NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
“RAFET”…
“SEN BİZİM”…
“HİÇ BİR ŞEYİMİZSİN”…
Evet Rafet…
Yerel seçimlere çeyrek kaldı…
Seçime çeyrek kala…
Yine geldik toplandık…
Toplanıp da her birimiz…
Bir yerler de “Kod”landık…
Çıkarken merdivenleri üçer beşer…
Kim vardıysa yanın da…
Şimdi onlar yok artık…
Senin için belki hiç önemli değil amma…
O günkü mücadelede…
Azimli olan “Kardaş”larım…
Senden çok uzaktalar…
Ben de öğle…
Hem de çok çok uzaktayız, Rafet…
Sen bundan sonra…
“Yoksun Diye Bahçemde Çiçekler Açmıyor Bak”…
Şarkısını çığıracak…
Yanında yörende bulunan bazı “Allameler”e bakıp…
Kafanı…
Taştan taşa vurarak…
“Vaaaaaay ben ne yaptım” diye dövüneceksin…
“Lakin vakit geçmiş olacak”…
Çünkü…
“Ben” merkezli olduğun müddetçe…
Kaybetmeye mahkûmsun Rafet…
Siyaset…
İnsana yapılır…
Kaynağı…
Hedefi…
Sonucu hep insandır Rafet…
“Ben bilirim”le…
“Sadece benim dediğim olur”la…
“Ben yaptım oldu” ile…
“Ben ne dersem o olur”la…
İteklemekle…
Kakaklamakla…
Vefasızlıkla…
İnsanları “Tu kaka” yapmakla…
Siyaset yapılmaz…
Yanında yörende bulunan “Bazı Allameler” e bir bak…
Geçmişlerine bir bak…
Nereler de…
Kimlerle…
Nasıl…
Ne şekilde…
Kader paylaşmışlar…
Sonra…
Nasıl…
Ne şekilde…
Vefa ve sadakat göstermişler…?
Göstermişler mi…?
Yoksa…
Yanlarında gibi göründükleri adamların…
Kaybettiklerini anladıkları anda…
Viraj yapıp…
Kaçıp gitmişler mi…?
Bir incele…
Bir araştır…
Haaaaaaaaaaaaaaaaa…
Eğer diyorsan ki…
“Ben bu güne bakarım”…
“Yarını”…
“Yarın olduğunda düşünürüm”…
Eyvallaaaaaah…
Ona sözümüz olmaz…
Tek bir laf söylerim o zaman…
Hayırlı işler Rafet…
Rüzgârın vardı arkanda…
Bu güne kadar aldığın rüzgâr…
Samyeliydi…
Şimdi karayele dönüşüyor Rafet…
Yakında fırtınaya dönüşecek…
Kaybedeceksin…
Ve sonra…
Sen sağ…
Ben selamet Rafet…
Yaptıkların…
Takdire şayan tabiki…
“Merdiven”lerle…
“Asansör”lerle geldin…
Seçimi kazandın…
“Merdiven”siz ve “Asansör”süz gideceksin…
Çünkü…
“Merdiven” ve “Asansör” yaptıklarının…
Omuzlarını çökerttin…
Helalleşmenin ne olduğunu…
Benliğinde unutup…
“Bizim Yunus mu ?” diyebileceklerini…
Kapında “Kul” sandın…
Ne “Tapduk Emre” olabildin…
Ne de “Şeyh Ede balı”nın vasiyetine rıza gösterip…
Uyguladın…
Yaptıklarını yıktın…
Kırdıklarını yerle yeksan etmeye kalktın Rafet…
Hala “Ben bilirim” havasındasın…
Mütevazılığın yok zaten…
Ömrün zekâtı, hoşgörü…
Maalesef…
Hoşgörünün de…
Çok uzağındasın Rafet…
En büyük yanlışın ne biliyor musun…?
Proje yarışına girmek…
Sen çok akıllısın…
Akıllısın da…
Senden daha akıllı olabilecek insanları…
Düşünemeyecek kadar da hırslısın…
Unutma ki…
“Hırs gelir göz kararır”…
“Hırs gider yüz kararır”…
Akıl…
Hırsla “Paralel” olursa…
Hırs…
Azıcık da…
Aklın önünde olursa iyidir…
Hırs beş yüz kilometre önde…
Akıl kalmış beş yüz kilometre geride…
O durum…
Adamın mahvına sebep olur Rafet…
Ey gidi Rafet eeeeeeey…
Bunları sana anlata anlata…
Dilimde tüy bitti…
Beş yıl geçti…
Biz anlattık defalarca…
Sen asla sözümüzü dinlemedin…
Dinlemedin, dinlemedin…
Üstüne üstlük…
Kızdın…
Köpürdün…
Aklına estikçe de mimledin Rafet…
Şimdi seçim zamanı…
Kravatı taktın…
Takkeyi kafandan attın…
Attın mı…?
Atmadın mı…?
Tekrar…
Giyer misin…?
Giymez misin…?
Bir defacık olsun…
Vatandaşa…
Güler misin…?
Gülmez misin…?
Onu bilemem…
Ama…
Bildiğim bir tek şey var Rafet…
“RAFET”…
“SEN BİZİM”…
“HİÇ BİR ŞEYİMİZSİN”…
Saygı değer okurlarım…
Bu haftalık bu kadar…
Bir daha ki hafta konumuz…
“RAFET’İN KANKASI”…
“MUSTAFA’DIR MARKASI”…?
Saygılarımla
Cep No: 0 505 522 67 25