sosyal medya hesaplarından fotoğraf paylaşıyorlar. Bunlar her zaman için MİT, CIA, Katar istihbaratı, İngiliz istihbaratı ile birlikte toplanıyorlar. Dolayısı ile bugün hiçbir şey sır değil…
“SÜREKLİ TEHDİT ALIYORUM”
Bu ülkede yaşayıp bu sözleri kurmak cesaret ister. Biraz da insafsızlık, sürekli bir eleştiri bombardımanı… Hiç çekinmiyor musunuz bu sözleri sarf ederken?
Elbette korkuyorum zaman zaman. İnsanız neticede… Bir sürü tehdit alıyorum. Benim ne korumam var, ne şoförüm ne silahım. İstesem talep de bulunur alırım ama almıyorum. Şimdi sizinle çıkalım çarşı, pazarda rahatça gezerim. Korkarak yaşanmaz.
“ARAP BAHARI ÖNCESİ HERKES BENİ İSTERDİ AMA ŞİMDİ…”
Demek ki neymiş yine de şanslıyız ve gayet özgür bir ülkedeyiz ki; herkes düşündüğünü rahatça dile getirebiliyor.
Hiç de öyle değil. Neden bir sürü arkadaşımız Silivri toplama kampında o zaman? Çoğu içeride… İçeride olmayanlar da dışarıda. Dışarıda derken çalıştıkları gazetelerden kovulmuşlar, televizyonlardan atılmışlar yani işsizler. Çok da özgür değiliz! Sınırlı özgürlük diyoruz buna… Bakın ben Arap Baharı’ndan önce TRT’de program yapıyordum, Akşam’da yazı yazıyordum, SKY’da, TVNET’te program yapıyordum, hemen hemen bütün kanallardan çağrılıyordum şimdi hepsi kesildi. Şu an diyorum ki o kanallara “Kardeşim sen o kadar yandaş çağırıyorsun ben de orada çıkayım sadece iki kelime söyleyeyim bakalım halk kime inanacak, kime güvenecek” asıl mesele bu. Bugüne kadar ben ne dediysem yüzde yüz benim dediklerim doğru çıktı, yüzde yüz onların dediği palavra çıktı.
Sizin için bu ülkeden beslenip bu ülkeye ihanet eden biri olarak bahsedenler var. Hatta “Ajan” deniyor sizin için.
Niye ajanmışım? Nereden bu kanıya varmışlar? Bu ülke benim… Ben 18 yaşında bu ülkeye geldim, bir üniversite öğrencisi olarak ve 45 yıldır da burayım.
“BANA AJAN VE HAİN DİYENLERDEN DAHA ÇOK SEVİYORUM BU ÜLKEYİ”
Ajanlık ifadesini kabul etmiyorsunuz yani?
Asla. Ben bu ülkeyi sonsuz seviyorum. Hatta bana o lafı söyleyen insanlardan bin kat daha çok seviyorum ben bu ülkeyi. Ülkemin geleceği için doğruları söylemek ne zaman ajanlık olmuş? Zaten haber yaparsın ajan, hain olursun, gerçekleri söylersin ajan olursun.
“EĞER BUGÜN BEN YANDAŞ OLSAYDIM…”
Yandaş olsaydınız hayatınızda ne değişirdi bugün?
Bir elim yağda diğer elim balda olurdu. Kanallar beni konuk etmek için yarışırdı. Gazeteler köşe yazdırmak için sıraya girerdi. Paraya para demezdim, kafam rahat olurdu.
AJANSAM EĞER CUMHURBAŞKANI’NIN YANINDA NE ARIYORDUM?”
Sizin için Suriye istihbaratının adamı da dendi sık sık…
Ben burada duruyorum. Bu devletin de istihbarat örgütleri, güvenlik örgütleri var, telefonlarım dinleniyor. Neden gelip de almıyorlar ya da ajanlığımı tescillemiyorlar? Demek ki bunlar boş iftiralar.
“AKP’NİN YANINDAYDIM, SONSUZ DESTEKLİYORDUM AMA…”
Evet, çok ilginç… Bir dönem AK Parti iktidarının kayıtsız şartsız destekçisiydiniz… Sayın Erdoğan ile seyahatlere giderdiniz…
Evet, yanlarındaydım ve doğru söylüyorsun sonsuz destek veriyordum.
