HDP savaş ilanıyla kendini bitirdiği falan yok, HDP tam anlamıyla yeni kongrelerle CHP içinde CHP’de yeniden yapılandırıldı, yeni CHP yoluna YENİ HDP olarak devam ediyor…
HDP-PKK’nin savaş ilanıyla yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Güvenlik politikalarıyla olmaz ve analar ağlamasından sonra şimdi de ‘duygusal kopuş’u dillendirmeye başladılar, bir duygusal kopuş var ancak bu duygusal kopuş HDP’yle çok sevgili seçmeni arasında bir duygusal kopuş.
Savaş bir iç savaş değil, iç savaş olabilmesi için halkın taraf olması katılımı gerekli, savaş ilanı emperyalistler ve işbirlikçileri teröristlerin ilanı, halkın katılmadığı bir savaş.
Diyarbakır an itibariyle kuşatılmış durumda, savaş bütün acımasızlığıyla sokak sokak sürüyor, savaş bir ayını doldurmadan şehir harabe haline çoktan döndü.
Dün fotoğralarına bakıp inşallah başımıza gelmez diye dua ettiğimiz Halep ‘in aynı harabe görüntüsü şimdi Diyarbakır’da.
TÜRKİYE ÇOK BÜYÜK AĞIR BEDELLER ÖDEYECEK VE SONUNDA AMERİKA YİNE KAYBEDECEKTİR
Libya’da Suriye’de Afganistan’da Irak’ta hatta Vietnam’da savaş nasıl gelişti, nereye ne hızla evrildi diye, olup bitenlere bakarsak, birkaç yıla kalmaz, emperyalizmin o çok güvendiği şoke edici dehşete düşürücü bombaların atılmasına ramak kaldı, birkaç yıla kalmaz misket bombalarına da varil bombalarına da napalmlara da seyredilmiş uranyumlu bombalarına da alışmaya başlarız.
Libya’da Suriye’de Afganistan ve Irak’ta olup bitenlere bakarsak cesetlerin sayılamayacağı günlere ramak kaldı.
Libya’da Suriye’de Afganistan ve Irak’ta olup bitenlere bakarsak katliamlar karşısında sözümona tepki veren güya üzüntü bildirenlerin maskeleri çoktan düşüp ülke topraklarını birkaç yıla kalmaz terk etmesine ramak kaldı.
Libya’da Suriye’de Afganistan ve Irak’ta olup bitenlere bakarsak, Diyarbakır’ı kurtarmak isteyenlerin Diyarbakır’ı yok ederken, Şırnak’ı kurtarmak isteyenlerin Şırnak’ı zafer zılgıtlar eşliğinde bir komedi filmi gibi yok ederken görmemize sayılı günler aylar kaldı.
Düne kadar Suriyeli muhalifler bizlerin emperyalistlerle işbirliğiyle Türkiye’de eğitilip Suriye’ye sokuluyordu, şimdi aynı silah ters döndü, şimdi, Rusya ve Amerika işbirlikçisi PKK’yı Suriye’den silahlayıp ve askeri radar bilgileri verip Türkiye’ye sokmaya başladı bile.
Libya’da Suriye’de Afganistan ve Irak’ta olup bitenlere bakarsak, savaş kızıştıkça ve hızla yayıldıkça, neşu andaki CHP ne AKP’nin birkaç yıla kadar hayatlarını varlıklarını sürdürmesi mümkün değil, tası tarağı toplarlar.
Libya’ya Suriye’ye Irak’a bakarsak, savaş kızıştıkça kararsız, şaibeli, şüpheli, güvensiz, tutarsız her ‘politika’ ve ‘söylem’in geniş kitlelerce akıl ve hukuk dışı acımasız yöntemlerle mahküm edildiği karanlık günler yakındır.
Libya’da Suriye’de Irak’da olup bitenlere bakarsak, savaş kızıştıkça güvenlik ve hukuk için yeni siyasi figürler aranmaya görünmeye başlayacak…
Libya’da Suriye’de Irak’taki gibi savaş kızıştıkça otuz yıldır bubi tuzağı gibi kullanılan ‘demokrasi, özgürlük’ gibi sahte soyut kavramların görüldükleri yerde ‘düşman’ ‘işbirlikçi’ damgası yiyip nefes alamayacakları iç ayaklanmalarla fikir ve basın hürriyetinin boğazlanmasına sebep olması kaçınılmaz hale gelecek.
Libya’da Suriye’de Irak’ta savaşı kim başlattıysa Türkiye’de aynı yerden başlatıldı, HDP’nin küstahlığı altında PKK komutası değil Amerikan gücünün şımarıklığı var, yani Türkiye’yi ciddiye alıp önemsedikleri ilave bir tedbir ve yeni değişen bir şey yok.
