CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bütün yurttaşlarıma şu çağrıyı yapıyorum. Türkiye’nin birleştirici gücü CHP’dir. İnancına, kimliğine yaşam tarzına saygı gösteren, kandan beslenmeyen tek parti CHP’dir. Barışın partisidir CHP.
Mayıs ayında Çerkezlerin yas tuttukları gündür. Çoğu yollarda hayatını kaybetti. Onlar her yıl 21 Mayıs’ta acılarını anarlar. Herkesin acısıyla beraber olmak insanlık borcudur, Çerkez kardeşlerimin acılarını paylaşıyorum. 21 Mayıs Dünya Süt günü’ydü. Süt üreticilerinin sorunlarını bizden başka kimse dile getirmiyor. Çözüm üretmek boynumuzun borcudur. Çözüm için yerel yönetimlere talimat verdim, gitsinler İzmir’e baksınlar.
AILNTERİNE ÖNEM VERİYORUZ
Asgari ücret… Sakarya’da işçiler 29 Mart’ta bu yana zamlarını alamıyorlar. Ama seslerini hiç bir yerde de duyuramıyorlar. Sevgili Sakaryalılar bize bir milletvekili verdiniz. Alınterine önem veriyoruz. Oradaki 105 işçi kardeşimin dertleri bizi ilgilendiriyor.
Bir başka acı olay daha 120 maden işçisi… Ocak 2016’dan bu yana maaaşlarını alamıyorlar. Eylem yapıyorlar, vali duymuyor. 7 katlı bir binanın çatısında eylem yapıyorlar. Maden ocağına girip ölüm orucuna başladılar. Onların seslerini CHP dışında hiç bir parti duyuramaz. Çünkü biz emeğin ne kadar değierli olduğunu biliyoruz. Ama onlar bilmezler. Emeği, dini, alınterini istismar ederler. Asgari ücret net 1500 lira olacak. Bütün CHP’li belediyelerde net 1500 TL’dir.
Geçen sene 2016 Tarımsal destekleme kararnamesi yayınlandı. Ama kararname, işsizlik yaratma kararnamesi gibi ortalıkta geziniyor. Tarımı desteklemek için karar almışlar, aslında güzel bir karar. Her ziraat odası için 8 uzman çalıştırıyorlardı ve 36 bin liralık teşvik veriliyordu. Şimdi, o 8 kişi 2’ye indirildi. Teşvik ücreti de 20 bin liraya düşürüldü. Orada çalışanlara sesleniyorum. Sizi seçim öncesi istihdam edenler sonrasında da kapıya koyan AKP’nin adalet anlayışını öğrenin artık, sizi kandırıyorlar.
ŞEHİT ANNELERİ SİTEM ETMEKTE HAKLI
Değerli arkadaşlarım, sevgili milletvekilleri; geçen hafta Kocatepe Camii’nde 2 şehidimizin ve 1 albayımızın cenaze törenine katıldım. Şehit cenazelerine katılırız… Namazımızı kılar, duamızı ederiz. Hoca helallik ister, helalliği veririz. Bazen başka cenazeler de olur, onlar için de aynı şeyi yaparız. Bazen helallik verdiklerimizle hiç yan yana gelmemişizdir. Ama insanlık değerlerimiz var, sevgiyle bakan dost yüreğimiz var. Dolayısıyla her cenaze sonrasında acıları paylaşmak bizim görevimizdir deriz. Şehit yakınları bazen sitem ederler bize, onları da onurla, anlayışla karşılarız. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor arkadaşlar. Annenin feryadı, babanın acısı herkesin katlanabileceği şeyler değildir arkadaşlar. Şehit aileleriyle yan yana durmak çok zordur arkadaşlar, ne söyleyeceğimizi bilemeyiz. Acıları paylaşırız, bir annenin feryadı yürek yakıyorsa o acıyı bütün dünya bilir arkadaşlar. Babaların çocuklarını toprağa verdiği dönemi yaşıyoruz. “Allah kimseye evlat acısı” vermesin diye bir sözümüz vardı ya, evet Allah kimseye evlat acısı vermesin. Anneler, hangi umutlarla o çocuklarını büyütüyorlar, hangi umutlarla okutuyorlar, hangi umutlarla askere yolluyorlar… Onların bütün umutları, bir cenaze onların bütün umutlarını yok ediyor. Bunları hepimizin içselleştirerek görmesi