“AK PARTİ DOĞRU İŞLER YAPIYORDU AMA…”
Ne değişti de bu keskin dönüşünüz gerçekleşti?
Çünkü yanlışlar başladı, çuvalladılar. Ezbere yürümeye başladılar. O dönem doğru iş yapıyorlardı Ortadoğu’da. Suriye’de ilişkiler güzeldi. Suriye ile dosttuk, Irak ile dosttuk… Şimdi bir tek dostumuz yok yanımızda.
Türk vatandaşlığına geçişinizde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği olmuştu değil mi?
Eee tabii ki öyle oldu. Bakanlar Kurulu kararı ile oldu. Ben tutup da yalvarmadım!
“IŞİD’DEN SÜREKLİ TEHDİT ALIYORUM”
Yeni Şafak demişken bir haber vardı o aklıma geldi, “Sultanahmet bombacısı Hüsnü Mahalli’nin akrabası çıktı” şeklinde bir haber yapmıştı Yeni Şafak. Ondan da bahsedelim isterim.
Bak İbrahim Karagül ile biz Arap Bahar öncesi TVNET’te birlikte program yapıyorduk ve aynı şeyleri düşünürdük. Kafası da çalışan bir arkadaş ama şu an öyle ayrı noktadayız ki! Neymiş efendim bombacı benim akrabam çıkmışmış! İbrahim, bunu manşete çekiyor. İyi de ben bunu zaten bir gün önce kendim söylemiştim; ‘Bu adam Cerabluslu, uzaktan bizim akraba olur “ diye anlatmışım. Bunu çok büyük haber yakalamışlar gibi tutup manşet yapıyorlar. Diyelim ki senin akraban hırsız çıktı, sen de mi hırsızsın? Kaldı ki bu ülkede en çok IŞİD’i eleştiren benim. IŞİD’den de tehdit alıyorum sürekli.
“IŞİD KAFAMI KESMEK İÇİN FETVA VERMİŞ”
Nasıl tehditler alıyorsunuz, ürperdim bir anda, insan korkuyor! İnsan sureti olan bir canavardan bahsediyoruz adeta.
Sürekli hem de. Hatta hakkımda fetva bile vermiş. Kafamın kesilmesi için emir buyurmuşlar.
“ESADCI DEĞİLİM, HATTA BABASI DÖNEMİNDE ÜLKEYE GİRİŞİM YASAKTI…”
Esadcı mısınız peki?
Niye Esadcı olayım? Akıl var mantık var! Esad’ı daha hiç kimse eleştirmezken ben eleştiriyordum. Esad’ın ideal ve dört dörtlük demokrasi olmadığını ama buna niyetinin olduğunu söylüyordum çünkü birebir tanıyorum onu. Babası asla demokrat değildi. Ben onun babasının döneminde Suriye’ye giremezdim, girişim yasaktı ülkeye nasıl ajan olabiliyorum şimdi ben? Ama Esad geldiğinde baktım, Batı eğitimi almış, kendisi eğitimli eşi yine öyle kültürlü. Uzun süreli sohbetlerimiz oldu ve umut olduğunu gördük ve dedik “Destek verelim.” Burada nasıl Erdoğan’a Gül’e destek verdiysek ona da verdik.
Ama Türkiye’nin de Ortadoğu’da bir birleştirici güç olma özelliği yok muydu? Biraz da bunu istedi Cumhurbaşkanı…
Vardı, doğru ama yapamadılar. İşte diziler hatırlasana, nasıl rekorlar kırıyordu. Aşk-ı Memnu dizisi mesela. Şimdi diziler niye seviliyordu oralarda? Türkiye İslamcı olduğu için sevilmiyordu, Türkiye seviliyordu. Çünkü o dizilerin hiç birinde İslami motif yok, insanlar merak ediyordu burayı. Türkiye büyük bir devlet sonuçta kim ne derse desin. Tarihi, coğrafyası, Cumhuriyeti, insanı…
Lübnan’da bir gün hiç unutmuyorum bir arkadaş ortamında kadınlar-eşler vardı. Kadınlardan birisi bana dedi ki ‘Hüsnü Bey bu Aşk-ı Memnu ’da hani kimin eli kimin cebinde belli değil, bu gerçek mi’ dedi. Yani Türk toplumu bu mu? Şimdi ne cevap verirsin! Hadi buyurun! Evet, Türkler böyle, kimin eli kimin cebinde belli değil, herkes herkesle yatıyor, böyle mi dersin yoksa gerçeği mi söylersin. Ben de dedim ki ‘Ya sonuçta bu bir film, öyle düşünmeyeceksin ama Türkiye bir Arap ülkesi değil.’ Örneğin Arap ülkelerinde evlenirken eşinizi hiç göremezsiniz evlenmeden. Sadece fotoğrafını görebilirsiniz.
