HDP/PKK nihayet asıl hedefini 14 maddelik bildiriyle açıkladı: Öz yönetim ve ardından bağımsız Kürdistan kurmak! Bilindiği gibi 8 Ocak 1918 günü açıklanan Wilson prensipleri de 14 maddedir! Wilson, “Türk yönetimindeki öbür uluslara özerklik” istemişti.
Buna karşı devletin ve milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı yerine sözcüsü İbrahim Kalın açıklama yaptı ve “Zaman zaman dile getirilen ve dün açık ifadesi kullanılan ayrılma bölünme, işte öz yönetim, kanton yönetim vesaire gibi fantezilerin de demokratik olgunluk içerisinde hareket eden toplumlarda bir karşılığının olmadığını ifade etmek isteriz” dedi.
***
Neden Tayyip Erdoğan bizzat konuşmadı? Eski konuşmaları bir tarafa, daha yakın zamanda; 30 Mart 2013’te, CNN Türk’te, “Dünyanın güçlü ülkelerine bakarsanız bunların hiçbirinde eyalet korkusu yoktur. Tam aksine eyalet yapılanmaları, oluştuğu ülkede çok daha hızlı kalkınmayı getirir. Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaletleri var. MHP, bir taraftan ‘Osmanlıyız’ diyecek öbür taraftan Osmanlı’nın bu devlet yapısını görmezden gelecek” dediği için mi?
Erdoğan zaten partiyi kurmadan önce kendisine ABD’den gönderilen gizli belgede, “Mister Tayyip Erdoğan; Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezî olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir” denilmişti.
Erdoğan, o belgenin diğer hükümlerini aynı cümlelerle parti programı haline getirmişti. Şimdi HDP/PKK’nın öz yönetim bildirisi denilen 14 maddenin büyük çoğunluğu, zaten AKP’nin programında vardır! Mesela, yerel yönetimlerin kendi eğitim ve zabıta teşkilatını kurabilmesi gibi… AKP programının 41’inci sayfasında, “Temel eğitim hizmetlerinin verilmesi, pilot uygulamalarla merkezi idarenin taşra birimlerine ve yerel yönetimlere aktarılacaktır” ifadesi var.
AKP’nin hazırladığı ilk “Yerel Yönetim Reformu” taslağının 58. maddesinde, “Zabıtanın bir kısmı güvenlik elemanı olarak görevlendirilebilir” ifadesi kullanılıyor, ayrıca İl Özel İdaresi’ne de zabıta teşkilatı ve özel güvenlik teşkilatı kurma görevi veriliyordu!
Abdullah Öcalan’ın metnini bizzat yazdığı Dolmabahçe mutabakatında ise etnik kimliklerin Yeni Anayasa’ya yazılmasıyla birlikte Türkiye’nin “ortak vatan” haline getirilmesi karara bağlanmıştı
AKP-PKK mutabakat metninin temel unsuru olan otonomi, yani özerklik, AKP’nin kuruluşunda, Tayyip Erdoğan’ın ABD tarafından desteklenmesi için birinci şarttı!
Zaten PKK’nın sık sık “Görüşmelerde ABD aracı olsun” talebinde bulunmasının sebebi de budur!
***
Ahmet Davutoğlu ise öz yönetim talipleri karşısında “Anayasayı herkesle tartışırım ama Türkiye’nin bütünlüğünü, dirliğini kimseyle tartışmam” diye konuştu. İyi de “Yeni Anayasa” yapma girişimi, devletin yıkılıp yeniden kurulması değil midir? Dolayısıyla Türkiye’nin bütünlüğünü, dirliğini tehlikeye atmak değil midir?
Nitekim Davutoğlu’nun “Biz bir film senaryosu çeviriyor değiliz” açıklamasını hatırlatan MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, “Sayın Davutoğlu bugüne kadar Çözüm Süreci’nde hangi filmi çeviriyordunuz? Filmin devamını hangi kötü adamla sürdüreceksiniz? İmralı, filmin hangi karesinde yer alıyor? Yabancı senaristler doğrultusunda hazırladıkları bu filme kendi dilleriyle cevap veriyorum. ‘The end’ olacak” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekâroğlu ise “Eğer öz yönetimle ilgili bir şey konuşacaklarsa, Parlamento’da konuşulacak bu iş. Bunlar barikatın, hendeğin başında çözülecek konular değil” diye fikir yürüttü!
Devleti kuran parti, devletin öz yönetim adı altında parçalanmasını Meclis’te tartışabilirmiş!
Anlaşılıyor ki mesele sadece AKP ve HDP’nin özerklik ve federasyon hedefine kilitlenmesi değil; CHP’nin de rejim değişikliğine hazır bir görüntü vermesidir!
yeniçağ