Aylar süren bir mücadele sonucu Silopi ve Cizre ilçeleri bölücü terör örgütü militanlarından kurtarıldı. 800’ü aşkın teröristin “etkisiz hale getirildiği” açıklandı. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde operasyonlar ve sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Şimdi operasyon sırası başka ilçelere geliyor.
İlk sırada Nusaybin ve Cizre ilçeleri geliyor. Nusaybin’in Abdülkadirpaşa, Fırat, Dicle ve Yenişehir mahalleleri tam anlamıyla bölücü örgütün kontrolü altında… Hendekler, barikatlar, yerleştirilmiş el yapımı patlayıcılar, mayınlar… Uzun süredir açtırılmayan işyerleri, “hain” denilip işaretlenen evler… Bir günde Nusaybin Lisesi, Süleyman Bölünmez Ortaokulu, Yavuz Selim İlkokulu yakıldı. Devletin bu duruma sabırla seyirci kalması da, halkın devlete olan güvenini yitirmesine neden oluyor.
DEVLET ALACAK DERDİNDE
Cizre’de, Sur’da devlet uzun süredir sokağa çıkma yasağı uyguluyor. Bir de örgütün uyguladığı yasaklar var. Örneğin Nusaybin ilçesinde, örgüt ne zaman isterse esnaf zorunlu olarak işyerinin kepengini indiriyor.
Terör örgütünün bu isteğine, esnaf istemese de uymak zorunda kalıyor. Aksi halde ya kendisine ya da işyerine zarar verileceğini biliyor. Devleti yanında göremeyen, güvenlik güçlerinin mahallelere ulaşamadığını bilen yöre insanı ne yapsın? Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mardin ziyaretinde halka bazı vaatlerde bulundu. Hiçbiri gerçekleşmedi.
İşyerini açamayan esnaftan vergilerini, kredi borçlarını ödemeleri isteniyor, mal verenler alacaklarını tahsil için bekliyor. Tüm bunların yanı sıra icralar da geliyor. Açıkçası vatandaş can derdinde, devlet ise alacak derdinde…
Yalnız ilçeler değil iller de sorunlu.
Acaba Şırnak’ta mahalle aralarına güvenlik güçlerimiz girebiliyor mu?
Orada açılan hendekler kapatılabiliyor mu? Barikatlar, yerleştirilen patlayıcılar ne
olacak, ne zamana kadar duracak?
YALNIZ PKK YOK
Güneydoğu denilince aklımıza sadece bölücü PKK örgütü geliyor. Bunların son dönemlerde güvenlik güçlerimizi şehit etmeleri, ilçeleri tahrip etmeleri öne çıkıyor. Örgüte bu dönemde de katılımlar olmuştur. Ama genelde örgütün dağ kadrosunda öteden beri hep 4 ile 6 bin arasında terörist bulunduğu belirtilir.
Güneydoğu’da yalnız bölücü PKK yok. Legal, illegal parti ve sivil Kürt örgütler de bulunuyor. Bunların bazıları PKK’ya ağır suçlamalarda da bulunuyor. Kürtçü örgütlerin anası sayılan, Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO), Devrimci Halk Kültür Derneği (DHKD), Anti Sömürgeci Demokratik Kültür Derneği (ASKD-DER), Rızgari, Kurtuluş Bayrağı (Alarızgari), Kawa, Kürdistan Kurtuluş Hareketi (TEVGER), Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK), Kürdistan Sosyalist Birliği, Kürdistan Öncü İşçi Birliği (KÖİP-PPKK), Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi, Kürdistan Devrimcileri, Kürdistan Mücadele Örgütü (TEKOŞİN), Kürdistan Demokrat Partisi, Kürdistan Yurtsever Güç Partisi (Türkiye dışında), Kürdistan İşçi Partisi (KİP) bunlardan bazıları… Yani PKK’nın bitmesi ya da bitirilmesiyle işler bitmiyor.
ONLAR DA BOŞ DURMUYOR
Geçen hafta bu partilerden 5-6’sının Genel Başkan, Genel Sekreter veya üst düzey yöneticileri Diyarbakır’ın göbeğinde konferans düzenledi. Konusu “Kürdistan’da Savaşın Sonlandırılması ve Siyasi Çözüm Perspektifi Konferansı”ydı. Bu toplantıya katılanlar PKK’nın devlet tarafından kurulmuş bir organizasyon olduğunu dillendiriyor, örgütün ne Kandil’de ne de yurt içinde Kürdistan kurulması yönünde bir yere varamayacağı, kendi halkına önemli ölçüde can ve mal kayıpları verdirdiğini vurguluyorlar.
Sonuç bildirisinde de “PKK, Kürdistan siyasi örgütlerini, ulusal toplumsal güçlerini düşman ilan etti. Bunlara savaş açtı. Binlerce Kürdün katledilmesine neden oldu. PKK, bu nedenle günümüzde Kürdistan’ın bağımsız devlet olmasına karşı duruyor. Kürdistan’ın güneyinin devlet olmasını engellemeye çalışıyor. Bu mühendislik projesinin sonucudur ki, bir vekâlet savaşı olarak Hendek Savaşı’nı sürdürüyor. Bu savaşı, halkın HDP’ye yüzde 70’in üzerinde oy verdiği yerlerde yaparak, halkın iradesini hiçe sayıyor. Kendi diktatörlük emellerini öne çıkarıyor. Kürtlerin ve Kürdistan Ulusal Hareketi’nin PKK diye bir sorunu var: PKK, totaliter sistemi kurma amacıyla Kürdistan’da iç savaşı hazırlıyor ve Birleşik Kürdistan’ın önüne set çekiyor” deniyor.
Bu toplantılardan devletin haberi var mı bilemem. Gözler hep PKK’ya çevrildiği için PKK karşısındaki Kürtçü parti ve örgütlerin ne yaptığı da pek bilinmiyor. Güneydoğu her yönüyle kuşatma altına alınıyor. Ülke bu duruma AKP hükümetleri döneminde getirildi. Terörle mücadele etmeyip, her şeye göz yumanlar, 300’e yakın şehit verilmesine yol açanlar, ilçeleri girilemez yapanlar yaptıklarıyla övünüyorlar mı, dövünüyorlar mı?