NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
KUZU, KUZU…
BEEEEEEEEE…
Eski Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı…
Eski Adalet Bakanı…
Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı…
Şimdilerin…
Karabük Milletvekili…
Mehmet Ali ŞAHİN…
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın devamlı dillendirdiği…
Partisinin ise çok sevdiği ve kendilerine aşırı güven sağlayan bir sloganı…
Karabük AKP teşkilatları aylık istişare kurulu toplantısında…
Suriye’nin düşürdüğü savaş uçağımız sebebiyle…
Bir kerre daha, kuvvetlice dile getirmiş…
“Hiç kimse ağır başlılığımızı uysal koyun şeklinde yorumlamasın” demiş…
Kuzu, kuzu…
Beeeeeeeee…
Süleymaniye’de Amerikalı’lar başımıza çuval geçirip… Ordumuzun yiğit evlatlarının onurlarını yerlerde sürükleyerek sıfır mertebesinde test ettiklerinde…
Uysal olmayan karekterimiz, uysal koyunluğa dönüştürülmeye başlandığında…
Sesimizi çıkartamamış…
Sadece…
Kuzu, kuzu…
Beeeeeeeee…
Demiştik…
Talabani…
“Bir kürt kedisi dahi vermeyiz”…
“Bırakın bir PKK’lı militanı”…
“Bir kürt kedisi dahi teslim etmeyiz”…
Dediğinde…
Hiç bir tepki gösteremeksizin, sesimizi çıkartamamış…
Kuzu, kuzu…
Beeeeeeeee…
Demiştik…
Hakkari…
Dağlıca…
Aktütün…
Şemdinli…
Yeşiltaş…
Çukurca…
Tunceli…
Şırnak…
Cizre…
Ve adını dahi sıralayamadığımız yüzlerce bölge…
Irak’ın kuzeyinde yuvalanmış hainler tarafından…
Defalarca baskına uğrayıp…
Kahraman vatan evlalarımız şehit edilirken…
Şehitlerimizin cenaze törenlerine katılan ve onları asla yalnız bırakmayan…
Yiğitlerimizin…
“Kanları yerde kalmayacak”…
“Şehitler ölmez, Vatan bölünmez”…
Haykırışlarına…
“Morg kapılarında nöbet tutanlar” benzetmesiyle…
Tepki göstererek…
Sadece…
Kuzu, kuzu…
Beeeeeeeee…
Demiştik…
Her seferinde…
Irak’ın kuzeyine sınır ötesi harekât yapmak istemiş…
Ancak…
Barzani’nin dırlamalarıyla…
“Bas geri” olmuş…
Hatta bir seferinde…
Sınırdan içeri tam da burnumuzu uzatmışken…
O karda kışta kıyamette…
Amerika’nın hırlamasıyla…
Apar topar geri çekilip…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeeee…
Demiştik…
“Kırmızı çizgi”lerimizi…
“Değiştik” diyerek…
Elbise değiştirir gibi…
Değiştirmiş…
PKK’nın ağa babaları karşısında…
Çizgisizleşerek…
Her seferinde…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeeee…
Demiştik…
Yüce Dinimiz İslamiyet ve Onun Yüce Peygamberi…
Hazreti Muhammed Mustafa ( S.A.V.) hakkında…
Alay eden, küçük düşüren karikatür krizi nedeniyle, kılını dahi kıpırdatmayıp…
“Demokratik haklar”…
“Kişisel hürriyetler”…
Söylevleriyle…
Bu karikatürlerin yayınlanmasına göz yuman…
Hatta…
Bir şekilde de teşvik eden…
Danimarka Başbakanı Rastmussen’in…
Nato Genel Sekreterliği adaylığına…
En ufak bir direnç gösteremeyip…
Tepki dahi veremiyerek…
“Nato Genel Sekreter Yardımcısı bir Türk Generali olacak” “Havucuna” da aldanıp, kanarak…
Rastmussen’in Nato Genel Sekreterliği’ne…
Vetomuzu kaldırıp…
Onay verildiğinde de…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeeee…
Demiştik…
Ermeni Meselesinde…
Son on yılda…
Ermeni zalimliğini…
“Soykırım” komedisine dönüştürerek, parlementolarından geçirmeyen…
Dünya’da tek bir devlet kalmamışken…
“Komşularla sıfır sorun” söylevleriyle…
Hazırlanan senaryolara imza atmış…
Ermeni katliamcılarının her isteğine boyun eğerek…
Arkalarında destekçi olan…
Ağa Babalarının istekleri doğrultusunda…
“ALİCAN”sınır kapımızı açmaya ramak kalmıştık…
Ancaaaaaakk…
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan ALİYEV’in…
Suratımızda kırbaç gibi şaklayan müthiş tepkisi sayesinde geri durmuş…
Ulu Allah’ın (c.c) inayetiyle de..
