Geçen gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomi için; “Tıkır tıkır işliyor” demiş. “Tıkır tıkır”ın ne anlama geldiğini anladık ama bu sözün hangi ülkenin ekonomisi için dendiğini anlamadık. Eğer Türkiye’yi kastetti ise; bunun gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi yok. Sanırım bu söz, hayal dünyasında yaşayan bir zihnin gördüğü serap olsa gerek.
Bırakın ekonomik verilerin yerlerde gezindiğini, adama sorarlar “Sen hiç sokağa çıkmıyor musun?” diye. Türk parasının döviz karşısındaki eriyişi durdurulamıyor, işsizlik almış başını gitmiş, kapanan işyerlerinin, iflas erteleme alan ve uzatmaları oynayanların bini beş para, dükkanlar kapanıyor, her taraf “kiralık” ilanları ile dolu, lokomotif sektör dedikleri inşaatın durumu ortada, konut satabilmek için reklam üstüne reklam…
Ekonomimiz Öngörülebilir ve Güvenilir Değil!
Bugüne kadar AKP İktidarlarına hak etmediği halde, operasyon korkusuyla, namütenahi destek veren bir kurum olan TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes bile, geçenlerde Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) İzmir’de düzenlediği 20’nci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi’nde yaptığı konuşmada; Türkiye ekonomisinin öngörülebilirliğin azaldığını, güven ve güvenlikte olağanüstü sıkıntıların yaşandığı bir süreçten geçtiğini söyledi.
Symes; “Veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini gösteriyor. Son iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden fazlasıyla endişe duyuyoruz” dedi.
İflas Ettiğimizin Açık İtirafı
Maliye Bakanı Naci Ağbal gazetecilere verdiği demeçte; “Para getirmek isteyenin içi rahat olsun. Gönül rahatlığı ile yurt dışından paralarını getirebilirler, geriye dönük hiçbir şey sormayacağız” diyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise basına yaptığı açıklamada; “Belli miktarın üzerinde parayı bankaya yatıran, ev alan yabancıya oturma izni ve vatandaşlık hakkı vereceğiz” diyor.
Bunlar; ülkemiz ekonomisinin iflas ettiğinin çok açık itiraflarıdır. Ama bunu, merkez akım medyada yazamazsınız. Yazmaya kalkarsanız, dolgun ücretli işinizden olursunuz. Size halka yalan söyleyesiniz ve gerçekleri halkın gözünden kaçırasınız diye para veriyorlar. Gerekirse, size FETÖ’cülükten operasyon bile yaparlar! Bu nedenle TÜSİAD Başkanı, bıçak kemiğe dayanmasına rağmen, sözlerini dikkatli kullanmış ama “teknik olarak bu gidiş iflastır” demiştir.
Atina’da Türk Diasporası
Süratle iflasa giden ekonomimiz nedeniyle, para hızla ülke dışına kaçıyor. Bir de bu kaçışa, faşizme bir tık kalan diktatoryal yönetim nedeniyle, insanlarımız da dahil oluyor. Tabii ki; nitelikli, eğitimli ve öğretimli olanlar. Cübbeli Şukufettin Hoca gibi tipler de bayram ediyor, ülke bize kalıyor diye!
İki hafta önce Atina’daydım. Orada, adeta bir Türk Diasporası oluşuyor. 250 bin Avroluk yatırım yaparsanız, yani bir ev alırsanız; size oturma izni ve Golden Visa veriyorlar ve bu sayede Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde serbest dolaşım imkanına kavuşuyorsunuz. Talep, anormal boyutlarda!
Parası daha fazla olanlar; Amerika, Kanada, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerine önce paralarını, sonra çocuklarını gönderiyorlar, son hamle olarak da kendileri gitmeyi planlıyorlar. Ayrıca, iflasa giden ekonominin altında kalmamak için paralar; Belçika, İsviçre ve Lihtenştayn gibi ülkelerde kurulan paravan şirketlere gönderiliyor.
Esas Hain, Kaçırtan İradedir
Artık kimse yarının ne olacağını bilemiyor, kestiremiyor ve ülkemizin geleceğine olan güven büyük ölçüde kaybolmuş durumda. Bu yüzden gidenlere hain denebilir mi? Kesinlikle hayır. Esas; bu nitelikli insanların ve paraların kaçışına neden olan irade haindir. Aynen Hitler Almanyası’nda olduğu gibi!
1930’lu yılların sonları ile 1940’lı yılların başlarında, özellikle Hitler Almanyası’nın baskıcı ve faşist yönetiminden kaçan nitelikli insanlar için, Türkiye bir cazibe merkezi, cennet, güvenlikli bölge ve barınaktı. Ama bugün; baskıcı, otoriter, özgürlükleri yok sayan, kadının cinselliği üzerinden ahlaksız ahlak anlayışı inşa etmeye çalışan, “Siyasal İslamcı” irade sayesinde kaçılan bir cehennem olmuştur.