Seçimler ülke sorunlarını çözmüyor. Ayrışmaları derinleştiriyor. Bir senede üç seçim yaptık. Yenisi gerekiyor.
Diyelim ki, bir seçim daha yaptık. AKP 400 milletvekili ile geldi. Ayrışma ve dış kuşatılmışlık, iç sorunları içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Kuşatma altındaki Türkiye’nin, ayrışmaya değil bütünleşmeye ihtiyacı vardır.
Dış dünyaya karşı savaş, iç cephenin birliğine muhtaçtır.
Türkiye’nin iç sorunları, yani mecburiyetleri, bizi bu hedefe doğru götürüyor.
Amerika ile savaşabilmek için önce, Amerika’nın 60 yıldır içeride örgütlediği işbirlikçiler ile savaşmamız zorunludur.
Bunu yapabilmek de, işbirlikçiler ile ittifak değil, iç dinamiklerle ittifakı gerektirir.
Siyasal İslam iktidara gelirken hep ülke karşıtı güçlerle ittifak yaparak gelmişti. ABD’ye verilen federasyon vaadi, bunu gerektiriyordu. Bu sebepten içerideki Amerikan bileşenleri ile ittifak yapmaya mecburdu.
Kutsal İttifak diye yola çıkmışlardı.
Kutsal İttifakın bileşenleri; Kürt siyasi hareketi(aslında PKK), üretim ekonomisinin değil piyasa ekonomisinin temsilcileri liberaller ve Amerikan haber alma örgütü uzantısı Gülen Hareketiydi.
Kutsal İttifak: Amerika’nın Çözüm Planı dediği bölünme planında birleşmişlerdi.
Kutsal İttifakın programı, Türk halkının programı ve geleceği değildi.
Erdoğan, ya da siyasal İslam, ilk olarak, ekonomik örgütlülüğü iyi, ancak siyasal örgütlülüğü olmayan liberaller ile yolunu ayırdı.
Evet, liberallerin temsilcileri ile olan birlikteliğine son verdi ama üretim ekonomisinin planlamasına değil, liberallerin tüketim ve borçlanma ekonomisine devam dedi.
Dolayısıyla, Amerika ve onun finans sistemi ile olan bağımlılığını sürdürdü. Hala da öyledir. Çıkmaz sokaklardan birisi de, bu borçlanmadır.
Amerika ile birlikte hareket eden Kürt siyasi hareketi ve PKK, hem silahlı güce hem de siyasal uzantılarıyla iktidarı tehdit etmeye başladı. Çözüm sürecinin sürdürülmesine imkân kalmadı.
Vatanın savunulması mecburiyeti ağır bastı. Türkiye’nin iç dinamikleri zorlanmaya başladı.
Böylece, Amerikan yanlısı iki bileşen iktidar ortağı olma sıfatını kaybetti.
Bu söylediklerimizi kim yapıyor? Bir zamanlar BOP eş başkanlığı yapan kişi yapıyor.
Niye yapıyor?
Türkiye’nin Mecburiyetleri, insanları ve önderlerini Türkiye cephesinde yer almaya zorladığı için.
Tarihin tunç kanunu işlemeye başladı. Emperyalizmle savaş, işbirlikçilerle savaştır kuralı işledi.
İşbirlikçiler ile savaş, Feto ile mücadele, emperyalizm ile savaşın en zor kısmını teşkil eder. Gülen harekâtı, ya da gladyo örgütlenmesi, İslamiyet’i de, kullanarak yol aldığından, uyuyan hücrelerinin ne zaman hareketleneceğinin, nasıl hareketleneceğinin önceden kestirilmesi zordur.
Hatta diyebiliriz ki, PKK ile mücadeleden daha zordur. PKK’nın silahı, görünür durumdadır. FETO’nun silahı görünmez durumdadır.
Gülen hareketi; istihbarı örgütlenmedir. Devleti içerden elde etme harekâtıdır.
Ülkemizde ve Rusya’da, CIA kıdemli elemanı olarak çalışmış, Claire Lopez diyor ki;
Erdoğan Güleni devlet içinden ayıklayamaz. Washington Gülen’i vermez. Cemaatin birçok elemanı uyuyan hücredir. Cemaatin Amerika’da 150 okulu, üç üniversitesi var.
Erdoğan’ın, işbirlikçileri temizleyip, saf siyasal İslam peşinde koşması, karşısındaki cepheyi büyütmektedir.
Amerika içerideki işbirlikçileriyle, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarıyla, Kemalistleri, milli güçleri ve orduyu tasfiye etmeye kalkmıştı.
Demek ki Ordu, Kemalistler ve milli güçler olmadan bu ülkede bir iş yapılamazmış. Bu kesin bir şekilde ortaya çıktı.
Kurtuluş Savaşında, Mustafa Kemal emperyalizme karşı tüm ülke halkını birleştirerek, kuruluşu ve kurtuluşu gerçekleştirmişti.
Bir taraftan kendini yeniden üreten, Kemalistler olmadan vatan savunması olmaz.
Bülent Esinoğlu
ulusalkanal.com.tr