Mayıs’tan önce hangi ortamda isem herkes bana “MHP kurultayı yapılacak mı?” diye soruyordu. Ben de hukuken kurultayın yapılması gerektiğini, bir mahkemenin verdiği karar temyiz sürecindeyken, başka mahkemelerin aynı dosya ile ilgili karar veremeyeceğini, verse bile bunların yok hükmünde olduğunu belirttikten sonra “Fakat burası Türkiye, hukukun üstünlüğü rafa kaldırılmıştır. Siyasi iktidarın istediği hukuk uygulanıyor. İktidarın da MHP kurultayının yapılmasını istemediğini biliyoruz. Çünkü bir değişim olursa, MHP vatandaşın umudu haline gelecek. Durum böyle gelişirse Yeni Anayasa da yapamayacak ve düşüş sürecine girecekler. Buna engel olmak isteyeceklerdir” diye cevap veriyordum.
***
Benden bu yönde cevap alanlar, bir defa AKP’li olduğu bilinen bir gence de aynı soruyu sordu. “Bir araştırayım, sonra cevap veririm” dedi. Bir telefon görüşmesi yaptı ve “Bana gelen bilgi, kurultayın kesinlikle yaptırılmayacağı yönünde” diye sonucu bildirdi.
Son olarak Ankara 2. İcra Mahkemesi, engelleme işlemlerini, hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiş ve genel başkan adayları ile çağrı heyeti, kurultayın yapılacağını açıklamışken aynı soru tekrar soruldu. Ben bu defa kurultayın önünde hiçbir engel kalmadığını söylediysem de AKP’li genç, “Ağabey, kurultay yaptırılmayacak. Bana gelen bilgi kesin” dedi.Nitekim aynı günün akşamı Ankara 25. İcra Müdürlüğü, “tüm hukuk kurallarını ve yargı içtihatlarını ayaklar altına alarak Adalet Bakanlığı’nın talimat yazıları doğrultusunda işlem tesis etti” ve kolluk kuvvetlerinin kongreyi engellemesini istedi.
Bu genç aynı zamanda yargıda etkili bir cemaate mensup! Paralelci değil! Bilgiyi partili arkadaşlarından mı yoksa cemaatinden mi aldı açıklamadı…
***
Haklı olarak sorabilirsiniz; “Peki, bundan sonra ne olacak? AKP’li genç bu soruya da cevap veriyor mu?”
Tekrar karşılaşmadık ama ısrarla MHP kurultayının yaptırılmayacağını söylüyordu zaten!
Devlet Bahçeli de bu durumu herkesten iyi bildiği için “Olağanüstü kurultay hukuken imkânsızdır. El mi yaman, bey mi yaman, herkes görecek” diyebiliyordu.
Siyasi iktidardan bir garanti almasa böyle konuşabilir miydi?
Yine sorulabilir; kurultay yaptırılmayacaksa, adayların bunca emeği boşa mı gidecek?Hiçbir emek boşa gitmez. MHP delegesi ve seçmeni artık kendi siyasi iradesinin başka amaçlar uğruna iktidar partisine peşkeş çekilmesini istemiyor. Hiçbir güç, artık onlara boyun eğdiremez. Fakat olan yine ayaklar altına alınan hukuka ve Türk Milleti’ne olacak?
***
Tabii bir de ayaklar altına alınan milliyetçilik var! Sahi, milliyetçiliği, asıl ayağının altına alan gerçekte kim oluyor?Millî kimliği, yani Türklüğü ayaklar altına alanlar, Atatürk ve İsmet Paşa’ya hakaret edenler, resmi tabelalardan T.C. harflerini, dağlardan “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazılarını, okullardan “Türk’üm doğruyum” andını kaldıranlar, 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, 29 Ekim’i inkâr edenler, bunları kimin örtülü desteği sayesinde yapabildi? Bulundukları makamlara kimin örtülü desteği sayesinde gelebildiler?
Öyle önüne gelene “paralelci” diye iftira atarak bu yaptıklarını unutturamazlar.
Ülkücüler bunları unutacaksa, zaten söylenecek bir söz yok!
Fakat şu bir gerçek ki ülkücüler de Türk Milleti de uzun yıllardır tam bir uyutma operasyonuna tabi tutulmuştur. Böyle bir uyutma politikasını yıllarca sürdürebilmek için özel eğitim görmüş olmak gerekir. Bu istihbarat operasyonunu, milletin gözünün içine baka yapıyorlar. Yalan, zaten her türlü toplumsal hastalığın temelidir. Milliyetçilikleri de yalan, İslâmcılıkları da yalan, hayat boyu yaptıkları tek iş yalan!
Fakat bütün yalanları artık deşifre olmuş durumdadır!
yeniçağ