lazım. Biz acıları da, sevinçleri de paylaşacağız. Paylaşa paylaşa azalır acılar arkadaşlar. “Neden bu olayları engellemiyorsunuz” diye sitem ediyorsunuz, başka anneler ağlamasın diye bize sitem ediyorsunuz. Ben bunları anlayışla karşılıyorum, çünkü onların sitem etmeye hakları var arkadaşlar. Kime sitem edecekler? Manava mı, bakkala mı, doktora mı, kime sitem edecekler? E bir siyasetçi görünce siyasetçiye edecekler tabii. Aynı acıyı başka bir kadının, başka bir annenin yaşamasını istemiyorlar. Böyle ulvi düşünüyorlar…
CAMİ AVLUSUNDA SİYASET YAPMAK BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE YOK
Değerli arkadaşlarım; tabii bu cenazelerde bizim siyaset yapmamız doğru değil, hele hele cami avlusunda siyaset yapmak bizim kültürümüzde de, insanlık anlayışımızda da yoktur. Cami, insanın varlığını yaradanla paylaştığı yerdir. Dini, siyasete alet etmek dine en büyük kötülüktür aslında. Bunun önüne hep beraber geçmek zorundayız. Peki acıyı kim dindirecek? Acıyı dindirecek olanlar, devleti yönetenlerdir. Buradan tüm annelere sesleniyorum. Eğer devlet bu acıyı dindirmeyip, hala baskı unsuru olmaya devam ediyorsa sağlıklı bir şekilde gitmeleri gerekiyor. Ordu, istihbarat, parlamentoda çoğunluk onun elinde. Onun bahane üretme hakkı ve yetkisi yoktur.
AKP 14 YILDIR HİÇBİR SORUNU ÇÖZEMEDİ
Üzülerek ifade edeyim, AKP 14 yıldır Türkiye’nin temel hiçbir sorununu çözmemiştir. Başta terör. Terörü bitireceğiz dediler. 2002’de terörsüz bir Türkiye teslim aldılar. Ecevit mücadelesini yapmış, terör örgütünün liderini hapse atmış, ülkeyi yönetin diye AKP’ye teslim etmiş. 14 yılda nereye geldik. Şehit anneleri, gazi anneleri, 14 yılda Türkiye’yi bu noktaya kim getirdi. Bu sorunun cevabını vicdanınıza sorun, çocuklarınızın hatırına vicdanınıza sorun. Hesabını soracağız arkadaşlar, hiç endişe etmeyin. Yine ben, annelere seslenmek istiyorum. Çocuklarınızı askere gönderdiniz, güle oynaya gönderdiniz, yüreğinizdeki endişeyi bir köşeye hapsederek, “İnşallah sağlıklı bir şekilde döner” diyerek gönderdiniz. Hele Doğu’ya, Güneydoğu’ya gönderdiyseniz arkalarından dualar okuttunuz, namazlar kıldınız. Terör örgütleri ülkeyi silah deposuna döndürdü, kimse ses çıkarmadı. Kendi vicdanınıza sorun. Çocuklarınızın, şehitlerimizin hatırına sorun.
EN AZ ONLAR KADAR ŞEREFSİZLER
Cenaze namazından sonra yumurta atıldı. Ben siyasette hoşgörüyü hep benimsemiş bir insanım. Daha önce gittiğim yerlerde de atıldı. Savcılar bana yazdı “Hakkında soruşturma açılsın mı?” diye. Biz bunları siyasette normal karşılarız ama şehit cenazesini istismar edenler, ibadet mekanını istismar eden, inancı istismar edeni ben affedemem. Ben dine saygılıyım, inanca saygılıyım. Hele hele, cebine yumurtayı koyacaksın, şehit cenazesine geleceksin namaz kılmaya, şehidi uğurlamaya. Böyle bir şey olabilir mi? “Sen oraya ben Kılıçdaroğlu’na nasıl yumurta atarım” diye geliyorsun. Senin dinini, inancını sorguluyorum ben. Sen Müslüman bile olamazsın. Şimdi bunlar geldiler, bize yumurta atıyorlar eyvallah. İnancı siyasete alet ediyorlar, şehide saygı göstermiyorlar, benim kafamın almadığı birden fazla soru var. Birileri kalktı, şehitlere “kelle” dedi. Şehitlere “kelle” diyen adamın önünde diz çöktüler. Bunlar samimi olabilir mi? Şehide saygı gösterirler mi? Göstermezler, bunların tek amacı para.