Son anda aklımızı başımıza almıştık…
Aklımızı başımıza almasaydık…
Neredeyse…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeee…
Demiştik…
Davos’ta…
“One minute” dedik…
Kocamaaaaaaaaaaaaaaan bir devlet mi olduk…??????????????
Kocaman devlet olup da …
Kocaman bir devletin şartlarını yerine mi getirdik…???????????
Sonraaaaaaaaaa…
Gemiler çıktı yola…
Gazze’ye doğru rota çevirdi…
Dümen kırdı…
Ne işimiz vardıysa Gazze’de…??????
Bu aşırı cevvaliyet niyeydiyse…?????
Onu da bir türlü anlayamadık…
“Gelmeyin” dediler…
“Gelmeyin Vururuz” dediler…
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni…
Tehdit ettiler…
Kocaaaaaaaaaaaaaaaaaaaman bir devlet olduk ya…
“One Minute”cilerin sayelerinde…
Ne tehdite aldırdık…
Ne eskortluk yapması gereken bir savaş gemimizi “Mavi Marmara”nın ardına koyup…
“Hodri Meydan” diyerek…
Tüm dünya’yı ayağa kaldırdık…
Gemimizi vurdular…
Hem de Türk Bayrağı çekmiş gemimizi vurdular…
Ama öyle, ama böyle…
Dokuz Türk yerle yeksan oldular..
Kanları Akdeniz’in mavi sularında…
Acıları, hamaset nutuklarında…
Sadece bir hoş seda olarak kaldılar…
Bu güne kadar varoluş sebebi “Devlet Ciddiyeti”olan İsrail’e karşı…
“Aşiret” lerin bile yapamayacağı…
Bir ciddiyetsizlikle…
5.000 yıllık şerefli tarihimizi ayaklar altına aldırtarak…
İsrail karşısında…
Durup dururken…
Dar naçar kalıp…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeee…
Demiştik…
Ya Libya…????????????????????????