Irak’a Suriye’ye Afganistan’a bakarsak, bu küstahlığı otuz yıldır ayaklandıran ve bu küstahlıktan tehditler politik kazanımlar umanların hepsi ağır büyük bedelleri karşılıklı ödeyecek, bu küstah tehditlerin sonu gelmeyecek, her türlü insanlık dışı her türlü vahşi imha hukuk dışı günlere az kaldı.
Emperyalizmin olduğu her yerde doğal kaynakların sömürüsü ve savaş vardır, bu artık bir ilahi bir doğa yasadır, hiç değişmemiştir.
Amerika ‘küçük bölgesel savaşlarla’ büyük imparatorluğunu sürdürebileceğine hala boşuna inanıyor ve yerel işbirlikçiler buldukça sürdürmekten şimdilik yorulmuyor, değişen şey, artık sıra bize geldi, artık televizyondan değil pencereden seyretmeye başladık bile.
Amerika, Afganistan, Irak, Vietnam ve Suriye’de çökmüştür, Türkiye çok büyük ağır bedeller ödeyecek ve sonunda Amerika yine kaybedecektir.
Suriye’deki ve Irak’taki gibi savaş kızıştıkça bu savaşın adına kürt savaşı diyenlerin ya da demokrasiyi PKK stratejisinin parçası haline getiren her yapı her kuruluş savaşın cephesine gönüllü iştahla çekilecek çünkü emperyalist cephenin büyük şehirlerdeki askerleri üniformalarını bu şımarıklığın gücüyle saklama gereği hissetmeyeceklerdir.
Savaş kızıştıkça ve uzadıkça güvenliğe hasret kalan endişe içinde tüm çeşitli gruplar partiler yapılar hepsi kimliklerine partilerine dinlerine bakmadan kendilerini emperyalizme karşı bir cephede buluşacaktır.
SOLCU MİLLİCİ AYDINLARI ‘YOK EDİP TEMİZLEYELİM Mİ’ DEDİLER
Bu film Suriye’de Irak’ta Libya’da daha önce çekilmiştir,değişen bir şey yoktur, Amerikan emperyalizmi yine bölgesel bir savaş yine ‘ulus inşa etme’ projesi içinde, bu filmin maliyeti çok büyük olacak, hemTürkiye’de hem Orta-Doğu’da yeni bir dönem kapatacak yeni bir dönem başlayacak.
Savaş kızıştıkça siyasi iktidar gücünü kaybedecek irade şu andaki güçlerin değil emperyalizme karşı dayanıklı uyanık tedbirli yeni siyasi güçlerin eline geçecektir.
Savaş kızıştıkça Amerika elçiliklerine sığınan kumpasçı liberallerin hatta bazı CHP’lilerin sayıları ve isimleri kimseyi şaşırtmayacaktır.
Savaş kızıştıkça, bir benzerini Gezi eylemlerinde yaşadığımız muhafazakar zengin kadınların alışveriş çılgınlığıyla teselli bulması gibi, depresyon endişe kompülsif bozukluklar salgınlaşacak ve iktidarın zenginleştirdiği muhafazakar hanımlar yine daha çok alışveriş için büyük mağazalara koşuşacak.
Aşırı satın alma, alışveriş kolik, satın alma manisi, boşluk ve mutsuzluk duygularını gidermek isteyenlerin, tıbbi rahatsızlığıdır…
Zaten bu savaşa, boşluk ve mutsuzluk duygularını kendi başlarına gidermeyi beceremeyen İslamcı dangalakların ve kumpasçı liberallerin, emperyalistlerin tuzaklarını en son moda bir özgürlük fikriymiş diye manyakça seri satın almaya başlayıp delirmesiyle, geldik.
Otuz yıla yakın süre, kumpasçı liberaller ve dangalak İslamcılar Amerika’yla masaya oturdular, Avrupalılarla masaya oturdular, Türk ordusuna ve aydınlarına ve CHP’sine kadar tuzaklar kurup infilak ettirdiler.
Emperyalist ‘özgürlük’ reyonlarının esiri kölesi kolonisi oldular, ‘askeri tasfiye edelim’ mi dediler, ‘çok yakışır’ dediler, solcu millici aydınları ‘yok edip temizleyelim mi’ dediler, ‘harika olur!’ dediler. Devletin elinde ayağı ne varsa satalım mı, dediler, müthiş güzel olur, dediler, derelerin suyuyla hidrolik santral yapalım, yeme de yanında yat, dediler, telekomu tüpraşı satalım mı, ay ne ince ne tadından yenmez olur, dediler.