“IŞİD’İ TÜRKİYE, ABD GİBİ DEVLETLER BÜYÜTTÜ!”
IŞİD’i kim büyüttü? IŞİD nereden ortaya çıktı bir anda?
Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Amerika, İsrail, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya hepsi… Başlangıçta böyle kuruldu. Evet, böyle bir canavarı yarattılar. “Esad’ın gitmesi için her şey mubah” diyorlardı. Ama şimdi geldi yarattığın canavar seni ısıracak. Akrep cebe konulmaz. Akrebi cebine koyduğun zaman illa bir yerini ısıracak. Bunun şakası yok.
“YENİ BOMBALAR PATLAYACAK”
En son kalbimizin tam orta yerinde Ankara’da bombalar patladı, bu dehşet vericiydi…
Daha da patlayacak. Göreceksin bu işin sonu gelemeyecek. Her an, her saat patlama olabilir bu ülkede. Devamı da gelecek. Bunun müneccimlikle alakası yok, bu coğrafyayı bilirsen, bu ruh hastalarını tanırsan, ben birebir tanıyorum bu adamları, ne kadar ruh hastası, sapık, ilkel, çağdışı, aptal!
“TERÖR ÖRGÜTLERİ ERDOĞAN’I SEVİYOR”
7 Haziran seçimleri öncesi çok çarpıcı bir yazı yazmıştınız Yurt Gazetesi’nde ‘AK Parti iktidarda kalırsa IŞİD, El Nusra, ÖSO gibi ruh hastası örgütler ilerler, yüzde 100 artar demiştiniz. Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak gücüne güç katarsa bu örgütler moral olarak güç kazanır, katliamlar da devam eder demiştiniz…Ne alaka, bu acımasız bir itham değil mi?
Hiç de acımasız bir itham değil. Doğru, yüzde yüz aynı düşünüyorum. Ankara katliamının hemen ardından El Nusra açıklama yapıyor, Türk medyası vermiyor onu, Nusra açıklamasında; “Erdoğan’ın arkasındayız“ diyor. Nasıl bir açıklama bu ya? Sen bir terör örgütüsün. BM kararı ile terör örgütü. IŞİD, El Nusra gibi 160 tane daha örgüt var o listede. Ve bunların hepsi Erdoğan’ı seviyor.
“PUTİN HAZIRLIK YAPIYOR TÜRKİYE’Yİ MAHVEDECEK”
Ama Erdoğan’ın da dış politikada öyle bir cesur duruşu var ki ister istemez kapılıyorsunuz. Adam çıkıyor Rusya’ya kafa tutuyor. İran’a kafa tutuyor, ABD’ye kafa tutuyor. Ve ister istemez Ortadoğu’da da bir kahraman gibi görenler var onu…
Dış politika atara atar, gidere giderle yürütülmez. Eee kafa tuttuk da ne oldu? Rusya’ya bir şey mi oldu? Türkiye mahvoldu. Turizm sıfır, ithalatı sıfır, ihracatı sıfır, şirketler sıfır. Daha bir şey yapmıyor Putin, henüz harekete geçmedi. Ama hazırlanıyor emin olun. Daha neler yapacak, Putin öyle kolay adam değil böyle kalmaz. Daha hazırlık yapıyor çünkü bir takım kararlar anında alınmaz. Örneğin doğalgaz meselesi, doğalgazı kapatmadı ama ben yüzde yüz inanıyorum günü ve saati geldiğinde tak diye kapatır vanayı.
“ARTIK ERDOĞAN’A GÜVENMİYORLAR”
Amerika biz ne dersek tam tersini söylüyor. NATO “Bize güvenmeyin” diyor. BM durmadan bizi uyarıyor… Neler oluyor?