“Arab’ın Baharına”…
Nato’nun bombalarını yağdırdık…
Açgözlü Batı Dünyası…
Gözünü dikmişken Kuzey Afrika’nın petrol zenginliğine…
Demokrasi memokrasi ayaklarıyla darma duman edeceklerken Libya’yı…
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’mız da…
Uçak benzini dâhil…
Onbeş adet F 105 savaş uçağı ile imdadımıza koşan…
Rahmetli Muammer Kaddafi’yi…
Lağım borularının içinde…
Ne idiğü belirsiz…
Çapulculara onursuzca linç ettirip…
Boğdurduk…
Nato Harekâtına…
Başta karşı çıkacak…
“Nato’nun orada ne işi var ?” diyecek olmuştuk…
Sonra…
Birden bire…
Ne olduysa oldu…
Anlaşılmaz nedenlerle…
360 derece ters dönüp…
Hem savaş gemilerimizi gönderip, denizlere pusu kurmuş…
Hem uçaklarımızı göndererek…
Açgözlü “Yamyam Batı’ya selam durarak…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeee…
Demiştik…
Güney Kıbrıs…
İsrail’le…
Amerikalı Şirketlerle…
Petrol araması başlatırken Kıbrıs’ın her tarafında…
Celallendik…
Tepe tüylerimiz “Sözde” ayağa kalktı…
“Kayıktan bozma” bir gemi çıkarttık Kıbrıs’ın sularına…
Sismik araştırma yapsın…
Petrol bulsun…
Doğalgazı anında göstersin diye…
Yetmedi…
“Ekonomik Münhasır saha”lar ilan ettik…
Koca koca laflar ettik…
“Gireni vururuz” dedik…
Adamlar, denizde, her tarafı delik deşik edip…
Arama platformları kurarak…
Petrol aramaya koyulmuşken…
Belki de petrolü bulup yan gelip yatmışken…
İlan ettiğimiz “Ekonomik Münhasır Saha”ların korunması için gönderildiği söylenen savaş gemilerimizin akibetini bile öğrenemedik…
Ne petrolden nasip alabildik…
Ne kimseye söz geçirebildik…
Laflar havada asılı kaldı…
Sadece…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeee…
Diyebildik…
“Demokratik açılım” dedirttiler…
“Kardeşlik projesi” ambalajıyla…
Bölünmeyi yedirttiler…
Yüreğin sağ kulakçığı ile sol kulakçığı…
Kasıktan geçen…
Sağ ayak atar damarı ile sol ayak atardamarı…
Beyne giden…
Sağ şah damarı ile sol şah damarı…
Nasıl birbirinden ayrılamazsa…
Kürt dedikleriyle, Türk Milleti’nin de öyle ayrılamayacağını bilemeyen…
Zavallı beyinlerle…
5.000 yıllık tarihimizi sorgulattılar…
Vurdular, vurdurdular…
Kırdılar, kırdırdılar…
Ammaaaaaaaaa…
Bu zamana kadar…
İktidar koltuğunun hırsı ile…
Ödün üstüne ödün verenler…
Ne milletimizi böldürebildiler…
Ne de yüreğimizdeki birbirimize olan sevgimizi deldirebildiler…
Bakmayın…
Bebek Katili APO’ya “Ev hapsi” dillendirmelerine…
Bakmayın…
Amerikan vari…
Eyaletleri olan…
Başkanlık sistemlerine…
Türk Milleti çok sabırlıdır…
Çok metanetlidir…
Hep dinlemede…
Hep gözlemede kalır…
Almış olduğu tarih şuuru ile…
Teenni içinde…
Kendisine yurt yaptığı bu Mübarek Vatan Topraklarından…
Asla vaz geçmez…
Bir çakıl taşını dahi feda etmez…
Ne şehitler verdik vatan uğruna…
Ne yiğitler yatırdık mahpus damlarında…
İktidarda kalmanın…
Korkuları ve kuşkuları yoluna…
Varsın gitsin…
Bir hava pilot yüzbaşı…
Varsın gitsin…
Bir hava pilot teğmen…
Varsın gitsin…
Bir RF 4 F Fantom savaş uçağı…
Bu mubarek vatan toprakları için feda olsun
Bakalım…
Gözleyelim…
Şimdilik…
Atılan ve atılacak nutukları dinleyelim…
Küçümsediğimiz Suriye’nin devlet ciddiyetiyle…
Bizi yönetenlerin…
Ne kadar ciddi ve kararlı devlet adamı olup, olmadıklarını…
Ölçüp, biçip, teraziliyelim…
Şimdilik…
Kuzu kuzu…
Beeeeeeee…
Diyenlere…
Eyvallah…
Diyelim…
Ya sonra…?????????????
Sonrasına…
ULU ALLAH (c.c) KERİMDİR…
İNŞAALLAH…
Saygılarımla
Cep No: 0 505 522 67 25