Kendilerinden önce iki ilde “son kez” uzatılmış Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasını süresi dolduğunda uzatmadığı için AKP yetkilileri 13 yıldır övünüyor. OHAL’in koşulları ortadan kaldırıldığı için zaten bunun uzatılmasına ihtiyaç yoktu. AKP yetkilileri de, Genelkurmay Başkanlığı’nın olumlu görüşü üzerine OHAL’i kaldırdı. 2002 yılının Kasım ayında Türkiye’de terörün sıfırlandığını da hatırlatalım.
Çok gerilere gitmeyelim. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Güneydoğu’da hava değişti. 7 Haziran seçiminden 31 Aralık 2015 tarihine kadar 123 asker, 91 polis, 4 korucu olmak üzere 218 güvenlik görevlisi şehit edildi. Bugün 8 Ocak. Merak ediyorsunuz 8 günde kaç şehit verildiğini. 2 askerimiz, 5 polisimiz, 1 korucumuz olmak üzere 8 günde 8 şehit verildi. Ya vatandaş: Açıkçası onun çetelesini tutan bile yok…
BÜYÜK TAZMİNATA HAZIR OLUN
Önceleri askerimiz dağlarda, yollarda şehit edilirken, şimdi bakıyorsunuz Diyarbakır’ın merkezinde bulunan Sur ilçesinde, Cizre’de, Silopi’de şehit ediliyor. Güvenlik güçleri hem şehit olmamak, hem sade vatandaşa zarar gelmemesi için alabildiğine dikkatli, özenli hareket ediyor etmesine ama teröristlerin üs olarak kullandığı evlerden ateş edildiğinde bunun karşılığını da veriyor. Vatandaşı kalkan olarak kullanmaktan çekinmeyen teröristler gibi sade vatandaşlarımız da hayatını kaybediyor. Operasyonu yapanlardan öğrendiğim, bu konuda en büyük üzüntüyü de onlar duyuyor.
Vatandaş evini terk ettiğinde bu evlere hemen teröristler yerleşiyor. Evleri yağmalıyor, oradan güvenlik güçlerine ateş edildiğinde o ev yoğun ateş nedeniyle kullanılamaz hale getiriliyor. Olayların bütün sorumluluğu devletin üzerine kalıyor. İnsanlar evlerini terk etmedikleri zaman da yine teröristler o evlere giriyor, oradan ateş ediyor. Dolayısıyla teröristler suçlarına sade vatandaşı da katmış oluyor. Ne olursa olsun o yıkılmış, harabeye dönmüş evlerin sahipleri “Evimi bu hale güvenlik güçleri getirdi” deyip devletten tazminat isteyecektir.
Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan, yıllar önce “halkı kazanmak için bezdireceksin” demişti. Bugün bezdirildiği için kimisi de yıllarca devleti yanında göremediği için terör örgütünün çarkına girmiş durumda…
TERÖRİSTLERİN TAKTİĞİ ŞU:
Her şeyi bırakmışsınız askerin, polisin üstüne… Peki devlet olarak siz ne yapıyorsunuz? Bu kadar insan kışta, kıyamette evlerini terk etti. Onlar ne yiyor, ne içiyor, nerede barınıyor bilen var mı? Suriye’den gelenler için kamplar kuran devlet, acaba kendi vatandaşına bu zor gününde, dar gününde niçin yardım yapmaz, niçin ortada sersefil bırakır?
Arazide operasyon yorucudur ama ilçelerde olduğu kadar riskli değildir. İlçelerde her yerden güvenlik güçlerine karşı ateş edilebiliyor. Örgütün stratejisi şu: Direnebildiğin kadar diren ki, devlet sokağa çıkma yasağını kaldırdığı zaman zafer senindir. İlçede iki terörist kalsa bile ‘zafer bizimdir’ diyeceklerdir. O yüzden, devlet iki terörist bile bırakmamaya kararlı bir şekilde operasyonlarını yürütüyor. İşte, operasyon sonrası için de devlet gerekli hazırlığı şimdiden başlatmalı ki, akan kanlar, emekler boşa gitmemiş olsun.
“Operasyonlar niçin bitmiyor, sokağa çıkma yasağı niçin kaldırılmıyor?” sorularını sıkça duyuyoruz. Örneğin tarihi Sur ilçesinin sokakları öylesine dar ki, buralara zırhlı araçlar, iş makineleri giremiyor. Güvenlik güçlerinden yaralanan olduğunda bunlar çekilemiyor. Aynı durum kuşkusuz vatandaşlar için de geçerli. Yaralanan yurttaşı hastaneye kaldırmak istenmesini teröristler mümkün olduğunca engelliyor. Güvenlik güçlerinin de, sade vatandaşların da zarar görmemesi için acele edilmeden operasyonlar yürütülüyor.
PEKİ NEREDE BU TERÖRİSTLER?
Operasyona katılan bir yetkiliden dinledim, “Asker, jandarma, polis olarak bizim mühimmatımız bitiyor ama teröristlerin mühimmatı hiç bitmiyor” dedi. İşte bu duruma en çok vatandaş isyan ediyor. “Eyy AKP yetkilileri, eyy devletin valisi olduğunu unutup hükümetin valisi gibi davrananlar, teröristler bunca silahı, mühimmatı, patlayıcı yığarken siz ne yaptınız? Niçin bunlarla mücadele etmediniz?” diyenler haksız mı? Çatışmalarda çok sayıda teröristin öldürüldüğüne ilişkin açıklamalar yapılıyor. Bu kadar terörist öldürüldüyse hiçbirinin de mi cesedine ulaşılamıyor? Yetkililere göre cesetleri teröristler kaçırıyormuş. Peki kaç terörist öldürüldüğü neye göre açıklanıyor? Onlar da teröristlerin telsiz ve telefon konuşmaları ve yerel kaynaklardan elde edilen bilgilere göre açıklanıyormuş.Güvenlik güçleri, “Suikast silahı” olarak bilinen Karas’ı kullanan kadın teröristlerden çekiniyor. Bunlar, erkeklerden daha etkili silah kullanıyor. Nedeni de, silahın dipçiğini göğsünün üzerine dayayıp ateş ettiklerinde silah daha az oynadığı için hedefi daha kolay vuruyorlar. Geçenlerde bir komutanı kurşun yalayıp geçti. Ona “Şanslıymışsın ki kadın terörist atmadı. Yoksa kurtulma şansınız yoktu” dediler. Devlet, her şeyi güvenlik güçlerine bırakmış. Böyle de olur mu? Hükümetin bir şey yapmaya niyeti yok mu?