NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ…
NEDEN ÇOK SİNİRLİSİNİZ…?
RAFET BEY…
Yazılı ve görsel basından takip ediyorum…
İğneliyor…
Çuvaldız batırıyor…
Söylediği laflarla…
Tahrik ediyor…
İnsanları galeyana getirip…
Hoplatıyor…
Zannedersiniz ki, muhattaplarının gırtlağına, gırtlağına basıyor…
Boğazlarını sıkıyor…
Nefes alamayacak hale sokuyor…
Sonra da …
Hiç bir şey olmamış gibi davranıyor…
“Akıl hocası kim”…?
“Kimden nasıl akıl alıyor”…?
“Hangi dergahdan” …?
“Hangi bergahdan”…?
“Hangi medreseden” …?
“Hangi tarikatdan” …?
“Hangi meleden” …?
“Hangi molladan” …?
“Terbiye görmüş de”… ?
“Sanki çalım satıyor”…?
Diye, düşünüyor, düşünüyor…
Bir türlü çözüme varamıyor, insanlar…
Bu durumu hiç de hayra yoramıyorlar…
“Neden çok sinirlisiniz” …?
“Rafet Bey”…
Diye de bir türlü soramıyorlar…
Sahi…
Neden çok sinirlisiniz…?
Rafet Bey…
Abuca’ya …
Emice’ye…
Emmi’ye …
Kendini bir nimet sanan…
“Hikmet”i kendinden menkul…
“OYUNCAKÇI”ya …
Geldi mi…?
Söz de herşeyi bir çırpıda hallediveriyor…
“Devletin yerini”…
“Keyf bağışlar gibi” bağışlayıp, veriyor…
“Ceketini alıp”, “ÜLKÜ” topraklarından çıkıyor…
Hemencecik gidiyor…
Hatta…
Emmi’ye el pençe divan duruyor…
Abuca’nın bir dediğini iki etmiyor…
Amma …
İşine gelmeyen bir durum oldu mu…?
Birden bire sinirleniveriyor…
Neden çok sinirlisiniz…?
Rafet Bey…
Bir gecede yüzlerce ağaç, sapır sapır doğranırken…
Biz sinirlendik mi…?
Karabük’e yakışacak bir mimari üslupla yapılmış olan…
O güzelim bina…
Bir inat uğruna Üniversiteye devredilirken…
Biz sinirlendik mi…?
Karabük’ün simgesi…
CENNET MEKÂN ULU ÖNDER, MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE O NUN SİLAH ARKADAŞLARINI…
Temsil eden…
Bir potadan süzülüp, akıp gelen süliyetlerden oluşmuş…
ATATÜRK ANITI…
Bir gecede darma duman edilip…
Yerle yeksan eylenirken…
Biz sinirlendik mi…?
Neden çok sinirlisiniz…?
Rafet Bey…
Çünkü…
Siz de biliyorsunuz ki…
Siyasi karıyeriniz…
Geleceğiniz…
Atiniz…
Sıfıra doğru süratle irtifa kaybediyor…
Popülariteniz eriyor…
Politik hayatınız sona doğru geliyor…
Bunları çok da güzel görüyorsunuz…
Rafet Bey…
Herkeze kızıyorsunuz…
Herkeze hakaret ediyorsunuz…
Her şeyi en iyi siz biliyorsunuz…
Hepimiz ahrazız…
En akıllımız sizsiniz…
Öyle mi zannediyorsunuz…?
Rafet Bey…
Üçlü bir kurulun üyesi bulunduğunuz “OSB”nin genişlemesine kim engel oluyor…?
Rafet Bey…
Resmen yer tahsisi yapılmadan “ÇET” raparunun alınabilmesi mümkün mü…?
Rafet Bey…
Devlet Demir Yollarının…
İstasyonla, Tüccarlar Kooparetifi arasında kalan ve makas başına kadar uzanan yerlerinin…
Size verilmesi hayalken…
Milletvekili seçimlerinde…
Milliyetçi Hareket Partimizin, bir milletvekili kaybetmesi pahasına…
“Abiciğim, kardeşciğim” muhabbetiyle sarmaş dolaş olup, kucaklaştığınız…
İktidar Partisi vekil adaylarının ve DDY Genel Müdürünün…
Ve dahi şimdiki Yatırımlar Bakan Yardımcımızın…
Bu getiriyi…
Kendi partileri dururken…
Size asla yedirmeyeceğini bile bile…
Kendi kendinize gelin, güvey olup…
“Hamzalar daki araziyi Devleti Demir Yollarına veririm ben de Karabük’te ki Devlet Demir Yolları sahasını kaparım”…
“Şanıma şan katarım”gibi bir düşünceye kapılarak…
Yatırım yapma hazırlığında bulunan “Konsorsiyum” u gerdirmenin…
Onların işlerine “ TAKOZ” koyar gibi bir görüntüyle kendi kendinizi sıkıntıya sokmanın…
Ne alemi var…?
