Darbeciler darbeciler darbeciler darbe darbe darbe diye onbeş yıl anamızı …ktiniz, bu saray darbesi nedir .toğlanları!
Seçimle işbaşına gelmiş Davutoğlu’nun hükümet etme konuşma söyleme hakkı zorbalıkla gasp edildi.
Seçimle işbaşına gelmiş Davutoğlu hakaret ve iftirayla yok edildi.
Ülkemizin başbakanı bir bildiriyle bir günde ‘çöp’ oldu.
Allah isterse anında yok eder anında vareder, misali.
Cumhurbaşkanı’nın bu aşılmaz ve önlenemez büyüklüğünün adı nedir?
Bir makul yol bulunamadı mı?
Özneyi nesneleştirmeyi ancak Tanrı başarır…
Bir bedeni bir kimliği hukuki hakları olan bir özneyi bir günde nesne haline getirip yok eden bu gücü nerden alıyor?
Başımızda yasal kimliği ve biyolojisiyle sınırlı biri yok artık.
Sonsuz bir mideye sahip.
Sonsuz bir ‘gazap’ gücüne sahip.
Başbakanları bir emirle ‘toz’ haline getiren sonsuz yok edici bir güç.
Sarayın bu keyfi kapısı aralandığında çürüme dönemi Osmanlı’nın Sadrazam Sait Paşa, Sadrazam Kamil Paşa gibi başbakanları yine kaç kez azledilecek ve siyaset eli kolu bağlı hepsine seyirci mi kalacak!
Karşımızda bir aziz bir dahi bir kahramandan daha öte biri var, kaderlerimize hükmeden sınırsız bir güç.
Bu sınırsız gücün artık hesap veren duyan gören anlayan muhakeme eden bir kalbi beyni kafası damarları yok artık, mekanik bir yok edici mekanik bir hükmediciyle karşı karşıyayız.
Hukukun kurumların eleştirinin yasamanın denetimin gücünün yetmediği mutlak bir güce dönüşen dalkavuk gazıyla çalışan mekanik bir motor!
Hukuki yaşamlarımızı ortadan kaldırıp keyfiliği inşa eden bir güç.
Bunun adı iki yüzyıl önce yıkılan Tanrı-Kral’dır.
Gücünü yasadan hukuktan değil ihtişamından sarayından alan.
Gücünü zenginliğinden başına buyrukluğundan ve dalkavuklarından alan.
Beyler, siyasi bir kabalık, siyasi bir nezaketsizlik hatta siyasi bir utanmazlıkla karşı karşıya değiliz, daha ötesi.
Saray, Kral Tanrısını doğuruyor!
Aile merkezli hanedanlık yeniden kuruluyor.
Kendini Tanrı’nın gölgesi ve kılıcı sanıyor!
Dehşet içindeyiz ama kanımız damarlarımızdan henüz çekilmedi.
Hepimiz herkesin hukuk karşısında eşit yurttaşlar olduğumuzu henüz unutmadık.
Bu korkunç doğum henüz tam gerçekleşmeden, bu toprakların bir cumhuriyet olduğunu ona bir daha göstereceğiz öğreteceğiz.
Hukukumuzu ve cumhuriyetimizi ve bedenlerimizi parçalamaya fırsat bulamayacak!
Onun keyfiliğinden onun başına buyrukluğundan ve onun katıksız dehşetinden ancak kendi müridleri kendi atadığı pısırık kul köle başbakanlar korkar!
Nihat Genç
Odatv.com