Selçuk Müftülüğü, ilçedeki Tahsin Ağa Camii’nde mevlit düzenlemiş…
Üzerine ne vazifeyse; bu mevlidin davet işini AKP İlçe Kadın Kolları üstlenmiş…
BirGün’ün haberine göre AKP Kadın Kolları Sorumlusu Nalan Başdemir’in de aralarında olduğu 5 kişinin dağıttığı davetiyeler, halkta tedirginlik yaratmış…
Çok sayıda vatandaş 155 Polis Hattı’nı arayarak “İlçemizde IŞİD’çiler davetiye dağıtıyor” diye ihbarda bulunmuş…
Çünkü vatandaşlar, kendilerine verilen davet mektubunun üst köşesindeki Arapça yazının IŞİD amblemi olduğunu sanmış…
***
Selçuk AKP İlçe Başkanı Sema Yeşilçimen ise yaptığı açıklamada, “O yazı, Peygamber Efendimiz’i simgeleyen bir mühürdür. Üç beş baldırı çıplak kullanıyor diye peygamberimizin ambleminden vazgeçecek değiliz. Mühür, IŞİD’in tekelinde değil. Onlar kullanmasın” diyerek arkadaşlarını savunmuş…
***
Şu küçük olay bile ülkemizde aklın rahmetli olduğunu gösteriyor!
Düşünün; Müftülük bir Mevlit etkinliği düzenliyor; davet işini ise iktidar partisinin ilçedeki temsilcileri üstleniyor.
İyi de neden?
Müftülük, kendi organizasyonunun tanıtımını yapmaktan aciz mi?
Yoksa… Davulu sırtlanıp tokmağı iktidar partisinin eline vererek, Diyanet İşleri Başkanı’na gönderilen zırhlı Mercedes’in parasını mı ödemeye çalışıyor?
***
Ayrıca bu parti, yaptığı duyurularda, “Peygamber Efendimiz’i simgeleyen mühür”ü kullanmaya nasıl cesaret edebiliyor?
Bu, ahlaken ayıp…
Dinen günah…
Kanunen de suç değil mi?
Dini siyasete alet etmek anlamına gelmiyor mu?
***
AKP’nin Selçuk İlçe Başkanı diyor ki:
“Üç beş baldırı çıplak kullanıyor diye peygamberimizin amblemini kullanmaktan vazgeçecek değiliz…”
Lafa bakar mısınız?
“Peygamberimizin amblemi…”
Partilerin, şirketlerin, derneklerin amblemi olur; “çok dindar” Sema Hanım…
Peygamberlerin ise “amblemi”, “logosu” olmaz!
Bunu bilmek için de dahi olmak gerekmez; biraz izan ve iman sahibi olmak yeter.
Ancak sizde bu ticari zeka oldukça, eminim peygamberimizin mührünü de “marka”ya dönüştürüp TPE’ye tescil ettirir ve başkalarının kullanmasını engellersiniz…
Ya da kullanmak isteyenler, partinize bir ödeme yapar!
***
Sözüm; siyasi partilerin faaliyetlerinin anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevli olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na…
Selçuk’ta yaşanan bu olay size, AKP’nin daha önce hüküm giydiği “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” suçunu çağrıştırmıyor mu?
Konuyu incelemeye almayı ve din istismarını tırmandıran, bu konudaki hiçbir yasağa ve yasaya aldırmayan bu parti hakkında gereğini yapmayı düşünmüyor musunuz?
YİNE KATAR!
Son 13 yılda Türkiye iyice yalnızlaştı… Edindiğimiz tek dost, Katar!
Bu ülkeye cumhurbaşkanlarımızın, başbakanlarımızın ve dışişleri bakanlarımızın ziyaretlerinin sayısı 60’ı geçti.
Sadece Recep Tayyip Erdoğan, biri daha bu ayın başında olmak üzere 9 kez gitti Katar’a…
Onların emirleri vs. ise 54 kez geldi.
Katar Emiri bu yılın Mayıs ayında geldiğinde Cumhurbaşkanı’na 53 Arap atı hediye etti.
Temmuzda geldiğinde ise Digitürk’ü alıp gitti.
Dün öğrendik ki çoğunluk hissesi Yunanistan Ulusal Bankası’na ait olan Finansbank da 2,94 milyar dolara Katarlı QNB Group tarafından alınmış…
Eminim ki Türkiye ile Katar arasındaki ilişkiler bu kadar iyiyken, bizim siyasetçiler Katarlı firmanın bu bankayı almasına hiçbir zorluk çıkarmamıştır.
***
Dostluk iyidir…
Bizimkilerin Katar’la olan dostluklarının “iyi” ya da “kötü” olduğunu söylemek için ise…
Henüz vakit çok erken!
Bekleyip göreceğiz!
GÜNÜN SORUSU
Yargıtay, “Ucube Davası”nda yerel mahkemenin, Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 bin TL tazminat ödemesini öngören kararını bozmuş… Yeniden görülen davada mahkeme bu kez Yargıtay’ın kararına uymuş ve heykeltraş Mehmet Aksoy’un açtığı davanın reddine karar vermiş… Sorum Yargıtay’ın bu kararı veren sayın üyelerine:
Bu durumda bir vatandaş çıkıp da verdiğiniz bu kararın “ucube” olduğunu söylerse, suç işlemiş olmaz; değil mi?
SÖZ SİZDE… (156+196!)
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz… Söz sırası okurumuz Ercan Kaymak’ta… Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
***
“Abdullah Bey…
Benim size on sorum var:
Bir: Kayıp Trilyon Davası’ndaki paralar ne oldu?
İki: Uludere katliamından kim sorumludur?
Üç: Huber Köşkü’ndeki masrafları kim ödedi? Belgeleri gösterebilir misiniz?
Dört: Oturduğunuz villanın parasını nasıl kazandınız?
Beş: Suudi Kralı’nın getirdiği mücevherleri ne yaptınız?
Altı: Cumhurbaşkanlığınız döneminde dört yasa dışında bütün yasaları onadınız… Vicdanınız rahat mı?
Yedi: Cumhurbaşkanı olurken, ‘Herkesin cumhurbaşkanı olacağım’ dediniz. Oldunuz mu?
Sekiz: Balyoz, Ergenekon kumpaslarınızda rolünüz var mı?
Dokuz: BOP diye bir şey var mı? Rolünüz neydi?
On: ABD Dışişleri Bakanı Powel ile 2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptınız mı?
İstediğiniz sorudan başlayabilirsiniz. Her soru 10 puan…”
GÜNÜN İSYANI
AKP’liler; HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılması için önerge vermiş… İsyanım onlara:
Hazır şu işe el atmışken, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasını da isteseydiniz ya… Yoksa korktunuz mu?
Aydınlık