Karabük Üniversitesi (KBÜ) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Estonya, Polonya, Hırvatistan, Suudi Arabistan, Litvanya, Gürcistan ve Türkiye’den 120 katılımcıyla Karabük’ün Safranbolu ilçesinde düzenlenen “4. Avrupa Ekoturizm Konferansı” sonuç bildirgesi açıklandı.Karabük Üniversitesi (KBÜ) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Estonya, Polonya, Hırvatistan, Suudi Arabistan, Litvanya, Gürcistan ve Türkiye‘den 120 katılımcıyla Karabük‘ün Safranbolu ilçesinde düzenlenen “4. Avrupa Ekoturizm Konferansı” sonuç bildirgesi açıklandı.
Konferans coğrafya, peyzaj mimarlığı, turizm, ekonomi, eğitim, orman mühendisliği, şehir ve bölge planlama, tarım, gibi farklı disiplinlerden gelen akademisyenleri, uygulamacıları, sivil toplum örgütü temsilcilerini ve ekoturizm alanlarında politikalar üreten resmi kurumları bir araya getirdi.
Safranbolu Fethi Toker Güzel Sanatlar Fakültesi Toplantı Salonu’nda yapılan değerlendirme ve kapanışın ardından Konferans’ta ortaya çıkan sonuçlarda
ekoturizmin çok boyutlu bir konu olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi;
” Farklı disiplinlerdeki akademisyenler, peyzaj mimarları, şehir plancıları, mimarlar, turizm sektörü, rehberler, coğrafyacılar ile sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları ekoturizm üzerinde farklı bakış açılarından çalışmalar yürütmektedirler. Bu nedenle bu tip konferanslar çok farklı disiplinlerin bir araya gelmesi için yararlıdır ve gereklidir. Ekoturizm alanında çalışmalar yürüten paydaşların çabaları bireysel olmaktan öteye gitmemektedir. Resmi kurumlar çalışmalarını kurumsal çerçevede, girişimci ve yatırımcılar gelir elde etme bakış açılarından, akademisyenler ise bilimsel olarak ele aldığından farklı çalışmaların uyumlaştırılması zor olmaktadır. Bu bağlamda ortak bir vizyon oluşturmak, Türkiye için bir ekoturizm gelişim rotası çizmek güçleşmektedir. Çünkü devletin kurumlarından uygulamacılara kadar her paydaşın kendi rotası bulunmaktadır. Örneğin; Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü korumacılık konusunda ciddi çalışmalar yürütmektedir. Doğal alanların korunması üzerine odaklanırken insanın da doğanın bir parçası olduğu bazen gözden kaçmaktadır. Bir alanda ekoturizm faaliyetleri ancak o yörede yaşayan insanlarla gerçekleştirilebilir. Ekoturizm çabaları uygulamacılar ile bütünleşemediğinde ortak hedefe ulaşmada zorluklar yaşanmaktadır. Bu nedenle sinerjik bir etki yaratabilmek için ekoturizm alanında her paydaşının katkısının olacağı kollektif çalışmalar yürütmek, herkesin aynı amaç etrafında toplandığı politikaları belirlemek ve çabaların uyumlaştırılması zorunludur. Ülkemizde en önemli sorunlardan birisi yapılan işlerin sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Çeşitli düzeylerde yapılan çok başarılı ekoturizm projeleri olmasına karşın değişen yönetimler örneğin yerel yönetimler uygulanan projelere ya destek vermemekte ya da sonlandırmaktadırlar. Planlama ekoturizmle ilgili en önemli sorunlardan biridir. Planlayıcılar ile uygulayıcılar arasında ciddi uyuşmazlıklar bulunmaktadır. Uygulayıcıların fikirleri planlama çalışmalarında yeterince kabul görmemektedir.”
Bildiride ayrıca, ekoturizmin temel kaynakları olan hassas alanlarda kaldırma kapasitesinin üzerinde turist kabul edilmesi sürdürülebilirliği tehdit ettiğini kaydedilerek, “Günümüzde bazı yörelerde ekoturizm/doğa turizmi ile başlayan turizm faaliyetleri kitle turizmine dönüşmüştür. Bu nedenle bu alanlar koruma-kullanma dengesi gözetilerek doğru yönetilmelidir. Bu tür konferansların temel amaçlarından biri de nasıl doğru tüketebiliriz, nasıl koruyup geleceğe taşıyabiliriz sorularına cevap aramaktır. Günümüzde ekoturizm kavramının tekrar tanımlanmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Ekoturizm konusundaki en etkili sivil toplum örgütlerinden olan TIES (Uluslararası Ekoturizm Topluluğu) da ekoturizmin yeniden tanımlanmasına ihtiyaç duyulduğunu kabul etmektedir. Temel motivasyonları büyük şehirlerden, kalabalık ve rutinden kaçış olmayan doğal alanları deneyimlemek, içselleştirmek, kendini zenginleştirmek amacıyla seyahat eden yeni nesil turistler ortaya çıkmıştır. Seyahat sırasında bu alanlarda elde edilen deneyimler ekoturistlerin dönüşümüne neden olmakta, içselleştirilen çevreci yaklaşımlar, sürdürülebilirlik, doğal alanların korunması günlük yaşamın bir parçası haline gelerek doğal çevreye karşı olan davranışları değiştirmektedir. Sürdürülebilirlik konusu ile ilgili olarak ekoturizmin gerçekten sürdürülebilir bir turizm türü olup olmadığı konusundaki fikirler çelişkilidir. Ekoturizm her ne kadar sürdürülebilir bir turizm türü olarak kabul edilse de bir alanın turizme açılması tüketimin de yolunu açmaktadır. Bu alanlardaki insan ve doğa tüketilmektedir. Bu alanlara dışarıdan gelen yatırımcıların olması sürdürülebilirlik konusundaki şüpheleri arttırmaktadır. Ekoturizm ve eğitim ilişkisi ekoturizm faaliyetlerinin doğru yapılması için büyük önem taşımaktadır. Özellikle turizmin karar verici mekanizmalarında bulunan insanların ekoturizm konusunda eğitilmeleri zorunludur. Ekoturizme konu olan sahaların en iyi uygulamalarla nasıl turizme açılacağı ve neler yapılması gerektiği bu eğitimin en önemli hususlarıdır. Ayrıca, tur rehberleri misafirlerini doğada güvenli bir şekilde gezdirebilmeleri için doğa eğitimi almalıdır. Yerli halkın eğitilmesi de ekoturizm faaliyetlerinin sürdürülebilirliği açısından önem taşımaktadır. Ekoturizm ilgili bu önemli sonuçlardan biri de uygulama ile teori arasındaki farklılıktır. Uygulamacıların gerçekleri ile akademisyenlerin gerçekleri birbirleri ile uyuşmamaktadır. Uygulamacıların işlettiği büyük ölçekli oteller ekoturizmin temel prensipleri ile uyuşmamaktadır. Seyahat işletmelerinin, girişimcilerin, işletmecilerin beklentileri ağırlıkla ekonomik kazanç üzerinedir.Ekoturizm ile ilgili çalışmaların bütünleştirilememesinin, iletişim, koordinasyon ve işbirliği eksikliğinin asıl sorumlusu kamu kurumlarıdır. Ülkemizde ayrıca ekoturizm ile ilgili sivil toplum örgütleri yetersiz olup var olanlar da yeterince etkili değildir.” denildi. – KARABÜK