Sevgili Kilisliler;
Günlerdir bombaların roketlerin, füzelerin altında yaşamaya çalışıyorsunuz.
Tabii buna yaşamak denirse! Kolay değil, can pazarındasınız. İŞID denen katil sürüsünün bombaları gece-gündüz demeden kafanızda patlıyor.
Kendinizi mi koruyacaksınız, çocukları mı? Günlük nafakanızı çıkarmak için çalışacak mısınız, çocukları okuldan-eve götürmek için bekleyecek misiniz?
Bomba korkusundan kimse evinden burnunu bile çıkaramadığından esnaf da perişan durumda! Ticaret, Kilis’in ana damarıdır. Bu damar tıkanmak üzere…
Günlerdir sizleri düşünüyorum. Ne yapmalı da, sizi bu durumdan kurtarmalı, diye! Planlı-programlı bir stratejist olduğum için önce bir planlama yaptım;
-Bu güne kadar Kilis Yerel yöneticileri ne tedbirler aldılar?
-Bu güne kadar AKP Hükümeti ne yaptı?
-Bu güne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri ne yaptı? Hadi beraberce inceleyelim!
-Kilis Valisi, Kilislilere birer “İbrik” dağıtıp, her an abdestli dolaşmaları talimatını vermiş! Peki, bu hareket ölümleri durdurmuş mu? Maalesef ama ölenlerin öteki tarafa cenabet gitmelerini engellediği gibi, cennetin kapısını da hafiften aralayabilirmiş. Güzel bir hareket ama bugüne çare değil!
-Serok Ahmet’in AKP Hükümeti, çok zekice bir yöntem bulmuş. Kilis’e anadan doğma değil, sonradan olma AKP’lileri göndermiş! Dürbünle Bakan İŞID’ li topçu Karun Numan’ı, Soylu Süleyman’ı, Kara Vezir Ala’yı görünce yanındakine şöyle seslenirmiş; “Stop ya Seydi! Bunlar, o bize silah-para verenlerden değil!”
AKP Hükümeti bir defa yanılıp, “Palabıyık Yalçın’ı” gönderdi. Yalçın Valilikte mikrofona tam puf-puf diye üfleyecekti ki, elli metre yanına bir bomba düşünce, Kilis’i makam aracının bagajında terk ediverdi!
-TSK bir türlü şu hesabın içinden çıkamadı;
“Nasıl oluyor da, İŞID çıların top’u Kilis’in içine kadar erişiyor da, bizim toplar onlara erişemiyor? Bizimki niye kısa?”
Yüzlerce Kurmay Subay, “Yahu biz mi orduyuz, İŞID mi ordu” sorusuna hala yanıt aramakla meşguller!
Sevgili Kilisliler;
Gördüğünüz ve yaşadığınız gibi, bugüne kadar sizin için hiçbir şey yapılmamış! Sadece bol-bol laf, laf, laf…
Hâlbuki yapılacak iş gayet basit. Kilis’i kurtarma operasyonumu açıklıyorum;
1) Bilal Oğlan’a Kilis’in en güzel yerinden büyükçe kupon bir arazi hediye edilip, Kilis’in gerçek altından yapılmış anahtarı verilecek.
2)Sümeyye Kızımıza Kilis-Afrin Çayını gören bir yere güzel bir köşk yapılacak ve İnsansız Hava Aracı üreten Enişte ile hafta sonlarını Kilis’te geçirmeleri sağlanacak.
3)Bakan Damat için Kilis Organize Bölgesinde 10 bin metrekarelik kapalı alanı olan bir yer tahsis edilecek ve “Havuz Medyasının” burada basılması sağlanacak…
İşte bu kadar basit, Sevgili Kilisliler!
Dünya üzerinde Erdoğan Ailesinin malları kadar kutsal ve dokunulmaz başka mal yoktur. Bunların canlarını alacağınıza, mallarını alın anında felç olurlar! Onlar mallarını korurken, sizler de korunmuş olursunuz.
Bu üç adet devlet büyüğümüz kendi güvenliklerine de önem verirler.
Tiyatroya bile 150 sivil polisle giden biri, Kilis’e gelecek de İŞID onun bulunduğu yere bomba atacak ha! Babacıkları anında Hakan abilerini ve Osmanlı Ocaklarını gönderip, o İŞID’i perişan ettirir vesselam…
Sevgili Kilisliler, size son bir kıyak daha yapayım, siz de adam görün!
Bildiğiniz gibi Emine Hanım “Arap” olmasıyla çok övünür. Kilisin sadece %25 i Arap kökenli. Lütfen bir plebisit yapın ve hepiniz etnik kökeninizi Arap yapın.
Biz artık hem Harap hem Arap olduk deyin.
Emine Hanımı Kilis’e davet edip, Arap yalellisi eşliğinde, “Hepimiz Arap’ız, Hepimiz Badem” pankartlarıyla karşılayıverin.
Sıkıysa, İŞID bomba atsın! Dediklerimi yaparsanız, Pentagon kadar güvendesiniz demektir.
Hadi huzurla ve güvenle oturun evinizde gari…
Not; Sevgili Kilisliler, benim önerilerim sağlamdır. Siz hele bir yapın, tutmazsa
hiç olmazsa biraz olsun güldük dersiniz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Mayıs 2016
İLK KURŞUN