Soma’da 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, ‘Olası kastla öldürme’, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ‘Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde kaldığı yerden devam edildi. Somalı iççilerin aileleri ve onlara destek veren sivil toplum kuruluşu üyeleri, polisin arama noktasından geçip duruşmayı izlemek üzere salona girdi.
ACILI ANNE SÖZ İSTEDİ
Yoklamayla başlayan duruşmada, ölen işçilere ait otopsi raporlarının okunmasına geçileceği sırada dinleyici sıralarında oturan bir kadın ayağa kalktı. Ölen madencilerden Kader Yıldırım’ın annesi Elmas Kaya, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’dan, ‘Anlatmam gereken bir olay var” diyerek söz istedi. Hakim Aytaç Ballı’nın izin vermesi üzerine tanıklara ayrılan bölüme gelen Elmas Kaya, facianın yaşandığı maden ocağının yakınında zeytin tarlasında yaşadığı olayı anlattı. Ocaktan çıkan kömür ve kül atıklarının kendi tarlasının hemen yanına döküldüğünü söyleyen Elmas Kaya, ‘Bir süredir orada madencilere sorduğunuz gibi bir koku yayılmaya başladı. Küllerin arasından sürekli ince bir duman tütüyordu. Üzerinden kış geçti. Yağmur ve kara rağmen o duman hiç kesilmedi. Bir gün elimdeki sopayla duman çıkan yeri biraz kazdığım sırasında biranda hızla alev çıktı. Biriken gazın neden olduğu alev o kadar yüksek çıkmıştı ki, yakındaki zeytin ağaçlarını yaktı. Hatta itfaiye gelip yangını söndürdü. Ben ocaktaki yangının da böyle bir olaydan olduğunu düşünüyorum. Ben o zaman açık havada olmama rağmen, o gaz kokusuna dayanamamıştım, bayılacak gibi olmuştum. Bizim çocuklarımızın ocak içinde bayılmamalarının, ölmemelerinin imkanı yoktu” dedi. Adından arkasında oturan tutuklu ve tutuksuz sanıklara doğru dönen acılı anne, vicdanıyla mücadele ettiğini ifade edip, ‘Biraz olsun yaşananlardan ders alsınlar. Vicdanımda mücadele ediyorum. Acaba bana verseler, ne yaparım diye. Ben acıma rağmen onları öldüremem. Ben katil değil çünkü. Bunları vicdanlarına mahkum ediyorum. Dünyanın gazabı üzerlerine olsun. En yükseğe onları şikayet ediyorum” dedi. Ardından, tutuklu sanıklara da, ‘Siz mutlu olun” dedikten sonra salondan ayrıldı.
BENİM OĞLUMUN İSMİ VAR ‘141’ DEĞİL
Elmas Kaya’nın konuşmasını bitirmesiyle, ölen 301 madencinin otopsi raporlarının okumasına devam edildi. Maden kazası sonrasındaki korbonmonaksit gazı zehirlenmesiyle hayatlarını kaybettikleri yazılı olan raporların okunması sırasında, acılarına dayanamayan bazı aileler, salonda fenalık geçirdi. Otopsi raporları okunduğu sırada faciada oğulları İlkay Yıldırım ve Sami Yıldırım’ı kaybeden anne Senem Yıldırım, can veren madencilerin isimleri yerine, kod numarasıyla okunması üzerine, ‘Benim oğlum şehit oldu, nasıl adına ‘141’ dersiniz” diye tepki gösterdi. Kriz geçiren anne Senem Yıldırım’a, ilk müdahaleyi sağlık ekipleri yaptı. Bunun üzerine aileler, otopsi raporlarında, madencilerin isimlerinin okunmasını talep etti.