Rafet Bey…
Sahi …
Neden çok sinirlisin…?
Rafet Bey…
Ahmet’i, Mehmet’i, İsmail’i…
“ KAPTAN ”ı, tayfayı, reisi …
Hedef göstermenin ne manası var…?
Bu işleri en güzel siz bilirsiniz…
İçimizde en akıllımız sizsiniz…
Elektiriksiz, susuz, Demiryolsuz…
Gözsüz, kulaksız, bacaksız, kolsuz…
Yapılan yatırımın ne biçim bir üretim sonucu doğurduğunu…
Damdan, düşüp düşüp, kalkan…
Kalkıp da …
Bugün, içimizde en tecrübeli olan…
Siz bilirsiniz…
Sizden başka kim bilebilir…?
Öyle değil mi…?
Rafet Bey…
Hey gidi Rafet Bey hey…
Neden çok sinirlisiniz…?
Menderes Caddesi’ n de bir sürü insanın canına ot tıkıyacaksınız…
“Sözünün eri” sloganıyla yola çıktığınızı söylerken…
Er sözü verip…
“BEN BAŞKAN OLURSAM, BAŞKANLIĞIM MÜDDETİNCE, SİZİ HİÇ KİMSE, BURADAN ÇIKARTAMAZ” dediğiniz adamları…
Darma duman edip…
Ekmek teknelerini başlarına yıkacaksınız…
İddia edilen bir sürü dedi kodudan bunalıp…
Çıkış yolu da bulamadığınız için…
Hiç kimsenin haberi olmamasına rağmen…
Ne Partinizin…
Ne encümeninizin…
Ne meclisinizin…
Bir kararı da bulunmamasına rağmen…
Zulmünüzü meşrulaştırmak için…
“BEN ORAYA BELEDİYE SARAYI YAPACAĞIM” diye ….
Ortaya bir laf atacaksınız…
Sonra da Ümmet-i Muhammed’i kandırdım sanacaksınız…
Oluyor mu Rafet Bey…?
Oluyor mu…?
Sizin gibi bir Rafet Beye bu yakışıyor mu…?
Siz demediniz mi…?
“Saraya maraya ihtiyaç yok”…
“Eski bina bize yeter” diye…
Siz demediniz mi…?
“Yeter de artar” diye…
Madem saraya ihtiyacınız vardı da…
Niye devrettiniz kos koca saray gibi binayı ÜNİVERSİTEYE…?
EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ…
SGK…
TEDAŞ…
JANDARMA…
Gibi bir sürü kurum, kaymışken Safranbolu yönüne…
“Şehirden uzak” söylevleriyle, saray gibi binayı niye devrettiniz…?
Hey gidi Rafet Bey hey…
Hey heyde hey hey…
Bugün yine…
“YENİ SARAY YAPACAĞIM” diyorsunuz…
Hiç kimsenin haberi yokken…
Aklınıza ilk geleni söylüyorsunuz…
Üst geçit dükkanlarının olduğu yere saray olur mu…?
Olur da çok da ciddi durur mu…?
Orası olsa olsa…
Çok güzel bir oto park olur…
“SAĞA SOLA” hoş görünülüp, hatır gönül alınır…
Ne pahasına…?
Milliyetçi Hareket Partimizin gelecek seçimleri kaybetmesi pahasına…
Ancaaaaaaak…
Aday adaylığınız bahis konusu olduğunda…
Bu sefer şu husus kesinlikle ortaya konur…
Milliyetçi Hareket Partili Başkan mı…?
Yoksa…
Milliyetçi Hareket Partisinden seçilmiş Başkan mı…?
İsteniyor…
Bu sorulur…
Ve sorgulanır…
Her halde…
Sahi…
Neden çok sinirlisiniz…?
Rafet Bey…
Saygılarımla…
Cep no: 0 505 522 67 25