Biz sevmiyorlar. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı’na güvenmiyorlar artık. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Türkiye içi politikalarından gıcık oluyorlar.
Ama bu politikalarından dolayı Obama’ya da çok büyük bir güven yok. Kırmızı çizgileri hep ihlal oldu.
Yoo, Obama ilk günden itibaren Esad’a karşı tavır almadı.
“SURİYE’DE TÜRKMENLER ÇOK MUTLU”
Niye Suriye konusunda her zaman Türkiye’nin yanında değil miydi?
Konuşmaya bakmayın siz, herkes konuşur. Şimdi dış politikada özellikle herkes her gün bir şey söyler. Türkiye’de bir ay önce gündem neydi? Suudi Arabistan’la birlikte Suriye’ye girecektik. Ne oldu, attık bir palavra ben de çıktım bir TV kanalında ‘nah girersin’ dedim. Bayırbucak salladın, bir ay iki ay millete salladın Bayırbucak, Bayırbucak! Ya dedim ki orada Bayırbucak Türkmenleri diye bir şey yok.
“MİT TIRLARI EL NUSRA’YA GİTTİ”
MİT TIR’ları da Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu ama…
Bak ne güzel söyledin! Yalan. Çıktı söyledi “Suriye’de 4 milyon Türkmen var.” Türkmen kardeşlerimiz mülteci olarak geldi. Kaç mülteci Türkmen var burada. 21 bin toplam Türkmen mülteci var. Ben söylemiyorum Yalçın Akdoğan çıktı söyledi parlamentoda. Bunların 9 bini Cereblus, Azez bölgesinden geldi ki biliyorum ben oralıyım. 10 bini de Bayırbucak’tan geldi.
MİT TIR’larında Bayırbucak Türkmenlerine gittiği iddia edilen silahlarla ilgili Can ve Erdem Gül tutuklanmışlardı yaptıkları haberden dolayı…
El Nusra’ya gitti işte silahlar. Ne gizli bilgisi ne ifşası yahu bu yayınlanmış. Sen o adamları tutuklamışsın. Hâkimi tutuklamışsın, generali tutuklamışsın… Bir gazeteci olarak, birisi gelse sana dese ki bak bir görüntü geldi, seve seve yayınlarsın. Ben de her hangi bir konu hakkında emin olduğumuz kanıt varsa yayınlarım.
DAHA KARANLIK BİR DÖNEM BİZİ BEKLİYOR!
Bundan sonrası için bir öngörünüz var mı?
Bundan sonra daha karanlığın da karanlığı diyorum…
“SADDAM MEDYASI, KADDAFİ MEDYASI, HAFIZ ESAD MEDYASI BİLE BUNLAR KADAR DEĞİLDİ”
Rusya PYD’nin terörist olduğunu zaten kabul etmiyor değil mi?
PYD Suriye’nin bir parçasıdır, Türkiye’nin bir parçası değil. PKK terörist diyor sana Amerika. Avrupa Birliği de söylüyor bunu. Ama PYD Suriye’nin bir partisidir, seni ilgilendirmez. Önce bir Suriye ile konuşalım, Esad terörist diyor mu, bir başkası diyor mu? Neden karıştırıyorsun PYD ile PKK’yı? Sen bundan bir yıl öncesine kadar Salih Müslim ile burada çayda kahvede sokakta birlikte değil miydin? Sen gidip Erbil’de onlarla görüşmedin mi? Adama demedin mi “Sen Esad’a karşı ayaklan sana istediğini verelim.” Dedin mi demedin mi? Bunları ben söylemiyorum, Salih Müslim söylüyor.
“TETİKÇİ… YALANCI… PALAVRACI… SAHTEKÂR…”
Siz Türk medyasını bayağı sorunlu buluyorsunuz anladığım kadarıyla?
Sen ne diyorsun, böyle bir medya olmaz ki. Tetikçi, yalancı, sahtekâr, palavracı bir medya.
Çok ağır oldu bu…
Az bile… Bu medya ile olmaz. Bunlarla sen, senin kendi vatandaşını en azından sana oy veren insanları aşağılamış oluyorsun. Geri zekâlı konumuna koyuyorsun. Bunların zaten kafası çalışmıyor, ben bunlara ne sallasam onlar inanıyor der gibisin.