Yazıya başlarken, Tayyip Erdoğan henüz Ahmet Davutoğlu’nun siyasi kariyeri üzerindeki kararını kendisine tebliğ etmemişti.
Erdoğan bu görüşmenin hemen öncesinde “Makamlar, insanlara hizmet için araçtır. Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi, orada ne yapmanız gerektiğini ve hedeflerinizin neler olduğunu unutmamanızdır” diyerek, niyetini açıkladı.Bu ifade, “Seni oraya benim getirdiğimi unutur da kendini gerçekten başbakan zannederek hareket edersen, yapayalnız kalırsın” demektir.
***
Erdoğan ayrıca “Muhtar, belediye başkanı da olsanız milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı da olsanız kalbiniz ve zihniniz millete hizmet için çalışmalıdır. Kendi ideolojik saplantıları, kendi çıkarları için hizmet makamlarını işgal edenler Türkiye’nin birikimini arttırmak şöyle dursun mevcudu da heba etmişlerdir” diyerek, “Stratejik Derinlik” politikasının Türkiye’yi batağa sürüklediğini söylemek istedi sanki!
Nitekim CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, “ideolojik saplantılar”ıyla hareket ederek “Laiklik Anayasa’da olmasın” diyen İsmail Kahraman hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıklarken Davutoğlu’na da bir uyarıda bulundu:
İnce, Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki krizle ilgili soruya cevaben, “Bu bir saray darbesidir. Partinin tüzüğünü yazan Ertuğrul Yalçınbayır nerede? Yok. ‘Kardeşim Abdullah’ nerede? Yok. ‘Bülent Abi’ nerede? ‘O zat’ oldu. Abdüllatif Şener nerede? Yok. Recep Tayyip Erdoğan yolda bulduklarını, yola çıktıklarına tercih eden adamdır. Her şey bir kişinin siyasi ikbali içindir. Gözünü başkanlık bürümüş birisi için kardeş katli vaciptir. Bunu yapacaktır. Bu öğretiden, felsefeden geliyor. Davutoğlu’nu uyarıyorum; Suriye politikasını, Çözüm Süreci’ni, Dolmabahçe’yi onun üzerine yıkacak. Hepsini onun üzerine yıkıp, onu da satacak. Hep birlikte göreceğiz” dedi.
***
İnce, dokunulmazlıkların kaldırılması operasyonu hakkında da “Amaç, muhalefeti susturmak, itibarsızlaştırmaktır. Amaç ara seçim hesabıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi kariyer hesaplarıdır bu, dokunulmazlık değildir” diye konuştu.
Erdoğan ise aynı dakikalarda muhtarlara hitaben “Hesabilik değil, hasbilik bizim en önemli vasfımız, sıfatımız olmalıdır diyorum” dedi.
Oysa Erdoğan’ın ilçe başkanlığından bugüne kadar siyasi konumu için hesap yapmadığı bir an yok gibidir.
***
Mesele şu ki bu tartışmaların Türkiye’nin içine sürüklendiği Suriye krizini sona erdirmeye hiçbir katkısı yoktur.Erdoğan, Kilis’e yönelik IŞİD saldırıları hakkında “Türkiye’nin topraklarına ve vatandaşlarına yönelik hiçbir saldırıyı, şunu iyi biliniz ki karşılıksız bırakmadık, bırakmayacağız. DAİŞ, en büyük zayiatı Kilis’e yaptığı bu tür operasyonlarda ödemiştir ve buna devam ederse onlar daha çok zayiat verecektir. Terör örgütlerinin ülkemize yönelik tacizlerinin gerisindeki niyetleri biz çok iyi biliyoruz. Şundan emin olunuz, başaramayacaklar” diyor, Davutoğlu da Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahale konusunda uluslararası mutabakatı tercih etse de gerekirse tek başına Suriye’ye kara gücü gönderebileceğini söylüyor ama IŞİD’in arkasındaki ABD’ye hiçbir mesaj vermiyor, veremiyorlar!
Bakınız, ABD’nin Adana Konsolosu Linda Stuart Specht, Hakkâri’de Belediye Başkan Vekili Fatma Yıldız’ı ziyaret etti. ABD, Suriye’deki “kara kuvvetleri”nin Türkiye’deki siyasi kanadını da ihmal etmiyor. Hendeklerden neden sonuç alınamadığını incelemeye gitti herhalde!
***
Türkiye, tam da Erdoğan’ın söylediği gibi “kendi ideolojik saplantıları”nı hayata geçirmek için “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanlığı”nı üstlenmek, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak” ve CIA’nın “Yeni Türkiye” projesini sahiplenmek gibi yollara başvuran, yani emperyalist ülkelerle iş birliği yapan; “şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit eden” bir siyasi kadronun elinde gerçekten heba edilmiştir…
yeniçağ