Oslo’da masa kurdular, PKK ile pazarlık yaptılar. Bunların içinde biri tepki gösterdi mi? Hayır. Bunlar vicdanları satan insanlıktan nasibini almamışlar. Bakanları çıktı dedi ki AK parti le PKK görüşüyor. Kazaen dese ki CHP PKK ile görüşüyor başımıza neler gelirdi? PKK ile görüşenler şerefsizdir demişlerdi? Ne oldu görüştükleri ortaya çıktı. Bu yumurta atanlar tepki gösterdi mi? Hayır. Çünkü onlar da en az onlar kadar şerefsizdirler.
İKİ TARAF DA KANDAN BESLENİYOR
Sekiz şehidimizin olduğu gün İstanbul’da görkemli bir nikah töreni yapacaksın. Peki bir şey yaptılar mı? Ben kızıma böyle bir düğün yapsam sekiz şehidin olduğu gün yer gök inlerdi. Bunlar ses çıkardı mı? Çıkarmadılar. Benim derdim bu arkadaşlar. AKP yöneticileri, yardım ve yataklık yapmışlardır bunu kesmek için. Bu söylemden müthiş rahatsız oluyorlar. E doğru. Siz terör örgütüne yardım ve yataklık yapıyorsunuz çünkü iki taraf da kandan besleniyor. Bunu acaba Kılıçdaroğlu, yumurta atınca söylemez diyorlar herhalde. Mısır’daki sağır sultan duyana kadar söyleyeceğim. Ağzımdan çıkan her laf için dava açıyorlar. Ama bundan açamıyorlar. Çünkü mahkemede ispat etmemden korkuyorlar. Yine söylüyorum, terör örgütüne yardım ve yataklık ediyorlar. Niye dava açmıyorsunuz? Açın diyorum. Gelen her şehidin sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir. Bu ülkedeki vatandaşların can ve mal güvenliğini bakkal mı, çiftçi mi sağlayacak?
HAPSE ATAMAZSANIZ NAMERTESİNİZ
Dokunulmazlıklar konusu parlamentoda görüşüldü ve anayasa değişikliği Meclis’ten geçti. O köşe yazarı, AKP yerine bizi eleştirir. Çünkü siyaset yapma alanı bizimle kısıtlı. Eleştiriye saygılıyız, ama kimse olayları çarpıtmasın. Bizim, parti programımızda ne yazıyor? Kürsü dokunulmazlığı hariç dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Bunu ben değil, CHP’nin kurultayı söylüyor. Neden kürsü dokunulmazlığı? Çünkü siyaset yapmanın güvencesi olarak görüyoruz biz dokunulmazlığı. Malı yürütmenin değil, kul hakkı yemenin değil, siyaset yapmanın güvencesi olarak görüyoruz. Bunun güvencesi ise kürsü dokunulmazlığıdır. Kimse sen düşünceni açıkladın diye sana soruşturma açılmamalıdır.
Düşüncelerimizi söyledik, katılmadığımız yerler var mı? Var. “Neden bakanları ve Başbakan’ı dahil etmiyorsunuz” diye sorduk. Bizimkileri kaldırın, eyvallah. Kendi dokunulmazlıklarınızı niye kaldırmıyorsunuz? Malı götürenlerin, hırsızlık yapanların, kul hakkı yiyenlerin, devleti soyanların dokunulmazlıkları aynen duruyor. İçine siniyorsa tamam, ama sinmiyorsa önüne çıkan ilk AKP’ye “Bakanların dokunulmazlığı niye kalkmadı” diye sorun. Milletvekili ile bakanın arasındaki fark şudur. Milletvekilliği bittiği an soruşturulur. Bakanın dokunulmazlığı ise bir nevi ömür boyudur. Bunların dokunulmazlığının kalkması için parlamentodan karar çıkması gerekiyor.
Kamuoyunda “Dokunulmazlıklar sadece HDP için kaldırılıyor” diyorlar. CHP’de en çok dosyası olan benim? Ben korkuyor muyum? Korkmayacağız, yılmayacağız.
Kurultayımızda hangi kararı aldıysak onun gereğini yapacağız. Demokrasi için bedel ödeyeceğiz arkadaşlar. Bir baskı rejimi bütün alanlarda geliyor. Türkiye’nin üstünde kara bulutların olduğunu kimse unutmasın arkadaşlar. Bir baskı rejiminin geldiğini kimse unutmasın. Bizi hapse atarlarmış, atmazsanız namertsiniz siz. Demokrasi için ben bedel ödemeyeceğim, akademisyenler, gazeteciler, aydınlar ödeyecek. Niye sen ödemiyorsun arkadaşım? Ödeyeceğiz, ben çocuklarıma daha güzel bir Türkiye vaad ettim arkadaşlar. Biz çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmayacaksak niye siyaset yapıyoruz.