“Şehid annesidir, bir “öf” bile demeyiniz. Dr. Ayşenur.”
Of bile dememek, şikayet etmemek demek…
Her sözcüğü büyük harfle, şehit sözcüğü de yanlış Türkçeyle “şehid” olarak yazılmışbir doktor notuymuş bu, gazetelere kopyalanarak haber konusu oldu.
İlk görüşte “şehid” yazısı dikkat çekiyor. Neden mi?
Türkçede, “ad (isim), and (yemin) ard (arka)… gibi bir iki sözcük dışında “d” sesi sözcük sonuna gelmez, Türkçenin kuralıdır, bunu doktor olacak kadar okumuş biri bilmez mi? Bilerek öyle yazıldığı belli, eski dile özenti olmalı… “Deme” derken de “m” sesi küçük harf yazılmış, neden?Bu aceleyle yazılmış gibi görünen not (kısa bilgilendirme yazısı), sanki haber olsun, üstünde konuşulsun diye kurgulanmış. Ne zamandır doktorlarımız yazılarını büyük harfle yazıyorlar? “Bildiğimiz o ünlü “doktor yazısı gibi “ deyimi tarihe mi karışmış? Afiş yazarcasına, bir dosyaya, resmi bir kağıda hepsi büyük harfle yazı yazılır mı?
Kim resmini çekmiş, kim bu yazıyı gazetelere bildirmiş… Bilinmez…
Bunda ne var, ne güzel bir istek diyenler olacaktır. Bir anda öyle görünüyor göze zaten…
Bu duyuru haberi ilk okuduğumdan beri, kaç gündür (bunca iç burkan haberin, korkunç ülke gündeminin kargaşalığında da olsa), her duyduğumda, yeniden okuduğumda, bu nota övgüleri gördüğümde içten içe irkiliyorum, üzülüyorum…Buradaki bazı şeyler yolunda değil, bir garip… Bodrum sahilinde kıyıya vurduğu söylenen cesetlerden bir çocuğunkinin diğerlerinden ayrılıp belli nedenlerle (Suriyeli Kurdi adı – bizdeki TRT 6’nın yeni konan özel adı TRT Kurdi ile aynı olması – aynı gün meclisimizde tezkere oylanışı, Suriye’deki ayrılıkçı bölgenin Arapça adıyla değil de, ayrılıkçı adıyla adının ajanslara geçmesi, göçmenlerin sınırda AB’ye dayanması) öne çıkarılması gibi… Resmi çeken, orada hemen bitiveren profesyonel gazeteci, poz veren jandarma görevlisi, sonra bu resim, bir rastlantı çekildi, algısı vermek için de, hepsiyle sayfa sayfa söyleşiler yapılması, canlı yayınlara alınmaları, ilgili ilgisiz kişilerin vıdı vıdı konuşturulmaları, tüm bunların dünyaya servis edilmesi gibi…
Yine, burada da, bilerek veya kendiliğinden gelişen, fırsatçıların üstüne atladıkları, kullandıkları bir algı yönlendirmesi var… Dinsel söylemlere toplumu alıştırmak, yöneteni halife, yönetilenleri “kul” etmek…
Sağlık çalışanlarının “öf” daha doğrusu, sıkıntı, bıkkınlık, usanç belirten bir ünlem sözü olan “of” deme hakları var mı? Hem, Türkçede öf diye bir söz yok. Böylesi, bir yerel söyleyiş. Kur’an çevirilerinde bu söz, ”of” diye dilimize çevrilmiştir. Görevli görevini yaparken, “of” diyebilir mi? Bu çok bilinen, ilkokul- ortaokul “Din Dersi” kitaplarımızda anne baba sevgisi anlatılırken anımsatılan bir ayete ( İsra, 23. Ayet) öykünerek yazılmış olmalı ( zaten bu belirtiliyor). Hani ana baba için, “ Senin yanında ihtiyarlığa ererlerse, onlara “ of” (bile) deme, onları azarlama.” diye dilimize çevrilen ayet.Yazının devamını okumak için lütfen linkini tıklayınız.
http://www.kandelamhaber.com/ozel-haber/of-of-h9340.html