Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, son dönemde artan terör olaylarına ve art arda gelen şehit haberlerine değindi. Kılıçdaroğlu, hükümeti terör olayları üzerinden eleştirerek “Defalarca sordum. Yine soruyorum. 2002’de Türkiye’yi sıfır terörle devraldınız. Bugün kan gölüne döndü Türkiye. 13 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? 13 yıldır kim tek başına iktidarda? Bu soruyu herkesin kendi vicdanına sormasını istiyorum. Eskiden terör dağlardaydı. Şimdi şehrin merkezinde. Güvenlik güçleri kentlerden terör örgütü mensuplarını temizlemeye çalışıyor. Bölgeye bakın Allah aşkına? Fotoğraflara bakın. Suriye’den ne farkı var fotoğrafların? Memleketi bu hale kim getirdi? Bunu sorgulamayacaksak neyi sorgulayacağız?” diye konuştu.
“ŞEHİTLERİMİZİN KANLARI ONLARIN YAKALARINDA VE ALINLARINDA”
Terör örgütlerinin bölgedeki faaliyetlerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “O şehir merkezleri silah deposu haline getirilirken valilere ve kaymakamlara ‘Sakın bunlara dokunmayın’ diye talimatı veren bu iktidar sahiplerini hiç mi sorgulamayacaksınız? Talimatı verdiler. ‘Sakın bunları dokunmayın’. ‘Efendim ağır silahlar getiriyorlar’. ‘Olsun siz dokunmayın’. Şehitlerimizin vebali onların omuzlarındadır. Şehitlerimizin kanları onların yakalarında ve alınlarındadır. Terör örgütleri kendi bölgelerinde vergi mahkemesi kurarken bunlar seyrediyordu. Şimdi kalkmış aslan kesiliyorlar. Önce bunun hesabını vereceksin. Bu memleketi bu hale nasıl getirdin kardeşim?” ifadelerini kullandı.
“DAVANIZI TAKİP EDECEĞİZ, AYM’YE KADAR TAŞIYACAĞIZ”
Er ve erbaşların asgari ücrete endekslenen maaşlarında Meclis çalışmasıyla değişikliğe gidilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirterek “Parlamento açıldı. Şu ana kadar Plan Bütçe Komisyonu dışında hiçbir komisyon çalışmıyor. Meclis Başkanı’na sormak istiyorum. Siz parlamentoyu çalıştırmaktan yana mısınız değil misiniz? Eğer parlamento çalışacaksa diğer komisyonlar niye bu tasarılara bakmıyorlar? Verilen cevap ne? ‘Efendim zaman yetmiyor’. 24 saat neyiniz eksik? Oturun çalışın. Yıldırım hızıyla geçirecekler. Er ve erbaşların aylıkları asgari ücrete endekslenmişti. Sözleşmeleri öyle. Asgari ücret arttı. Bunların aylıkları o kadar artmamalı. Bir kanun getirdiler. Bunların aylıklarını asgari ücrete değil memur aylıklarına bağladılar. Bu insanlar hayatlarını feda ediyor. Terörle mücadele ediyor. Sen nasıl olur da bunların aylıklarına göz diker hale geliyorsun? Buradan uzman er ve erbaş arkadaşlarıma sesleniyorum. Sizin davanızı takip edeceğiz. Gerekirse AYM’ye kadar taşıyacağız” açıklamasında bulundu.
“KİM BUNLARIN ARKASINDAKİ GÜÇLER?”
Hrant Dink’in 9’uncu ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, faili meçhullerin demokratik bir ülkede kara leke olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, Tahir Elçi’nin de ölüm nedeninin hala aydınlatılmadığını dile getirerek “Hrant Dink’in ölümünden bu yana 9 yıl geçti. Şişli’de caddenin ortasında bir gazeteciyi katlettiler. Sonra öğrendik ki bunun arkasında başka güçler var. İçlerindeki bazılarının devlet uzantıları, hükümet uzantıları var. Gerçek faillerin ortaya çıkmasını istedik. Arkasındaki güçler ne? Uğur Mumcu, Hablemitoğlu, Ahmet Taner Kışlalı böyle katledildi. Kim bunların arkasındaki güçler? Bu güçler ortaya çıkarılmadıkça siz bu tür olayları engelleyemezsiniz. Faili meçhul demokratik bir ülkede kara bir lekedir. Tahir Elçi aynı şekilde. İzleyeceğiz. O da bir faili meçhule gitti” dedi.