Bir özgürlük marketi, bir özgürlük alışverişi sormayın, otuz yıldır satın almadıkları özgürlük üstüne para basmadıkları demokratiklik kalmadı, altılı ganyan gibi ülkeye cumhuriyete, borsa gibi arazilere fabrikalara hukuka oynadılar, aldılar, sattılar, yediler, üstünde tepindiler…
Bitmedi, doymadılar, kaybedince kumarı, bu ülkeye bir ‘tüh’ deme zahmetinde, hayıflanmasında bile hissetmediler kendilerini.
Emperyalizmin tezgahtarlarına ‘demokratik özerklik’ yakışır mı, dediler, ‘çok yakışır’, Sur’u yıkar yerine Kanada’nın kütük kereste evlerinden yaparız, ah ne ala olur, cevabı aldılar.
Emperyalizmin dükkan sahiplerine ‘federasyon üstüme oturdu mu, iyi görünüyor mu?’ dediler, ‘enfes olur, yahu bu kadar mı yakışır!’ cevabı aldılar.
Özyönetim, silahlı savunma gücü tipime gider mi dediler Obama’ya Putin’e ve CHP’ye, ‘harika olur’ ‘şapkaya bir de tüy koyarsak, şöyle karşıdanne güzel görünür’ cevabı aldılar.
Ayrı ev tutacağız, yakışır mı Putin.
‘Yakışmaz mı?…’
O halde özerklik ilanını satın alabilirsiniz, Noel hediyesi.
Ancak, bir sorun var.
Burası Suriye mi burası Irak mı burası Libya mı?
Suriye’ye Irak’a Libya’ya Afganistan’a satınalıp bu özgür etnik elbiseleri giydirmeyi başarabildiniz mi?
Bu ülke bu millet bu vatan kimsenin giymeyi kabul etmediği bu hainlerin elbisesini giyer mi?
Bu toprak emperyalistlerin yeni cici elbiselerini deneyip şöyle aynaya bakındığı soyunma kabini olabilir mi?
Bu özerklik ilanını giyecek zaman yer bulabilir misiniz?
Burası kobani mi Türkiye mi?
Suriye’de buldunuz mu Irak’ta buldunuz mu Afganistan’da buldunuz mu Libya’da buldunuz mu?
Türkiye Suriye’den de Irak’tan da daha zayıf daha kolay daha çelimsiz çaresiz bir ülke mi, oralarda bombalarla yapamadığınızı burada yapabileceksiniz?
Kimse sormuyor, hala HDP’nin savaş ilanını ‘düşünelim’ bir ‘masaya koyalım’ diyor CHP’si Cumhuriyet Gazetesi, CHP’si Cumhuriyet’i çoktan giyinmiş, pek yakışmış demeç demeç hava atıyorlar hala.
Ve bugüne kadar o kadar çoközerklik elbisesi federasyon şapkası satın aldılar ki evde siyasi dolaplarda CHP’de koyacak yer kalmadı.
Bu işbirlikçiler bu emperyalistler bize çok ızdırap çektirecek çok…
Izdırap çekeceğiz, evet, ama ‘mutsuz’ olmayacağız.
Sebebini biliyoruz,kardeşlerim,savaşı tezgahlayanlar otuz yıldır muzdarip oldukları ‘boşluk ve mutsuzluk’ duygusunu yenemedikleri için, sonunda savaştan başka çözüm bulamadılar.
Boşluk ve mutsuzluk duyguları, onları sürükleyip tarihin insanlığın ülkenin sonuna getirdi: kendi toprağına kendi insanına karşı savaş.
Bu boşluk ve mutsuzluk duygusunu ilk gençlik günlerinden bugüne bunca Irak Suriye Libya Afganistan tecrübesine rağmen üstünden atamayanları gördünüz işte, sen de onu çok eleştiriyorsun sen de bunu hiç sevmiyorsun sen de hala ne diyorsun diye diye, ülkemizin milletimizin yurttaşlarımızın başına sonunda bir büyük felaket getirdi.
Acı çekeceğiz çok üzüleceğiz çok kayıplar vereceğiz altından kalkması çok büyük ızdırıplar içinde kalacağız, kolumuzbacağımız kopacak belki, havaya uçurulacağız belki, ancak hiçbir zaman içimizde boşluk ve mutsuzluk duygusu olmayacak.
Çünkü bizim bir ülkemiz bir hukukumuz ve cumhuriyetimiz var…
Cumhuriyet’e hukuk’a ve yurttaşlık’a inanmış güvenmiş insanların içinde, hiçbir zaman ‘mutsuzluk’ hiçbir zaman ‘boşluk’ duygusu olmadı, yine olmayacak.
Nihat Genç
Odatv.com