“Demokratik Toplum Kongresi” nin kısa adıyla DTK’nin açıkladığı kararlar, Abdullah Öcalan’ın cezaevinde hazırladığı planın, Kandil’de bulunan terör örgütünün silahlı kanadının onayı alındıktan sonra yürürlüğe konulmasıdır. DTK, ne bir siyasi partidir, ne de bir dernek. Yani yasalarımıza göre dayanağı olmayan bir yapı. İşte, bu yapı şimdi kararlar alıyor, “özyönetim” diyor, kendi polisini, askerini oluşturmayı hedefliyor. Asker, polis yapmak istedikleri de askerimizi, polisimizi şehit eden örgütün silahlı kanadını oluşturan teröristlerdir.
Bu ülkenin adli kuruluşlarına ne oldu? DTK ile ilgili olarak hazırlanan operasyon planları yerine getirilmedi. Cumhuriyet Savcılığı’nda bulunan dosyasının gereği yapılmadı. Çünkü, bazen resmi kuruluşlar da genel havaya bakıyor, dosyalar uyutuluyor. Siyasi parti, dernek, vakıf statüsünde olmayan, kanunlarımızda yeri bulunmayan bir yapının oluşturulmasının bir nedeni olmalı. Bunu ortaya çıkarmak, gereğini yapmak da devletin ödevidir.
MÜZAKERE TASLAĞIYLA AYNI
İlginçtir, HDP ve DTK yöneticileri son dönemde yabancı ülkelerde sıkı işbirliğine girdi. ABD, İngiltere, Rusya temaslarından sonra birden DTK’nın toplantısı ve ardından 14 maddelik “yol haritası” açıklandı.
Abdullah Öcalan’ı İmralı’da ziyaret eden, Öcalan’la örgütün Kandil’de bulunan teröristleri arasında temasları sağlayan, devlet yetkilileriyle görüşen heyet son dönemde DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle de katılıyordu. İşte, DTK kendisine göre yol haritasını açıklarken, bu konuda Abdullah Öcalan’ın talimatlarının, Kandil’deki teröristler tarafından onaylandığı ve DTK’nin de bunları açıkladığı sonucu çıkıyor.
İmralı’da Abdullah Öcalan’la yapılan bütün görüşmelerin devletin ilgili birimlerinde sesli-görüntülü kayıtları bulunuyor. Ayrıca bununla yetinilmiyor, sesli kayıtları aynen kağıda aktaran bir sistem var. İşte, sesler yazıya dökülüyor ve bunlar başta Adalet Bakanlığı, MİT, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’ne ulaştırılıyor. O tutanakları inceleyenler gördü ki, İmralı’da yapılan görüşmelerde Öcalan’ın gündeme getirdiği KCK modeli taslağında yer alanların hepsi, DTK’nın 14 maddelik istek listesinde de bulunuyor.
KURUCU MECLİS GÖREVİ
DTK’da değişik illerden gelen temsilciler var. Onların alacağı kararlar temsil ettikleri illeri ve bulundukları bölgeyi de ilgilendiriyor. Açıkçası bu yapı “Bağımsız Kürdistan Devleti”nin “kurucu meclisi” gibi görülüyor.
Jandarmanın, polisin Güneydoğu’da şehitler vererek yürüttüğü bir mücadele var. Bu mücadele devam ederken DTK, kendisine göre hazırladığı talep listesini açıkladı. İlginç olan bir durum ise aynı günlerde Anayasa değişikliği AKP tarafından sürekli gündemde tutuluyor. Yarın birileri “Bu Anayasa ile olmuyor” deyip, DTK’nin isteklerinin bir bölümünü Anayasa’ya mı yansıtacak?
Güneydoğu’yu yaşanmaz hale getirenler, halkı korkutup göç ettiren teröristlerin daha yapacakları çok şeyler vardır. O yüzden devletin kararlı bir mücadeleyi sürdürmesi gerekiyor. Aksi halde o yörelerde yakın bir gelecekte örgüt yandaşları dışında kimse kalmaz…
Taksim’de iki Rus general
İstanbul’un ünlü Taksim Meydanı’nda bulunan Cumhuriyet Anıtı gösterilere, basın açıklamalarına, yerli ve yabancı turistlerin hatıra fotoğrafı çektirmelerine en çok ev sahipliği yapan yerdir. Anıtın yapımı İtalyan heykeltıraş Pietro Canoica’ya 1925 yılında sipariş verilir. 84 ton ağırlığındaki anıt, 1928 yılında Roma’dan İstanbul’a gemi ile getirilir ve bugünkü bulunduğu yere konur.
Taksim Cumhuriyet Anıtı yokluk içinde mücadele eden bir ulusun savaş sonrası barışı, Cumhuriyeti simgelediğini gösterir. Fotoğraf çektiren, her gün önünden geçenlerin bile fark edemediği bir ayrıntı vardır. Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hemen yanında iki önemli Rus generali bulunuyor. Bunlardan biri Mihail Frunze’dir. General Frunze 13 Aralık 1921’de Rus delegasyonu ile Türkiye’ye gelip Türkiye ile Sovyetler arasında anlaşmayı sağlayan Sovyet heyetinin başıdır. Daha sonra Frunce, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden Rus halkı adına Sakarya zaferimizi de kutlamıştır. Anıttaki diğer general Kızıl Ordu’nun kurucularından Kliment Voroşilov ise Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk’e destek amacı ile Ankara’ya gelmiştir.
Ankara Keçiören Hastanesi’nin sahibi emekli Albay Dr. Ramazan Aydın’dan dinledim, Atatürk Kurtuluş Savaşı yıllarında sıcak ilgi ve yardım gördüğü Rus halkına olan dostluğu ve vefa duygularını göstermek için Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda kendisinin hemen yanı başında iki Rus generalin de yer almasını istemiş. O istek yerine getirilmiş. Rus generaller de yıllardır o meydandadır.
İzlenen politikalar sonucu Rusya ile ilişkilerimiz bozuldu. Bakarsınız, AKP’li yetkililer “Heykeldeki Rusları kaldırın” diyebilir. Kaldırılmadan siz de hatıra fotoğrafı çektirin.