Koskoca ülke çatır-çatır çatırdıyor!
Anlamsız, gereksiz ve bizim olmayan bir savaş kapımızda!
Devlet İlçelere tankla-topla askeri güçle girebiliyor!
Bir ilçede sokağa çıkma yasağı 68 gün sürebiliyor!
Başkent Ankara’da canlı bombalarla 100’ den fazla insanımız öldürülüyor!
İstanbul’da her akşam 20’ den fazla araç, kundaklanarak yakılıyor!
Turizmciler çok büyük sıkıntı içindeler, binlerce otel satılık durumda!
41 Milyon vatandaşımız bankalara borçlu durumda! (Kaynak BDDK)
18 Milyon vatandaşımız, borç batağına saplanmış! (Kaynak T. Bankalar Birliği)
Çevremizde konuşup, ticaret yapacağımız bir tane komşu kalmadı!
Türkiye’ye Türk Milletine düşman olan yabancılardan bir uzman heyeti toplasanız, bunlara Türkiye’yi sıkıntıya sokacak projeler yapın ve uygulayın diye görev verseniz, inanın ülkemize bunlar kadar zarar veremezlerdi.
Sebebi yöneticileriniz olabilir mi? Beraberce bakalım mı?
Cumhurbaşkanı RTE;
14 yıldır ülkenin kaderini tek başına elinde tutuyor. Saf biri olduğunu, sürekli kandırıldığını, dün kardeş dediğine bugün hain dediğini bizzat kendisi söylüyor!
Sinirlerine hâkim olamayan, çabuk sinirlenen, vatandaşını bakkala kadar kovalayıp tokatlayan kızdığı bakanını tekme-tokat döven biri!
Avrupa Basınına göre dünyanın en zengin sekiz siyasetçisinden biri!
Başbakan Davutoğlu;
Başbakan koltuğunda oturur ama kendi Bakanlarını seçemez, Saray seçer.
Genel Başkandır ama parti kurullarını seçemez, Saray seçer. Yok hükmündedir!
K. Kılıçdaroğlu;
Her seçimde, “Ana Muhalefet Partisi” olmayı başarı sayan, seçim kazanmakta değil, kaybetmekte profesyonel olmuş bir siyasi anlayış!
Devret Bahçeli;
Kendisini seçen delegelerini bile tanımayan, son seçimde milletvekillerinin yarısını kaybeden, partisini mahkemelere düşüren fakat koltuğa sıkı sıkıya yapışmış bir anlayış!
Kürtçü-Bölücü Siyasi Hareket;
Bula bula kendilerine Önder-Serok diye beyni, zamanında kullandığı uyuşturucudan pelte gibi olmuş, Kürt kızlarının “Yoğunlaştırma evlerinde” ırzlarına geçip öldürtmüş, yakalandığında “Benim anam da Türk’tü. Ben devlete hizmete hazırım, beni kullanın” diyen ve tek kelime Kürtçe bilmeyen Artin Agopyan’ı seçen zavallı bir topluluk!
Cemaat;
Bağ-Kur emeklisi maaşıyla 15 yıldır Amerika’da CIA korumasında, yüz binlerce metre karelik çiftlikte yaşamayı başarabilmiş, en az 50 Milyar dolarlık bir serveti yöneten ilkokul mezunu birini Cemaatin lideri seçmiş bir topluluk!
Tarikat;
Saray yavrusu gibi evlerde oturan, zırhlı son model arabalarda onlarca koruma ile dolaşan, bir kuruşluk kazanç göstermeyen ve bir kuruş vergi vermeyen ve istendiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a danışmalık yapan Jet-Ski ’ci birini, önder seçen garip bir topluluk!
Sadullah Ergin;
Ali Dibo namlı, “Çıkar konuşursa, vicdan susar” diye saçmalayan biri.
Gerçek vicdanın, hiçbir çıkar karşısında susmayacağını bilmeyen, Hukuk Devleti ilkesinin yıkılmasında en büyük rolü olan Adaletsiz Bakan!
Hangisini söyleyeyim;
Kendisine bir memuru başkan seçen TÜSİAD’ı mı?
Sarı Sendikacılığı Türkiye’de tekrar hortlatan sendika ağalarını mı?
Koltuğuna yönetim içi bir darbe ile oturabilen TOBB Başkanını mı?
Astları suçsuz yere zindana atılırken, ters L vaziyetinde durabilen Tombalak Paşaları mı?
Bunların ve benzerlerinin yönettiği ülkemiz bu güne kadar batmadıysa kendimizi şanslı mı saymalıyız acaba?
Belki de Cenab-ı Allah, bir seçimde hepsinden birden kurtulmak için bunları biraraya topladı! Olabilir mi? Ne dersiniz?
Azrail, uyuyan adamı dürtmüş ve “Hadi bakalım vakit tamam” demiş!
Adam, yalvar yakar bir süre daha istemiş. Azrail o gün sağ tarafından kalktığı için “Tamam sana bir süre daha veriyorum” diyerek kaybolmuş!
Aradan yıllar geçer, adam uçaktadır. Aniden Azrail belirir ve “Hadi vakit tamam, uçak düşecek” der. Adam; “Tamam da, diğer yolculara yazık değil mi? Benim yüzümden yüzlerce insan ölecek!”
Azrail; “Ulan sus, zaten hepinizi bir araya toplayıncaya kadar canım çıktı, bozma asabımı!” Hep beraber, hep birlikte…
Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Şubat 2016
İLK KURŞUN