ÖLÜMÜN KUCAĞINDAKİLER…
VE…
PARASIYLA KONUŞAN PAPAZ…
Sayın Okuyucularım…
“Her zaman olduğu gibi”…
“Ben lafı havaya söylerim”…
“Laf havada asılı kalsın”…
“Havada asılı duran lafı”…
“Kim alıp cebine koyarsa koysun”…
Diyerek…
Bu günkü yorumumuza başlayalım…
Papaz efendi…
Toplamıştı yanına yöresine “akedeşleri”…
Yedirmiş içirmiş doyurmuş…
İftar yemeğinin sonunda da…
Böyyük adam edasıyla gonuşmuştu…
“Bundan sonra parası olan gonuşacak” demişti…
Papaz ve para…
Ne kadar güzel bir ikili değil mi…?
Papaz’ın “KEK YEDİ BAŞI”sı Fıdıl da o yemekte, Papaz’ın yanı başındaydı…
Hatırlarsanız…
“Bizim birinci derece değerlerimiz arasında ne yatırım, ne de para, tek insan var, insanlarımızın kanı pahasına hiçbir şey kazanmanın yolunda değiliz” diyerek de tarihi bir nutuk irat etmişti…
Kim demişti…?
Sönen ocakların…
Açlığa mahkûm edilen insanların…
Tecrübesizlikten, eğitimsizlikten, iş bilmezlikten…
Sabah, çiğ düşen kanatlarının ağırlığına dayanamayıp sapır sapır toprağa dökülen bıldırcın kuşları misali…
Hayatlarını kaybeden emekçi kölelerin…
Pavlukada telef olmalarını…
“Çipiy” gözleriyle sadece seyreden…
“KEK YEDİ BAŞI FIDIL” söylemişti…
Pavlukanın kuruluşundan bu yana hiç bu kadar yoğun ölümlü iş kazaları yaşanmamışken…
Pendik tersanelerinde bile ölümlü kazalar bu kadar tehlikeli boyutlara ulaşmamışken…
“Kek yedi başı fıdıl” ve ne idüğü belirsiz ekibi hala ahkâm kesebiliyorsa eğer…
Hala işgal ettikleri o koltuklarda utanmadan oturabiliyorlarsa…
Ve bir sürü “akedeş”hala yorum yapmıyor, yazmıyor, susuyor ve tepki koymuyorsa eğer…
Biz daha ne diyelim…
Yuh olsun…
Yuuuuuuhhh…
Geçen Ramazan Bayramından önce bir iş kazası olmuştu yine…
Katliam gibi bir iş kazası…
Toplu katliam…
“Kek yedi başı fıdıl” yine hoplamış, zıplamış demeçler vermişti…
Ve hatta…
Özel durum açıklamasında…
Komedi mi desem, dram mı desem, traji komik mi desem…
Aptalların ve ahrazların bile yapmayacağı, sebepler ortaya atmış…
24 emekçi kölenin zehirlenmesinde…
“… gaz… ters rüzgar etkisiyle hol içine girmiş 8,daha sonra da onları kurtarmaya çalışan 16 emekçi kölenin zehirlenmesine sebep olmuştur” gibi saçma sapan laflarla olayı 66’ya bağlamaya çalışmıştı…
Kim…?
“KEK YEDİ BAŞI FIDIL”…
Tabii…
“Kek yedi başı Fıdıl”ın yaptırdığı özel durum açıklamalarıyla, mümtaz Karabük basınına verdiği demeçler arasında da uçurumlar vardı…
Lakin…
Kimse araştırma zahmetinde bulunmadığından, iş gargaraya getiriliyor…
Ölenler sadece öldükleriyle kalıyorlardı…
Amma…
Bu acı dolu kaza daha hafızalardan silinmemişken…
Tekrarları, daha şiddetli kazalar olarak, ortaya çıkıyordu…
Ne tedbir alınıyor…
Ne de ölümlü kazalardan bir tecrübe kazanılıyordu…
Aynı hatayı üst üste yapmak aptallığın dik alası değil midir…?
Kontrolsüzlük, iş bilmezlik, eğitimsizlik, tecrübesizlik, esas problemken…
Ölenlerin tamamına yakını son alınan bir yıllık işçiler olmasına rağmen…
“TERS ESEN RÜZGÂRLAR” bahane edilerek…
BILDIRCIN KUŞU GİBİ SAPIR SAPIR DÖKÜLEN EMEKÇİLER in bu durumuna göz yumanlar için…
Çalışma Bakanlığı müfettişleri nasıl raporlar düzenliyor,hangi tedbirleri aldırıyorlardı…?
O da ayrı bir can yakıcı hadise…
Ne kadar entresan değil mi…?
“Zekası şüpheli” olmasına rağmen…
Israrla bazı kesimler tarafından dile getirilen…
“Tertemiz isimli, çelik uzmanı” Fıdıl’a…
“Kek yedi başı Fıdıl” a…
Hiç kimse sormuyor…
“Be adam”…
“Burası İskenderun mu”…?
“Burada yarık kaya rüzgarları mı var ki”…?
“Rüzgâr ters essin de” …
“Geri basan gaz adam öldürsün”…
Salaklığın, ahrazlığın, aymazlığın mazeretini ters esen rüzgârlara bağlamak…
Ancak olsa olsa…
“Kek yedi başı Fıdıl” gibi bir “cüdama” yakışır…
Ne diyelim…
Yuh olsun…
Yuuuuuhhhhhhh…
Bakalım, bu son kazada da…
“KEK YEDİ BAŞI FIDIL”yine hangi komik mazeretleri üretecek…?