“BİZDE LİDER SULTASI YOK”
Partisinin 35’inci Olağan Kurultayı’na yönelik yapılan eleştirilere yanıt veren CHP lideri Kılıçdaroğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bize yönelik pek çok eleştiri gazetelerde yer aldı. Hepsine saygımız var. Kongre şöyle oldu, liste delindi, her şey yazıldı çizildi. Hiçbirisinden ötürü en ufak alınganlık duymuyoruz. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz. Evine demokrasiyi getirmeyen bir siyasal parti ülkeye demokrasiyi zaten getiremez. Biz evimize demokrasiyi getiriyoruz. Onların yaptığı gibi yapmıyoruz. Bizde lider sultası, asmak, kesmek yok. Demokrasiyi kendi evimizde bütün kurallarıyla çalıştırıyoruz”
“AÇIK ÇEK VERİYORUZ, KAÇMAK YOK”
Yeni Anayasa çalışmalarıyla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu’na çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti: “Parlamenter sistemin gerçek anlamda çalışmasını istiyorsanız gelin darbe hukukunu tümüyle ele alalım ve darbe hukukundan Türkiye hukuk sistemini arındıralım. Çok açık çok net açık çek veriyoruz. Diyorsanız ki darbe hukuku uzun iş, uzun iş değil darbe hukuku. Biz sana söz veriyorsak sözümüzün arkasında dururuz. Ben senin ne kadar demokrat olup olmadığını demokrasiyi ne kadar savunup savunmadığını öğrenmek istiyorum. Demokrasiyi savunuyorsan gel kardeşim beraber yapalım. Kaçamak yok, kaçmak da yok”
“SARAYIN KAPIKULLUĞUNU YAPAN ADAMA CUMHURİYET SAVCISI DENMEZ”
Partisinin hafta sonu yapılan kurultayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik bazı ifadelerinin kendisi hakkında yaylım ateşine dönüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, tartışılan açıklamalarını grup toplantısında bir kağıttan okudu. Kılıçdaroğlu, “Kurultayımızda çok şey söyledik. Ama kurultayın ana tartışma konusu benim Cumhurbaşkanı’na yönelik olarak yaptığım eleştiri oldu. Koro halinde bir yaylım ateşi başladı. Cumhurbaşkanlığı’ndan, AKP kanadından, bakanlardan, gençlik kollarından, sosyal medyadan yaygın bir saldırı başladı. Cumhuriyet Savcılığı da soruşturma açmış. Önce o Cumhuriyet Savcısı’na seslenmek isterim. Sarayın kapıkulluğunu yapan adama Cumhuriyet Savcısı denmez. Sanıyor ki davayı açtık bunlar korkacaklar. Sen kim dava kim? Biz bu yola çıktıysak ölümüne demokrasiyi savunacağız, dedim” diye konuştu.
“DİKTATÖR ‘BOZUNTUSU DEDİĞİM’ İÇİN KIZIYOR, DİKTATÖR BİLE OLAMIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik ‘diktatör bozuntusu’ sözleri üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kendisi hakkında soruşturma başlatmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Sanıyorlar ki kendilerinden korkacağız. Savcı da olsa Cumhurbaşkanı da olsa Başbakan da olsa kim olursa olsun Allah’tan başka kimseden korkmayız. Aslında kızdığı nokta kendisine diktatör dediğim için değil. Diktatör bozuntusu dediğim için kızıyor. Çünkü diktatör bile olamıyor. Çünkü ben kendisine diktatör sözünü ilk kez Aydın’daki mitingde söylemiştim. Tık yoktu. Memnundu hayatından. Ne zaman ki sen diktatör bozuntususun dedim. O zaman bozuluyor. Mahkemeye vermiş. Hiçbir şey yapmayacağım. Sadece TBMM’de yaptığı yeminin kasetini göndereceğim. Diyeceğim ki bu yemini eden ben değilim. Yemini eden o. Tarafsızlık üzerine yemin etti. Dolayısıyla hesabını kim verecek, o verecek. Ben kendisine yeminine sadık kal, diyorum” ifadelerini kullandı.
“KİMSE NAMUS VE ŞEREF KAVRAMLARINI AYAKLARININ ALTINA ALAMAZ”
Kılıçdaroğlu, “Biz bunları bu milletin değerlerine saygı gösterdiğimiz için yapıyoruz. Bu milletin en önemli iki değeri namus ve şereftir. Kimse namus ve şeref kavramlarını ayaklarının altına alamaz. İsterse Cumhurbaşkanı olsun. Böyle bir ayıbın bu topraklarda yeri yoktur. Ahlakımızda yeri yoktur” dedi.
“KENAN EVREN’İN ARKASINDA YÜZDE 92 OY VARDI, ONA DİKTATÖR DİYORDUN”
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ‘Eleştiri değil; edepsizliğin, ahlaksızlığın ve terbiyesizliğin ifadesidir’ ifadelerine de yanıt veren Kılıçdaroğlu, “Ne zamandan beri insanlara namusuna ve şerefine sahip çık diye uyarı geldiği zaman, ne zamandan beri bu uyarı edepsizlik oldu? ‘Onun arkasında yüzde 52 milletin oyu var’ diyor. ‘Millete hakaret edildi’ diyor. Kenan Evren’in arkasında yüzde 92 oy vardı. Ona sen diktatör demiyor muydun? Diyordun. Millet yüzde 52 oyu namusuna ve şerefine sadık kalsın, tarafsızlığını korusun diye verdi. Cumhurbaşkanlığı makamı delidir ne yapsa yeridir makamı değildir. Herkes bunu böyle bilsin” açıklamasında bulundu.
“AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE KADAR BU OLAYI GÖTÜRECEĞİM”
Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Ne zamandan beri ahlakı, namusu, şerefi savunmak edepsizlik oldu? Talimat veriliyor. Cumhuriyet Savcısı derhal soruşturma açsın, diyor. Ben de takipçisi olacağım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar bu olayı götüreceğim” dedi.
“NEREDEYSE HAVA DURUMUNU DA CUMHURBAŞKANI AÇIKLAYACAK”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanı siz tarafsızlık üzerine yemin ettiniz. Tarafsızlığınızı bozduğunuzdan andan itibaren ülkenin dengesi bozulur. Tartışma başka bir alana kayar. Ülkede başbakan var mı? Kimse başbakan var demiyor zaten. Neredeyse hava durumunu da Cumhurbaşkanı açıklayacak. O noktaya geldi. Bir yerde bir olay olur. Pat, bakarsın Cumhurbaşkanı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden ve onun bağlı olduğu bakandan istirham ediyorum. Her sabah lütfen Cumhurbaşkanı’na hava durumunu versinler. O da kamuoyuna özel bir açıklama yapsın. Eğer konuşacaksa bari bu konuda konuşsun da biz de faydalanmış olalım”