Göreceğiz…
Zavallı emekçi köleler Rahmet-i Rahmana kavuşuyor…
“Kek yedi başı Fıdıl” olayları örtmek ve gündemden kaldırmak için Pavlukayı boyuyor…
Çevre yapıyor çevre…
Bir de çevre taahhütnamesi çıkartmış…
Çevresel “maydanosluk” yapıyor…
Hikmet SİVRİ kardeşim bağırıyor…
Çevre Derneği Başkanı, Bünyamin COŞKUN arkadaşım haykırıyor…
“ETKİLİ VE YETKİLİLERİMİZ” ise…
Alt yetkililerin bizlere de verdiği bilginin kopyasını basın önünde sadece anlatıyor…
Hikâye tellendiriyorlar…
“Karabük tertemiz”…
“Aletler bozuk”…
Aletler bozuksa, bozuk olan aletleri kim yapacak…?
Kim yaptıracak…?
Hakkari’nin Şemdinli ilçesi köprülü köyü muhtarı Abdürrezzak emmim mi yaptıracak…?
Her saat başı, Karabük’ü toza dumana boğan…
Pavlukanın bazı yerlerinden çıkan dumanlar…
Sanki YAVUZ ZIRHLISI’ nın istim koyurması gibi gökleri kaplıyorsa…
Gecenin bir vaktinde…
Bilhassa el ayak çekildikten sonra…
Yetkili ve etkililer horul horul uyurlarken…
Pavlukanın üstü sis çökmüş gibi göz gözü görmeyecek durumdaysa…
Bu durumu, Basına aksettiren arkadaşların, avazları neticesi…
İki saatte aylardır bozuk olan aletler onarılıp…
Ölçümler yapılıp hemen neticeleri alınıyorsa…
Pavlukanın yanındaki dere kenef gibi akıyorsa,,,
Biz daha ne diyelim…
Yuh olsun yuuuhhh…
Kime yuh olsun…?
İçinizden kim geçiyorsa ona yuh olsun…
Yuuuhhhhhh…
Ortalama asgari ücretin biraz üstünde 700-800 Tl aylık alan emekçi kölelerin…
Ortalama 184 kuruş zam aldığı bir ortamda motivasyonları yükselir mi…?
307 emekçi kölenin sokağa bırakıldığı bir yerde “sıra bana ne zaman gelecek” diye düşünen yüzlerce emekçi kölenin motivasyonu…
Pavlukayı ve pavlukanın Kaldırım taşlarını boyamakla yükseltilebilir mi…?
Uygulamaya konulan ve hukuki olup olmadığı tartışılabilir “ puanlama sistemi” ni içeren performans kriterleri ortadan kalkmadıkça motivasyon yükselir mi…?
Kovuldukları yerlerden, bulunmamış Hint kumaşı gibi pavlukaya getirilen…
Cumhuriyetimizle hesaplaşmak için yanıp tutuşmakta olan…
Yandaş ve cemaat-tarikat kardeşleri…
Ballı börek yiyip milyarlarca lira aylık alırlarken…
Onların üçte biri kadar…
Üç otuz paraya çalıştırılan…
Karabüklü Memur ve Mühendis kardeşlerimin motivasyonları yükselebilir mi…?
Adam yerine konmayan, horlanan, hakarete uğrayan, tehdit altında bulunan…
Şahikalar yarattığı halde bir türlü taktir edilmeyen emekçi kölelerle motivasyon yükselebilir mi…?
Bu kadar olumsuz bir ortamda iş kazası olmaz da Allah (c.c.) aşkına, sorarım size ne olur…?
“Kek yedi başı Fıdıl” ve onun yerlere göklere sığdıramadığı…
Fetbaz, düzenbaz, iş bilmez, madrabaz ekibi, iş başında kaldığı sürece motivasyonun yükselemeyeceği ve iş kazalarının önlenemeyeceği de apaçık ortadadır…
Sırf maliyetler en az olsun, en aza insin diye…
Yeterince eğitim verilmeyen, tecrübesiz gençlerimizin, ölümün kucağına atılması…
Gerekli emniyet tedbirleriyle denetim ve kontrollerin yapılmaması…
İş bilmez, aymaz ve madrabazların, hala yetkili olarak iş başında tutulması…
Pavlukayı…
Boyamak mı?
Yoksa…
Göz boyamak mı dır…?
Ne dersiniz…?
Tırıvırı işlerle uğraşılırken…
Bıldırcın kuşu gibi sapır sapır iş kazalarında toprağa dökülen…
Hayatlarının baharında dünyaları değiştirilen emekçi kölelere karşın…
Rabbiyessiri yok olmuş…
Gözlerini para hırsı bürümüş…
Ar damarları çatlamış…
Sufatlarından insanlıkları silinmiş…
Kuzguni…
Papazların…
Kardinallerin…
Abucaların…
Emicelerin…
Emmilerin…
Veeeeeeeeee…
Onların yanlarında yörelerinde bulunanlar ile…
Doğruları görmeyen…
Görüp de söylemeyen…
Yazmayan, yorumlamayan “akedeşler”le…
Bu gidişata daha da çok destek çıkarak…
Pis menfaatleri uğruna…
Pirim verip, dur demeyen…
Yetkili, yetkisiz…
Etkili, etkisiz…
Ne kadar insan-ı mahlûkat varsa…
Bir kez daha…
Başlarını avuçlarının arasına alıp…
Bir daha doğruları düşünmeli…
ÖLÜMÜN KUCAĞINA ATILANLARLA…
“PARASIYLA KONUŞAN”…
Görgüsüz görmemiş…
Kuzguni taifesini…
Sorgulamalıdır…
Bu devran böyle gitmez…
Kimsenin ahı da kimsede kalmaz…
And olsun…
Ya diz çökecekler…
Ya bırakıp kaçacaklar…
Saygılarımla
Cep no:0505 522 67 25